Geçen cumartesi en yakın kuzenim evlendi. O’na hitaben, kardeşlik dostluk üzerine kaleme alınmış bir mektuptur.Sevgili Esra,Can kardeşim, yol arkadaşım...Ne çok şey var aslında sana söylemek istediğim, ne çok şey var teşekkür borçlu olduğum... En zor zamanlarımda elini sen uzattın bana, karanlıktan aydınlığa ilk adımlarımı seninle attım. Ne çok yaşanmış anılarımız var. Bazen pijamalar üzerimizde, film seyrederken elimizde kabak çekirdekleri gözyaşlarımız sel oldu, bazen kızlarla kahve muhabbetlerinde bulduk kendimizi... Yıllar yıllara eklendi, çok değiştik, çok yollardan geçtik. Ama dostluğumuz da kardeşliğimiz de bizimle büyüdü, bizi biz yaptı. Abin bir gün dönüp, “Sen benim üçümcü kardeşimsin” dediğinde, yüreğinden hissederek söylediği bu söz ile durdum düşündüm, kuzenden ötesiniz siz, öteki bensiniz...Sen haftasonu evlendin. Üstelik tanıdıktan sonra çok sevdiğim, kalbi yumuşacık, seni yıllarca sevmiş Rahmi ile... Peki ya bendeki bu hüzün neden? Hep düşünürüm evlenenin arkasından neden gözyaşı döker insanlar diye. Gidenin gittiği yerde mutlu olacağına duyulan inanç mı yaşartır gözleri yoksa artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı düşüncesi mi? Artık sabahın köründe sana telefon açabilecek miyim? Ya da gece içim sıkıldığında kalk gel diyebilecek miyim diye endişeleniyorum.Öte yandan da incinmenden, o fedakar yüreğine zerre kadar hüzün düşmesinden korkuyorum. Uzun yıllar sahip çıktığın, koruduğun, sakındığın sevgi dolu birlikteliğinin altına imza attığın günden beri bir şeylerin dengesinin bozulacağından korkuyorum.Ama sonra diyorum ki... Esra bu! Yıllarca Anteb’in en çalışkan, en üretken kızlarından biri olmuş, her ortamda kendini ispat etmiş, dirayetli bir kişilik ve en önemlisi ne istediğini ne yapması gerektiğini çok iyi bilen sapasağlam bir kız! O bilir ne yapacağını.
Canım Esra’m,Sana yüreğin kadar aydınlık, kalbin kadar temiz bir ‘yeni’ hayat diliyorum. Yılların alıp götürdüğü ne varsa hepsini katmer katmer geri alacağın, gözlerinin keyiften, neşeden parlayacağı bir ömür diliyorum sana... Son yıllarda hayat beni türlü sınavlardan geçirirken öğrendiğim en önemli ders şu oldu: Dost biriktirmek...Benim birikimim sağlam! Hep yanımda olan dostlarım, her an varlıkları ile beni güçlü kılan kardeşlerim, yoldaşlarım var. Böyle değil midir dostluk dediğin, gözünün dilini bilen, söylemeden anlayabilen, en derin yaralarını açıp gösterebildiğin, merdivenlerden çıkarken ve alkışlandığında değil, tökezlerken ve yuhalanırken de koluna girebildiğin...Mevlana’nın dediği gibi, Ben dostumu ne aklımla ne kalbimle severim,Olur ya kalp durur...Akıl unutur...Ben dostumu ruhumla severim.O ne durur, ne de unutur...Yolun açık olsun yol arkadaşım..Seni çok seviyorum.. Her zaman her koşulda yanındayım..