GAMOB Dönem Sözcüsü Dr. Doğan Eroğulları, su kıtlığının özellikle tarım ve gıda sektörünü ciddi şekilde etkileyerek, gıda güvencesi için büyük bir tehdit oluşturduğunu söyledi.  “Gaziantep su kaynağı kısıtlı olan bir şehirdir” diyen Eroğulları, “Yer altı su kaynakları Gaziantep’ in su ihtiyacını karşılayacak düzeyde değildir. Dolayısı ile Gaziantep’te içme suyunun yüzde 95 i Düzbağ, Kartalkaya, Mizmilli’ den temin edilmektedir. Su stresinin her geçen gün arttığı günümüzde karbon ayak izinin yanı sıra su ayak izinin de azaltılması gerekmektedir. Su israfı tarımda, sanayide, kamuda ve özel tüketimde mutlaka sonlandırılmalıdır. Su tasarrufu sağlayacak projelerin geliştirilmesi, politikalar uygulanması, suyun tasarruflu kullanımına teşvik eden sürdürülebilir su yönetimi için toplumsal bilinç oluşturulması çok önemlidir” diye konuştu. 

FIRAT NEHRİ SU DEBİSİ AZALDI

Gaziantep’in tarıma ve gıda endüstrisine dayalı bir ekonomiye sahip bir şehir olduğunu söyleyen Eroğulları, “ Gaziantep topraklarının ortalama yüzde 50’ si tarıma elverişli topraklardan oluşmuş olup, bu toprakların bir bölümü Fırat Nehri'nin sularıyla sulanmaktadır ve Fırat nehri su seviyesi ve debisi son yıllarda belirgin bir azalma göstermektedir. Gaziantep'in sulama yapılan bu topraklarında Antepfıstığı, zeytin, pamuk, üzüm, kırmızıbiber gibi ekonomik değeri yüksek sanayi bitkileri ile mercimek, buğday ve arpa gibi hububat ürünleri yetiştirilmektedir.  2023 yılı Gaziantep Çevre Durum Raporunda tarım arazilerinin sadece ortalama yüzde 20’ sinin sulu tarım arazisi olduğu belirtilmektedir. Son yıllarda bölgede artan kuraklık, yanlış tarım ve çevre politikaları ihtiyaç duyulan sulama suyunu karşılamakta büyük zorluklar yaratmaktadır. Su kaynaklarının azalması, verimli toprakların kurumasına, tarımsal üretimin düşmesine dolayısıyla gıda güvencesinin tehlikeye girmesine yol açmaktadır. “

SU KITLIĞI KAPIDA MI?

Şenay güven tazeledi Şenay güven tazeledi

GAMOB Dönem Sözcüsü ve Gaziantep-Kilis Tabip Odası Başkanı Dr. Doğan Eroğulları, “İklim krizi su kaynaklarının aşırı kullanımı ve yanlış yönetimi gibi sorunlarla karşı karşıyayız. Su kıtlığı, özellikle tarım ve gıda sektörünü ciddi şekilde etkileyerek, gıda güvencesi için büyük bir tehdit oluşturuyor. Bugün, dünyanın dört bir yanında milyarlarca insan temiz suya erişim mücadelesi verirken, suyun bir hak mı yoksa ayrıcalık mı olduğu sorusuyla yüzleşiyoruz. Türkiye'de ise kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı 2023 yılı itibarıyla 1.313 m³/yıl olup, 2050 yılında nüfusun 100 milyona ulaşmasıyla bu değerin 1.069 m³/yıl'a düşmesi beklenmektedir. Bu rakamlar, Türkiye'nin su kıtlığı çeken bir ülke durumuna geleceğini gösteriyor” dedi.

SANAYİSİNE TANKERLERLE SU TAŞINIYOR

Gaziantep Sanayisinde kullanılan suya dikkat çeken Eroğulları, “Su kaynakları tarımda kontrolsüz pestisit ve hatalı gübre kullanımı, sanayi işletmelerinin çevreyi ve suyu koruma konusunda duyarsız olmaları gibi pek çok etken sonucunda hızla kirlenmektedir. Tarım arazilerinin, akarsu havzalarının imara açılması, izinsiz sondaj gibi etkenler de su kaynaklarının azalmasına neden olmaktadır. Gaziantep sanayi bölgelerinde çok sayıda fabrikanın birden fazla kaçak su kuyusu olduğu; bu kuyuların tespit ve kontrolünde denetimlerin arttırılması gerektiği bilinmektedir. Organize sanayi bölgesi ve çevresinin yer altı su kaynakları büyük ölçüde bitmiştir; su sarfiyatı yüksek olan şirketlere çevre köylerden tankerlerle su taşındığı bilinmektedir. Dolayısı ile bu etkileri engelleyecek su kaynaklarını koruma politikaları geliştirilmelidir.”