Gaderin Romanı
BİRİNCİ BÖLÜM
- III-
Antepin caddeleri, sohagları yer yer, bi iki gaz lombasıynan aydınlanıy. Bazı yerlerde onlar da yog. Ay yolu aydınladıy. Yolda in cin yog.
Yunus bir kez daha yogladı cebindeki altınları. Belinde dabancası zaten her zaman durur. 'Eyi düşündüm şu altın işini, gadın gısmının hoşuna geder!'
Atın önünde yol uzanıp duruy. Ham yol, gum dökülmüş galmış. Sağlı sollu ağaçların yapraglarının hışırtısını duyuy. Atın üzerinde sandêndan da fazla serhoşladenı annadı Yunus. Heç bu gader gaçırmazdım amma, haber gelince demeg ki…Uyhu mu bastırdı, yôsa mızıgladım mı ? Tırısa galdırsam mı? Boş ver geç olsun da güç olmasın, serhoş gafaynan attan mattan düşmeym sôna…Şunun şurasında neredeyse yarıladıg yolu… On beş, bilemedin yirmi dagga sôna evdeyk…ôlanın yüzünü görürüm...Kime benzey ola?
Biraz da aymag için mırıldanmıya başladı:
Ay doğar bedir Allah
Bu sevda nedir Allah?
Ya benim muradımı ver
Ya beni öldür Allah!…
Yunus ,'Allah muradımı verdi çog şükür!' dey geçirdi içinden. Hamdü sena eddi.Ay gocaman yamug tepsisini çivilemişdi gökyüzüne. Yıldızlar, hele de aydan uzag yıldızlar pas pas parleydı. Lapa lapa, ağır ağır gar da yamıya başladı. Paltosunun yahasını galdırdı. Bi an uyuglar kimi oldu Gafası düşerken bi yana gayhıldı ve dabancasının gılıfı azıcıg beline batdı. Uyuglamış oldônu annadı. Aymag, uyhusunu gaçırmag uçun başını salladı. Uzagda bi it ürüdü. Asri mezarle filan geçmişdi.
'İnip su dögsem mi ?' dey geçirdi içinden, sonra dutmuya garar verdi.
Goyu bi bulut ayın yüzünü gapatdı. Ortalıg garardı, ağ garlar daha eyi görünmüye başladı. Birden yolun sağından bi ses duydu.
'Dur!'
Yunus, yarı serho, uyuglamasından uyandı. Sesin geldê yana döndü. Garannıg. Eli dabancasına geddi. Gılıfından çıhardı dabancasını. Eline aldı.
'Kimsin ?'dey sordu Yunus. Gecenin goyu garanlênda heç bişey görünmey.
' Sen Yunus bey dêl misin? '
' He! Yunus Arkan. Sen kimsin ?'
Eline almışdı dabancasını. Tetigdeydi. Sesin geldê yönü sezinliyebilmişdi az çog. Eğerin üstüne gaydırdı dabancasını. Bi gölge, he, bi gölge…İşde yaglaşıy… Dost mu_ Düşman mı ? Dabancasını ona dorgu dorgulddu Yunus…
'Tanımıdın mı beni Yunus? dedi kölge.
-Heyr, tanıyamadım gusura bagma gardaş!'
' Ben senin Azrailinim!'dedi kölge ve üç el silah sesi düz ovıya yayılıp uzagda galmış olan mezar daşlarında yangılandı.
Üç parlag yıldız gecenin ortasında parladı ve üç tiz ses çınladı. Yunusun atı kişnedi. Ürgdü. Üç gurşun; birisi döşüne, birisi gannına, birisi de sol omzuna… Atı silkindi ve goşmuya başladı. Yunus atın üzerinden devrildi. Kölge gayboldu. Sağ ayağı üzengiye dahılı galdı, başı aşşa bi iki metre sürüglendi. Dabanca elinden yere düşdü. Bi barma tetigde, tetig kenarlênda dahılı galdı. Atı durdu. Yunusun hırıltılı sesini dinley. Ayaglarıynan yeri, beyaz garları eşeley. Yunusun üsdüne ölümün mavi, mor sôglô çögdü. Ay buluddan sıyrıldı. Atı, başı öne eyig, sahılam sabine aley…. Yunus Arkan ôlunu göremeden, gatilini bilemeden orada ag garları gızıla boyuyarag orada, o sat, o dagga ruhunu teslim eddi. Gar yamey kesti.
Tarihlerden güccüg çocôn doğdô 17 Ocak 1945in gecesi saat sabaha garşı 02.34.tü. Bunu bi gökyüzü, bi atı, bi yıldızlar, bi gana bulanmış garlar, bi de yer altındahı dilsiz haşarat biliydi. Bi de başgası…Bu başgasının kim oldônu yazar bile bilmeydi…
Ve bobasının yüzünü görmedê ve adı Yunus Gaya konulacag olan bi günlüg bile olmuyan, da bi gaç satlig olan bu bebeg, bu tarihden tamı tamına yirmi iki yıl sôna,aynı sat aynı daggada övey bobasını öldürecegdi
Alaha!
Gece gene esgi sessizlêne büründü. Ay yüzünü gene