Dikkat ediyor musunuz deprem sonrası her şey bir kenara itildi. Apar topar yıkılan binalar adeta kurban edildi. Onlardan daha hasarlı binaların durması, hatta içinde yaşanmaya başlanması üzerinde başlı başına düşünülmesi gereken bir durum. Düşünün bir kere ağır veya orta hasarlı denilen binalar içerisinde seçmece karpuz gibi 10-15 tanesinin yıkılması gerisinin kendi haline bırakılması, insanlarda kurumlara olan güven duygusunu yok etmiştir. O günlerde etrafı çevrilen binalar şimdi yaşam alanına döndü. İyi kötü, doğru veya yanlış. Madem böyle bir durum vardı o zaman günlerce zorla yıkılan apartmanların ne günahı vardı. NE AFAD'A NE KIZILAY'A GÜVEN KALMADIDeprem sırasında ve sonrasında yaşanılanlar bu ülke insanının büyük bir ders almasına yol açmıştır. En önemlisinin başında gelen AFAD zaten tam bir hayal kırıklığı yaratmıştır. Kızılay ise tam bir felaket tablosu sergilemiştir. Bizlerden aldığı kanları, yardımlar sayesinde ürettiği çadırları depremzedelere parayla satan bir kuruma kim güvenir ki. Şu bir gerçek, insanlar artık Kızılay’a kan vermek istemiyor. Neyse ki Gaziantep’te Mehmet Tahmazoğlu var da kan bağışı yapana ayakkabı hediye ederek Kızılay’a nefes aldırıyor. Çekilsin Tahmazoğlu bir kenara, Gaziantep’te Kızılay’a gönüllü kan veren 500 kişi çıkmaz. İNSANLAR KENDİ KADERİNE TERKEDİLDİDoğrusu deprem sonrası en çok üzüldüğüm konuların başında insanların sahipsiz kendi haline bırakılması olmuştur. Hele hele vatandaşların evlerindeki kıymetli eşyalarına almalarına izin verilmeyişi, buna karşılık ilçe ve kırsalda aynı durumdaki binalarda insanların apartmanlara girip eşyalarını almalarına göz yumulmasını asla affedemiyorum. Ağlayanlar, yalvaranlar gözümün önünden gitmiyor bir türlü. Bir ülke depremde perişan olmuş vatandaşına nasıl haksızlık yapabilir aklım almıyor inanın… İHALECİLERE GİRİŞ SERBEST MAĞDURLARA YASAKBakın şimdi de binaların yıkım kararının ihaleye verilmesi durumu var. İnsanlar içeriye alınmıyor eşyalarını almalarına engel olunuyor. Ama yıkım ihalesini alan firmaların personelleri binalara girip o dairelerde ne varsa alıp bunları kendilerine ayırıyor. Yüz kere dedik teker teker insanlar binalarına girsin ve değerli eşyalarını alsın diye. Can güvenliği diye koymadılar büyük kısmını. Madem öyle o zaman ihaleci firmanın adamları içeriye giriyorsa insanların mallarına nasıl el koyabilir? Bunu izah eden birisi çıksın Allah aşkına… O İNSANLARIN EŞYALARINA NİYE EL KOYARSINIZ BEYLER?Şu günlerde polis kontrolünde kapıda bekleyen vatandaşlar gözleri önünde beyaz eşyalarının, mobilya takımlarının ihaleci firmanın elemanları tarafından alıp götürülmesini çaresiz gözle seyrediyor. Yalvarıyorlar adeta bizim mallarımızı niye alıyorsunuz? diye ama umursamıyorlar bile. Söyler misiniz Allah aşkına bu hangi vicdana sığar? Hiç mi Allah korkusu yok o ihaleyi alan da veren de ve çalışanlar da. Hiç mi Empati yapmazsınız beyler, yazık değil mi o insanlara… Ne hakkınız var alın teriyle alınan mallarına el koyup alıp götürmeye. Haciz memuru değilsiniz, alacaklı firma değilsiniz, İnsanlar zaten zorlukla ev sahibi olmuş sonra depremde darbe yemiş, bir de eşyalarını vermeyerek ve alıp götürerek nasıl gasp edersiniz? GAZİANTEP BU KONUDA SINIFTA KALDIİnanın bunları görüp yaşayınca üzülmemek elde değil. Bakın hala bu şehirde büyük bir belirsizlik var. Bana sorarsanız Gaziantep bu konuda sınıfta kaldı. Özellikle inşaat dünyasının temsilcilerinin bir kenara çekilip olup bitenleri seyretmesi veya emir kulu gibi bakanlığın talimatlarına harfiyen uymaları gibi. Oysa anlatmaları izah etmeleri gerek. Durum demeleri gerek. Hepsi için değil bu sözlerim ama büyük çoğunluk resmen teslim oldu, olup bitene seyirci kaldı. Vatandaşın mağdur edilmesine göz yumdu. İnanın şimdi yeni binalar yapabilmek için ortaya koydukları enerjinin 100’de birini binlerce belirsiz binaların ne olacağı konusuna sarfetselerdi Gaziantep bu kadar başıboş kalmaz, insanlar bu denli rezil edilmezdi. Hala çadırlarda yaşamak zorunda bırakılanlar, konteyner sözü verilen ama yerine getirmeyenler yüzünden rezil perişan bir hayat sürüyor. Kim ne derse desin benim vicdanım sızlıyor. HEPİNİZE İYİ HAFTALAR