Sanat, insanoğlunun varlığından beri yaşamını sürdüren; düşünceleri, duyguları, estetiği anlamlı ve güzel bir şekilde ortaya koyan çalışmaları kapsar. Toplumların ve bireylerin tüm güzellik duygularını yansıtan yegâna unsur sanattır.
Gelişmiş toplumlara bakalım. Bu toplumlar sanatta inanılmaz bir başarı ortaya koymuşlardır. Rönesans döneminde İtalyan ressamların, heykeltıraşların estetik duyguları dünyanın gidişatına yön vermiş, insanların başaramayacağı hiçbir şeyin olmayacağını ortaya koymuşlardır.
İşte bu noktada, eğitim sisteminin içinde muhakkak sanatsal alanların olması, toplumların gelişmeye yönelik ilerlemesini doğrudan etkileyecektir. Müzik, resim, heykel, tiyatro, sinema, fotoğraf gibi sanat alanları insanların potansiyellerini ortaya koyan çalışma alanlarıdır. Henüz küçük yaşlarda öğrencilerin sanatla tanışması, sanata yönelmesi ve bir sanat ürünü ortaya koyması öğrencilerin duygusal, empati, mantıksal, ileri görüşlülük becerilerini açığa çıkartacaktır. Sanattan uzak kalan öğrencilerin hayal kurma becerileri de yoksun olacaktır.
Toplumsal sorunların çözümünde sanat aktif bir rol oynar. Toplumların uygarlaşması da sanatın gelişmesine bağlıdır. Sanatla iç içe yaşayan insanların birbirini anlama, saygı, sevgi, hoşgörü duyguları karşılıklı olarak ortaya çıkar. Ayrıca ruh sağlığının korunmasında da ciddi bir rolü vardır sanatın.
Okullarımızda sanatsal aktivitelerin yoğunlaşması öğrencilerin zihinsel gelişimlerine de olumlu anlamda katkı sağlayacaktır. Öğrencilerin yaratıcı düşünme becerisi sayesinde özgün fikirler ortaya koyan, karşılaştığı sorunları en akılcı şekilde çözebilen, öğrendiklerini hızlı bir şekilde uygulamaya koyan öğrenciler ortaya çıkacaktır. Birçok düşünce sistemini karşılaştırabilen, eleştirel düşünceyle mantıklı sonuçlara varabilen öğrencilerin günlük hayatında da bakış açıları sanatsal olacaktır.
Tiyatro gibi sanatsal faaliyetlerle uğraşan öğrencilerde kendine güvenin oluşması, kendini kontrol ve disipline edebilen kişilik yapısının ileriye dönük tüm faaliyetlerinde üretebilen, yenilikçi, merak duygularıyla hareket eden kişiler olacakdır. Aynı zamanda teknik konularda başarılı, evrensel bakış açısıyla dünyayı takip edebilen kişilerin oluşturduğu toplum gerek ekonomide gerekse sosyal alanlarda refah, huzur ve mutluluğu da beraberinde getireceklerdir.
Sanat olmadan toplumların bir adım ileriye gitmesi de mümkün değildir. Okullarımızda sanatsal derslerin okulöncesi eğitimden başlaması bir başlangıç noktası muhakkak olmayacaktır. Asıl başlangıç noktası ailenin çocuklarına okul çağından önce sanatla tanıştırmasıyla oluşacaktır. Bireyin yaratıcı yönünü açığa çıkarmak için estetik kaygıyı hissetmesi ve öğrenmesi gerekmektedir. Bu gereksinimi bilinçaltından çıkaran aileler çocuklarını birer sanatçı ruhuyla yetiştirebilirler.
Eğitimimiz için sanat vazgeçilmez bir unsur olduğu unutulmamalıdır. Sporun vazgeçilmez bir unsur olduğu gibi sanatın da ülkemizin gelişmesi açısından hayatımızın içinde olması gerekmektedir. Esenlikler dilerim.