Duygusal, zihinsel, sosyal ve motor gelişiminin temellerinin atıldığı ilk yaşlardan itibaren çocuklara teknoloji kullanımında kuralların getirilmesi gerektiği konusunda aileleri burada sıkça uyarmaktayız.
Günümüz dünyasında internet ve cep telefonunun sadece bir iletişim aracı olarak değil aynı zamanda bir şiddet ve zorbalık aracı olarak kullanımının yaygınlaştığı görülüyor. Yeni yapılan bir araştırmada Avrupadaki gençlerin %25inden daha fazlasının siber zorbalık mağduru olduğu ortaya konuluyor. Türkiyede yapılan bazı araştırmalar ise öğrencilerin %14,73ünün siber zorbalık uyguladığını, %17,10unun ise siber zorbalık mağduru olduğunu gösteriyor.
İspanya, Valencia Üniversitesinde yapılan araştırmada gençlerin %24,6sının cep telefonu yoluyla, %29unun ise internet yoluyla şiddete maruz kaldığı ifade ediliyor.
Uzmanlar siber zorbalık vakalarının hızlı bir şekilde arttığını ve artış oranının tedirginlik verici olduğunu bildiriyorlar. İspanyada 2007 yılında yapılmış en son araştırmada gençler arasındaki siber zorbalık oranının %5,5 olduğunu ifade eden uzmanlar, bu oranın yaklaşık 5 kat arttığını dile getiriyor.
Çok erken yaşlarda sanal ortamlarla ve sosyal medyayla tanışan çocuklarımız ne yazık ki pek çok tehlikeyle karşı karşıya kalmakta. Zorbalık, taciz ve diğer bilişim suçları çocuklarımızın hayatını kabusa çevirebilmekte veya gerçek hayatta edinilemeyen beceriler ne- deniyle sosyal medya üzerinden sorunlar çözülmeye çalışılmaktadır.
Özellikle son birkaç yıldır okullarımızda siber zorbalık çok yaygınlaşarak çocuklarımızı etkiler hale gelmiştir. Adli vakalar açısından da durum böyledir.
Çocuklarla beraber ailelere de güvenlik önlemleri öğretilmesi gereklidir. Sosyal medyayı kullanma yaşı, şekli, süresi konularında kuralların olması önem kazanmaktadır.
Karşılaşılan siber suçların başında isim takmak, alay etmek, tehdit etmek, başkalarıyla paylaşılmasını istemediği gerçek bir davranışını ifşa etmek, gerçek olmayan söylentiler yaymak, bir kişinin rızası olmadan görüntüsünü yayınlamak ve yaymak, bir kişinin e-posta şifresini ele geçirerek istenmeyen şeyler yapmak, ikinci sosyal medya hesapları açmak ve küçük düşürücü paylaşımlarda bulunmak, Oyun şifrelerini ele geçirmek ve istenmeyen değişiklikler yapmak, bir kişiyi internetteki ortamdan dışlamak.
Siber zorbalığın sebepleri: İntikam alma duygusu. Farklı görüşlerden olanları cezalandırma duygusu. Fiziksel dünyada elde edemediği başarıyı sanal ortamda yakalama arzusu. Popüler olma arzusu. Düşük özgüven ve düşük saygı. Aile içinde yaşanan sorunlar. Akıl sağılığı problemleri.
Mağdurların olaylardan etkilenme dereceleri farklılıklar gösterebilir. İntihar bu konuda kayıtlara geçmiş en kötü etkidir. Ancak okul başarısında düşme, içe kapanma, sosyal olarak izole olma, depresyon görülebilen etkilerdir.
Tüm dünyada yapılan çalışmaların ortalamasına bakıldığında gençlerin ortalama 1/5 i zorbalık yapmakta, dörtte biri de siber mağdur olmaktadır. Yaşına, sosyo-ekonomik konumuna, eğitim düzeyine, okul başarısına bakmadan tüm çocuklarımızın karşılaşabileceği bir durumdur siber zorbalık.
İstanbul Üniversitesi Bağımlılık Uygulama ve Araştırma Merkezinin (UYGAR), İstanbul Üniversitesi Genç Yeşilay kulübüyle birlikte Sosyal Medya ve Teknoloji Bağımlılığı paneli düzenlemişti. Panelde uzmanlar ailelerin zihinsel, duygusal, sosyal ve motor gelişiminin temellerinin atıldığı ilk yaşlardan itibaren çocuklara teknoloji kullanımında kuralların getirilmesi konusunda ailelerin bilinçli olması gerektiğini belirtti.
Yeşilay Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Hakan Ertinin moderatörlüğünde gerçekleşen panele konuşmacı olarak Yeşilay öncülüğünce açılan UYGAR Koordinatörü Dr. Murat Coşkun, Yeşilay Yönetim Kurulu Üyeleri Kln. Psk. Mehmet Dinç, Dr. Ahmet Özdinç, Doç. Dr. Yusuf Adıgüzel ve İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Tekin katıldı.
Yoğun katılımın olduğu ve tek oturumla gerçekleşen panelde 'İnternet Bağımlılığının Nedenleri, Sonuçları ve Etkileri' başlığıyla sunum yapan Doç. Dr. Murat Coşkun, internet bağımlılığının gelişme sürecini, belirtilerini, fizyolojik etkilerini ve internetin nasıl bilinçli ve aktif kullanılabileceği konusunda katılımcılara bilgi verdi.
Doç. Dr. Mustafa Tekin ise 'Sosyal Medyanın Dinsel Kritiği' başlığıyla, insan ilişkilerinde sosyal medyanın etkisiyle niceliğin değer görmeye başlamasıyla mahremiyetin de ortadan kalktığını, bu duruma karşı ne yapılması gerektiği konusunda bilgilendirmede bulundu.
'Aileler çocuklarının internette ne yaptığını bilmiyor'
Kişisel gelişimde son zamanlarda teknolojinin oldukça etkili olduğunu söyleyen Kln. Psk. Mehmet Dinç ise 'Siber Zorbalık' başlıklı sunumunda şu şekilde açıklamada bulundu; 'Aileler ekranı artık çocuk bakıcısı olarak kullanıyor. Çocuğun internette nereye girdiğini, neler yaptığını takip edemiyor. Basit gibi görünen bir oyundan siber zorbalığa gidecek kadar bir tehlike çocuğumuzun karşısına çıkabilir. Aile çocukla birlikte verimli vakit geçirmeli, ortak yapılacak aktiviteler geliştirmeli, onunla konuşmalı ve çocuğu gelişimi açısından ekrandan oldukça uzak tutmalı. Bunun en kolay yöntemi ise teknoloji kullanımında kuralların ve sınırların koyulması.'
İstanbul Üniversitesi Bağımlılık Uygulama ve Araştırma Merkezinin (UYGAR), İstanbul Üniversitesi Genç Yeşilay kulübüyle birlikte Sosyal Medya ve Teknoloji Bağımlılığı paneli soru cevap kısmıyla sona erdi.