Okulun açılmasından kısa süre sonra okula iki öğretmen daha verdiler. İkisi de Gaziantep'in yerlisi. Birisi er öğretmen, diğeri de eşi.
Küçük bir çocukları vardı. Çocuğu göreceğiz diye her Perşembe günü Gaziantep'e gider, Salı günü geri dönerlerdi. Haftada üç gün ders yapıyorlardı. Sonradan öğrendim. O yıl grup teftişleri başlamıştı. Grup başkanı müfettiş okula gelen er öğretmenin akrabasıydı.
Küçük yerleşim alanlarında yaşamaya alışkın değilim. Köy beni sıkıyordu. Bu arada yeni gelen öğretmenler de başka bir sıkıntıyı beraberlerinde getirmişlerdi. Köyde oturabilecekleri ev olmadığından müdür odasını kendilerine vermiştim. Eşya da getirmemişlerdi. Bir süre sonra can sıkıcı sözler duymaya başladım.
Bir baş aza vardı. Onu bana gönderdiler ve taleplerini bildirdiler. Ya müdürlüğü, ya da lojmanı kendilerine bırakmamı istiyorlardı. İkisi de yerine getirilemeyecek taleplerdi. Bunlar pazarlık konusu olacak şeyler değildi. Ayrıca okulda ve aramızda süren geçimsizliğe köylüleri alet etmeye başladılar. Haftanın iki mesai gününü Gaziantep'te geçiriyorlar, okulda oldukları zamanlarda nöbet tutmuyorlardı.
Ahlaksızlığıyla ünlü bir adam var. Yanlarından ayrılmıyordu. Öğretmen arkadaşım köylülere;
-Müdürü Lorşin'e sürdüreceğim, deyip durmaktaydı. Lorşin daha uzakta, Fırat kıyısında, kan davalı bir köydü. Evlerin pencereleri tüfek namlusu çıkacak kadar küçük yapılmıştı. Gün battıktan sonra kimse dışarı çıkamıyordu. Bu sözler bana ulaşınca Başpınar'da öğretmenlik yapamayacağıma karar verdim.
Bir gün son teneffüsteydik. Bayan öğretmen nöbetçiydi ve odasından dışarı çıkmıyordu. Kapılarını çalarak nöbete bakmasını söyledim. Eşi kaba konuşunca kavgaya tutuştuk. Köylüler sese gelmiş bizi seyretmekte. Kavganın ortasında yolda bir askeri kamyonet durdu. Müfettişler şoför mahallinden inip aceleyle geldiler. O yıllarda müfettişler bölgede jandarmayla dolaşırdı.
Müfettişleri gören öğretmen arkadaşım daha da yiğitleşti. Tepem atmıştı. Orada müfettişlere de ağır sözler söylemeye başladım. Bizi okula aldılar. Müfettişler hemen soruşturma açmak istediler. Öğretmenin akrabası olan müfettişe dönerek;
-Bu edepsiz size güvenerek terbiyesizlik yapmakta. Siz onu korumaya devam edin. Benim de yapacağım şeyler olduğunu unutmayın… dedim.
-Köyde kalmakta senin için bir tehlike var mı? Korkuyor musun, diye sordu.
-Ne köyden, ne de sizden, hiç kimseden korkmuyorum, diye cevapladım.
-Sen yarın ilçeye gel, diyerek iki öğretmeni yanlarına alıp gittiler.
Ertesi günü ilçedeki tek okulda buldum müfettişleri. Öğretmenin akrabası olan beni görevden attırmakla tehdit ederek epeyce konuştu. Tabi ki, soruşturma başlatmışlardı. Sözünü bitirince ayağa kalktım.
-Sen elinden geliyorsa beni görevden attır. Kilis'te evimiz Suriye sınırı üzerinde. Kafana sıkar, gider Suriye'de yaşarım, dedim ve kapıyı çarpıp çıktım.
İki üç gün sonra okula soruşturma müfettişleri geldi. Karşı tarafın bir aydan fazla devamsızlığı olmasına rağmen;
-Sen müdürsün. İdare etmen gerekiyordu, dediler. Üstelik başkanları da Kilisliydi.
-Tamam, ben müdürüm. O zaman okula hiç gelmesinler. Onları idare ederken bütün sınıfları da ben okutayım, dedim.
Şubat tatilinden dönmüştüm. Sabahleyin kalktığımda İlköğretim Müdürümüzü okul bahçesinde gezinirken gördüm. Hoş beşten sonra konuştu;
-Hocam ataman yapıldı ama istersen gitmeyip buradaki görevine devam edebilirsin, dedi.
-Nereye yapıldı?
-Yavuzeli Merkez İlkokulu…
Sevinmiştim. Hem ilçe merkeziydi, hem Gaziantep'e bir saatlik mesafedeydi. İl idaresi kanunun ilgili maddesi uyarınca atamam yapılmıştı. Maaşımı Araban'dan almaya devam edecektim.
Bu arada il disiplin kurulunun ne zaman toplanacağını, üyelerin kimler olduğunu öğrendim. Bana rehberlik eden yandaşım bir müfettiş vardı. O ne yapmam gerektiğini söylüyordu.
Disiplin kurulu üyelerini tek tek ziyaret ettim, Durumu anlattım. ''Kurulun toplanmasından bir gün önce gel bize hatırlat'' dedi hepsi de. İşin garibi üyelerden birisi üzüm halinde komisyonculuk yapan ilkokul mezunu bir iş adamıydı.
Gerekeni yaptım. Ceza almadan kurtuldum. Yavuzeli merkezine atamam kesinleşti. Yavuzeli Araban ilçesi ile Gaziantep yolunun ortasına düşen bir ilçe. Eski adı Cingife. Köyden bozma bir ilçeydi. Boş zamanlarımızda asfalt üzerinde gezinti yapardık. Başpınar'daki öğretmenin akrabası olan müfettişe bu asfalt üzerinde çok rastladım. Araçla geçerken korna çalıp el sallardı.
Er öğretmen arkadaşım beni Lorşin'e sürdürememişti. Yavuzeli'ne yıl içinde atanmamın adı da sürgündü ama sürgünden çok ödüle benziyordu.
Yazar İletişim
TLF: 0535 836 16 82