Gaziantebimizin oksijen deposu Dünya’nın cenneti Sof Dağı.
Dünya’nın en önemli oksijen üreten bir cennet diyarı Sof Dağı.
Dünyada bu yörenin kıymetini, değerini herkes bilirken bizi anlamak mümkün değil. Yıllar öncesi nasıl oldu, kim yaptı taş ocaklarını başımıza musallat ettiler. Buraya ruhsat veren kişi, burayı çalıştıran kişileri anlamak mümkün değil. Bu güzelim cennet diyarını cehennem yaptılar.
Yıllardır verdiğimiz tüm uğraşlar bu ocakları söküp atmamıza yetmedi. Şehitkamil ilçesi acaroba köyünde yöresel isimlerle Ayıboğazı diye bir yöremiz var. İki dağın arasından bu yolun sol tarafından yine iki dağın arasından bir vadi ile birleşitiği noktada yaz kış serin ve derde deva bir hava vardı. Sakızlık dediğimiz yerde taş ocağı başladı. Yetmedi Çakmaklık mevkine kadar ilerledi. Daha önce buraya tedavi için gelen astım hastaları şimdi buradan uzak durmak zorunda; çünkü taş ocağının çıkardığı toz havanın eski muhteşem oksijenini bitirdi. Tamamen tozlu hava yaptı. Şimdi insanlar toz solumak zorunda kaldı. İnsanlar gibi bitkilerde hava alamıyor. Yaprakların üzeri toz kaplanınca ağaçlar sararıp kuruyor.
Taş ocağının kontrolsüz kullandığı dinamitler yer altı sularını kaybetti.
Köylerimiz susuz kaldı.
Okullarda ders yapan çocuklar zaman zaman deprem korkusuyla dışarı fırladılar. Dar alanda hayatını ekmeğini kazanmaya çalışan köylünün ekmek kapısı kalmadı.
Daha önce bu köylerde hayat çok uzun olurdu. 120 yaşınsa 118-116 yaşında yaşlı insanlar vardı. Bundan sonra bu yaşta insan görmek sanırım mümkün olmayacak. Yani buranın çok temiz bir havası vardı artık yok. Cennetin bağrına Cehennem kurdular.
Mucur lazım ama çevreyi bozmadan, dağların altından tünel açma teknolojisiyle doğayı bozmadan, kimseye zarar vermeden mucur çıkarılmalı.
Sen rahat para kazanacaksın ama başkasının hayatını ekmek kapısını karartacaksın bunun hesabını kim soracak kim dur diyecek?
Mucur kamyonları gezer toz bulutu gibi, toz saçarak asfaltın üzerine mucur dökerek gidişine kim dur diyecek? Sesimizi kim duyacak?