FRANSIZ TÜRKOLOG
Kaya Öztaş
Türkiye’deki günlerimden oldukça memnunum.Benim Türkçem, çocukların da Fransızcası gelişiyor. Bir dili iyi öğrenmek için onu sevmek ve üzerinde çalışmak gerektiğini biliyordum ama, burada bunu bizzat yaşıyorum.Geçen gün atasözlerinden söz ediyorduk. Türklerin atasözleri çok zengin. Bir öğrencim:“Ama hocam bazıları birbiriyle çelişiyor gibi…” dedi.-Bir çok dilde de birbirleriyle çelişen atasözleri olabilir!!diye açıkladım bunu.Atasözleri yaşam deneyimlerinden çıkarılan ve çağlar ötesinden süzülüp gelen özlü sözler değil mi?Murat adındaki öğrencim söz istedi.Elinde bir kitap. Bir atasözleri kitabı...“Efendim, izin verirseniz size birkaç atasözü okumak istiyorum!”-Tabii,çok sevinirim, hem o elindeki kitaptan bende yok, sonra bakar edinirim belki bir tane..-Olur hocam, icabına bakarız!Benim Türkçeyi çok iyi derecede öğrenmem için çok okumam, çok dinlemem, çok konuşmam, çok çalışmam kısacası dam dolusu ekmek yemem gerek diye düşündüm o an.”İcabına bakarız!”ı anlamamıştım.“Pardon je n’ai pas..Yani anlamadım!…”-Yani gerekeni yaparız , yardımcı oluruz demek istedim hocam…-Ha tamam! Peki seni dinliyorum Murat!-Hocam bu atasözlerinde çok çelişkiler var. Örneğin bir atasözü “Açın karnı doyar, gözü doymaz!”diyor,bir başkası ise ”Açlık ile tokluğun arası bir dilim ekmek!” diyor.Bir Türkolog olarak yanlış yapmamak için düşünmeliyim, önce şu atasözlerini bir iyice anlayayım bakalım. Bunun için öğretmenliğin en kurtarıcı bir yoluna baş vuruyorum.“Sen bu konuda ne düşünüyorsun Ahmet?”Ahmet afalladı.“Vallahi ben bişey demedim hocam!Düşünüyordum…”--Neyi ?-Şeyi !”Ahmet en yakınındaki arkadaşlarına sorulu gözlerle bakıyor. Anlıyorum ki Ahmet sınıfta ama kafası başka yerlerde. Çoğu zaman öğrenciyken hepimiz yapmışızdır ya,sessiz sedasız sınıfta otururken ,gözlerimiz öğretmene bakar,ama görmez, açıktır ama uyur…düşüncelerimiz duygularımız uçar gider bir yerlere.Öğretmen, arkadaşlar sınıftadır…ama biz değil…Atasözleri hakkında doğru düşünüp düşünmediğimi anlayabilmek için başkalarına fırsat bırakmadan hemen:“Arkadaşın Murat…Zaman kazanmak için biraz ağırdan alıp düşünmeye ,anlamaya zaman kazanmaya çalışıyorum,yineliyorum:“Arkadaşın Murat, bana bir atasözü patlat diyor “Vallahi de tallahi de bu işi bir yabancı Türkolog olarak şimdilik iyi kıvırdım dur bakalım Ahmet ne diyecek?Ahmet bişey demiyor. Sınıf kıkırdaşıyor.Ahmet:”Ben hocam…ben ne diyeyim ben bişey demedim ki o Murat’ın fikri , bana atasözünden mözünden?Ahmet , Murat’a yöneliyor: “ Sen ne dedin be Murat? Beni niye karıştırıyorsun bana ne senin atasözünden!”Sınıf daha bir kıkırdaşıyor:…“Ahmet !Biraz dersimizle ilgilenirsen iyi olur...konumuz atasözleri peki söyle bakalım nedir atasözü….daha önce tanımını yapmıştık…-Atasözleri…atalarımızın söyledikleri sözlerdir.Hemen atılıyorlar fırsatçı öğrenciler“Babasözleri de babaların söyledikleri sözlerdir…Kızlar geri kalır mı hiç!?“Anasözleri de anaların söyledikleri sözlerdir!…”Şu öğrenciler dersi kaynatmaya nasıl da hazırdırlar her zaman. Ben toparlamak zorundayım.“Tamam arkadaşlar. Ver bakayım Murat o kitabı.”Murat’ın elindeki kitabı alıyorum. Şöyle bir sayfaları karıştırıyorum. Bir atasözü gözüme çarpıyor.”Merhamet maraz getirir.”Merhamet sözcüğünü biliyorum ama maraz nedir bilmiyorum ayıp değil ya.“Yazın bakalım gençler: Meğhamet mağaz getiiğiğ!”Öğrencilerin bir çoğu yüzüme bakıyorlar ,anlamamış. Şu r’leri ğ gibi söylemekten kurtulamadım. Bu kez daha dikkatli telaffuz etmeye çalışıyorum. Merrhamet marraz getirrirr..”Anladılar.“Önümüzdeki haftaya bu atasözünü açıklayan bir öykü istiyorum sizden.Dikkat edin,atasözünü açıklayan bir yazı değil,bir öykü…”Ben çocuklara bişey demeden hemen çantamdaki sözlüğü alıyorum ve M harfini bulup ma, mar,mara,maraz sözcüğüne ulaşıyorum.Maraz is.Ar.Maraz esk.1.Hastalık.2.Mec.Dayanılması güç durum.3.sıf.mec.Huysuzluğu ve titizliği ile can sıkan.Düşünüyorum. Ama çözemiyorum doğrusu.Ders zili kurtardı.“Evet arkadaşlar haftaya bu atasözünü açıklayan bir öykü istiyorum sizlerden hadi, başarılar!”Öğrencilerim ivedi bir” sağol!” çekip dışarı fırlıyorlar ben daha çantamı kapatmadan.Bir hafta sonra ödevlerini topladım.Eve gelip yazısı en güzel olandan başlayıp okumaya başladım.İçlerinde fena olmayanları da var ama benim beğendiğim en iyi öykü Ali’ninki.İlerde bu öyküyü ben de yazmayı düşünüyorum... Gördüğünüz gibi öğretmenliğin de kolay yanları var !!!
Yorumlar