Ramazan ayı boyunca beslenme alışkanlıklarının değiştiğine dikkat çeken Dr. Semercioğlu, Ramazan Bayramı’nda bireylerde daha fazla yemek yeme isteğinin özellikle sindirim sisteminde yer alan bazı rahatsızlıkların ortaya çıkmasına neden olduğunu söyledi. Dr. Semercioğlu, sindirim kaynaklı rahatsızlıkların önlenebilmesi ve bireyin metabolizmasının eski düzenine dönebilmesi için şu önerilerde bulundu: “Ramazan ayı boyunca sahur ve iftar olarak yapılan iki öğünlük bir beslenme düzeni yerine öğünlerin az az, sık sık tüketilmesi gerekmektedir. Bayram sabahı güne mutlaka hafif bir kahvaltı yapılarak başlanmalıdır. Öğünlerde sağlıksız pişirme yöntemleriyle pişirilmiş yemekler yerine (kızartma ve kavurma gibi) sağlıklı pişirme yöntemleri kullanılarak (haşlama ve buharda pişirme gibi) pişirilen yemekler tercih edilmelidir. Bayram süresince yeterli ve dengeli beslenmek için, sağlıklı beslenme tabağında yer alan beş temel besin grubu (süt ve süt ürünleri, et ve et ürünleri/yumurta/kuru baklagiller/sert kabuklu yemişler/yağlı tohumlar, sebzeler, meyveler, tahıllar) yeterli miktarda tüketilmelidir. Posa içeriği yüksek olan sebze, meyve ve kuru baklagil gibi besinlerin özellikle sindirim sisteminin düzenli çalışması ve kabızlık gibi problemlerden korunmak için yeterli miktarda tüketilmesi önerilmektedir. Ayrıca basit şeker içeren, paketli ve işlenmiş besinlerden olabildiğince kaçınılması gerekmektedir”
SIVI TÜKETİMİNİN ÖNEMİ
İnsan vücudunun büyük bir kısmını oluşturan suyun, hücresel faaliyetlerden metabolizmaya, organ fonksiyonlarından zihinsel performansa kadar her alanda kritik bir rol oynadığını ifade eden Dr. Semercioğlu, Ramazan ayı boyunca kaybedilen sıvıyı yerine koyabilmek için bireylerin günde en az 2-2,5 litre su tüketmesi gerektiğini vurguladı. Dr. Semercioğlu, ayrıca sıvı alımını artırmak için gazlı ve şeker içeriği yüksek içecekler yerine sade maden suyu, ayran, kefir veya ev yapımı az şekerli limonata gibi içeceklerin tüketilmesi önerisinde bulundu.