Gaziantep Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Dr. Hayati DENİZ, olağanüstü hallerde insanların gücü ve kuvvetinin daha da artacağını söylüyor…
Bunu adrenaline bağlayan DENİZ, "Heyecan ve korku durumunda adrenalin salgılanması artar… Adrenalin kan damarlarını genişletir… Acı hissini azaltır... Göz bebeklerinin büyümesiyle göze alınan ışık artar, daha net ve hızlı görüş sağlanır…Adrenalin salgısı sonrası insanın gücü, kuvveti daha da artar" diyor…

Tabipler Odası Başkanı Hamza AĞCA ise, darbe girişiminin ilk etapta insanları olumsuz etkilediğine inanıyor…
AĞCA, "İnsanlarda moral bozukluğu olmuştur, belirsizlik, geleceği görememe halininin yarattığı huzursuzluk olmuştur. Kiminin uykusu, kiminin iştahı kaçmıştır. Bu durumlar üzüntüyü artırır, ruhsal çökkünlük hali oluşturur. Dikkat dağılır" diye ekliyor...
-"Bu moral bozukluğu ile huzursuzlukla başetmenin yolu ne?" diye sorduğumda AĞCA çözüm olarak Meydanları gösteriyor…
Meğer, Cumhurbaşkanının darbe girişimi sonrası 'meydanlara inin çağrısı' darbe girişimini başarısız kılarken, insanların moral bozukluğu, üzüntü ve diğer olumsuz haller ile başetmesini de sağlamış...
Meydanlarda insanlar birarada durdu, sorunu birlikte çözmeye çalıştı, paylaşarak üstesinden geldi… Meydanda olmak herkesi rahatlattı… Nasılki, tek başına bir çöp kolayca kırılırken, 10 tane çöp biraraya geldiğinde kırılmıyorsa, insanlarda birarada durarak, morallerini düzeltti… Dahası, dosta düşmana karşı birliktelik ve güçlü bir duruş izlenimi verildi…
Mesajlar yerlerine ulaştı...
Meydanlardaki birliktelik, ülkemiz üzerinde beklentisi olanların gözlerini yıldırdı, heveslerini kursaklarında bıraktı…
Bu süreç kadar, bundan sonraki süreçte önemli...
Herkese düşen görev demokrasimizi ve Cumhuriyetimizi güçlendirmek ve geliştirmek…
Burada siyasi iktidara da görevler düşüyor…
Ülkenin LİYAKATla yönetilmesi, kendi kendine ÖZELEŞTİRİde bulunması…
SEZAR'IN HAKKI
Demokrasi nöbetçilerinin en sadıklarından biri olan Ökkeş TİTİZ'i yine kızdırmışlar...
9 İlçeden 785 muhtarı yanına alarak, Mehter Takımı eşliğinde, 40 metreli bayrakla Demokrasi Meydanı'na çıkarma yapan Titiz, Sezar'ın hakkının Sezar'a verilmesini istiyor…
'Köroğlu yapıp, Ayvaz övünmemeli' diyen Titiz, 15 Temmuz gecesi Demokrasi Meydanı'na ilk koşanlardan biri olduğunu her fırsatta tekrarlıyor…
TİTİZ, en çok emek veren olup, sesini duyuramamaktan, haberlerde belediye başkanlarının konuşmalarına yer verilip, kendisine az yer verilmesinden dert yanıyor…
Neler mi haykırıyor;
"İlk Demokrasi Meydanı'na gidenlerdenim… Valla bacı inanmazsın 5 kişiden biriydim. İstanbul Acıbadem'deki muhtar gibi orada öldürülebilirdim de… Halil Eyüpoğlu'nun oğlu geldi, Ünal Uslu geldi... Ondan sonra Tahmazoğlu'nu, Özkeçeci'yi çöp bidonunun üzerine ben çıkarttım. Bayrakları omuzlarına koyduk, kırdık geçirdik… Ardından Derya Bakbak geldi. Mehmet Şimşek merdivene çıktı. O günden beri her gün gidiyorum… Türk Bayrağı için 6 tane sırık aldım, Direkçipazarı'nda çaktırdım… Bu emeğim çöpe gitmemeli. O gece Vali'nin odasında sabahladım… Dost bahçede görsünlerden değil, demokrasiye gerçek sahip çıkanlardanım… Askerin yeri kışla, siyaset değil… Bu kadar emek harca, yap çat, belediyede baştacı ama, bize de bültenlerde yer verseler… Onca muhtar kimin telefonuyla gelmiş, kim araç ayarlamış acaba?"
Muhtar Titiz'e, her dert yanmasında olduğu gibi, HALİK bilir dedim…
Ancak beni duymadı…
Bağırıp çağırmaya, 'demokrasi meydanına ilk gidenlerdenim' demeye devam ederken, telefonu kapattım…
Kızılderililer, "Dur, dinle. Hep konuşursan hiçbir şey duyamazsın… Her şey halkadır. Her birimiz kendi hareketlerimizden sorumluyuz. Hepsi döner dolaşır, bize geri gelir.." der…

Kalın Sağlıcakla…