Türkiye’nin ve  Gaziantep’in gündemi o kadar yoğun ki, gerçekten baş döndürücü. Özellikle hayvanlar konusu ciddi manada gündemi meşgul ediyor. Her kafadan çıkan sesler yıllar geçse de asla susmayacak. Çünkü aslında ülkemizde hayvanlar için uygulanmayan yasa var. Ama bunu sadece hayvanlar için söylemeyelim, maalesef bu ülkede binlerce yasa var uygulanmayan. Düşünün bir kere Anayasa mahkemesinin kararlarının bile uygulanmadığı ülkede yaşıyoruz… Gerisini söylememe gerek var mı? Müsaade ederseniz bu hafta sizlere bu hayvanlar konusunda bazı görüşlerimi paylaşacak, Avrupa ülkelerinde nasıl uygulamalar yapılıyor onu yazacağım.

TARİH KÖTÜ ÖRNEKLERLE DOLU

Çok net söylüyorum, kimse bana kızmasın… Bu hayvanları uyutma, öldürme, katletme fikri, hayvan sevgisi olmayan, çözüm üretemeyen, üstelik hayvanları sevmeyenler için en kolay çözüm yolu. Yani öldürüp kurtulalım anlayışı. Oysa çözüm o değil ki? Bu bir zamanlar kedileri öldürelim diyen orta çağ Avrupa'sında farelerin şehirleri işgal edip vebaya yol açmasına benziyor. Bir zamanlar 80 bin civarında köpekler Hayırsız ada denilen Sivri adaya götürüp bırakalım deyip sonradan yaşanan felaketlere sebep olanların kafasına benziyor. Oysa o kadar basit çözümler var ki. Ama kimsenin işine gelmiyor. Çünkü ciddi bir alt yapı gerekiyor. Mevcut yasayı uygulamak veya revize etmek… Şunu asla göz ardı etmeyelim. "Bir doğruya en büyük zararı, o doğruyu temsil eden yanlış insanlar verir"

FATMA ŞAHİN  GAZİANTEP’TE FARKLI BİR MODEL GELİŞTİREBİLİR

 Gaziantep’te bulunan Hayvanat Bahçesinde hayvan barınağı var. Burada veterinerler var, hayvanlar için beslenme yerleri var. Aslında çok da güzel. Ama mevcut durum çok sayıdaki hayvanlar için elbette çözüm olmuyor. Fatma Şahin bu konuda büyük çaba sarf ediyor. Hatta Radikal çözümler konusunda  Gaziantep modeli olarak bazı teşebbüslerde bulunduğunu biliyorum. Ama bu işler için uzmanlar gerekli. Sayın Fatma Şahin’e de anlattım bunları. “Biz Antep olarak niye Türkiye'de model olabilecek bir proje yaratmayalım” dedim. Kendisi de öyle düşünüyor zaten. Sonrasında “Mevcut durumumuzu daha iyileştirilebilir, geliştirilebiliriz. Ben Almanya'daki sistemi gördüm, mükemmel işliyor. Ama önce uzmanların görüşleri alt yapı, hayvanlar konusunda eğitimli elemanlar ile yol alınmalı. Bizdeki çok yeterli ve çözümsel değil. Bu konuda en kapsamlı ve çözüm odaklı proje geliştirebilirsin. Hatta Almanya'daki bu konuda uzman davet edip yol haritası çözebilirsin.” diye konuştum. Bakanlıkla temas halinde olduğunu ve yeni yasa için beklemeye geçtiklerini söyledi.

CENGİZ BAYRAM KENDİ ÇAPINDA BU İŞİ BAŞARDI

Oysa ben bakanlığı filan beklemem. Madem  Gaziantep modeli üreteceğiz o zaman hemen harekete geçmeliyiz. Şehrimizde hayvansever derneklerinden görüşler alabiliriz. Dahası bu şehirde Cengiz Bayram diye inanılmaz bir hayvansever doktorumuz var. Yıllar önce CAHİDE diye bir dernek kurdu sonra bunu Vakfa çevirdi.Pınar derede 67 bin metrekarelik alan temin etti. Orada 21 bin metrekaresine hayvanlar için kapalı alan yaptı. Güneş enerjisi yaptı. Orada kuru mama yapma hazırlığı var Cengiz Bayram’ın. Konuştum kendisiyle dedi ki, “Ökkeş bey sadece hayvana yemek ve su verilmekle bu iş çözülmez. Sevgi gerek, bunlar doğal yaşam alanlarına bırakılmalı ama kontrol edilmeli. Toplu olarak bırakılırsa onlar birbirine saldırır birbirini yer. Hayvanların karakteri farklıdır, yaklaşım önemli, hepsi ayrı kategorilere ayrılmalı. Ama en başta insanların sevmesi lazım. Şimdi bakıyorum kahroluyorum. Bir hayvan düşmanlığı başlamış gidiyor. Yahu Peygamberimiz Hazreti Muhammed savaş esnasında 'köpek yavrularını emziriyor' diye ordunun güzergahını değiştiriyor, bu kafalar ise hayvanı öldürmekten bahsediyor. Olacak şey mi bu? Allah bu toprakları sadece insanlara mı verdi? Hayvanların da bu topraklardan hakkı var…”İşte bu kadar net. Ben  Gaziantep için bir şeyler yapacaksam mutlaka Cengiz beyin görüşlerine başvururum

ALMANYADA KÖPEK SAHİBİ OLMAK VERGİYE TABİ

Bakın bu hayvanlar konusunda çok hassasım. Almanya’ya defalarca gittim sokakta öyle başıboş hayvan filan görmedim. İspanya ve İtalya'da da öyle. Çünkü bu ülkelerde sahiplerinin hayvanları sokağa bırakması yasak. Sadece sahipli olanların gezdirdiklerine şahit oldum. Zaten Almanya'da 1881 yılında hayvanları koruma dernekleri federasyonu kurmuşlar. Sonra barınakları bir çatı altında toplayarak federasyona dönüştürmüşler. Şimdi Evcil hayvan sayısının 10 milyonu aştığı Almanya'da köpek sahibi olmak vergiye tabi. Devlet, köpek sahiplerinden yılda yaklaşık 400 milyon euro vergi topluyor. Ülkede hayvan yetiştirmek için kurallar, hayvanın cinsine göre değişiklik gösteriyor. Örneğin, pitbull gibi saldırgan cinsleri beslemek isteyenlerin, önce polisten özel izin alması sonra da teorik eğitim tamamlayarak ehliyet sahibi olması gerekiyor. Alman Hayvan Refahı Yasası gereğince de hiçbir hayvan, ağır hastalığı olmadığı sürece uyutulmuyor. Barınaklarda sorunlu hayvanlar için de terapi merkezleri bulunabiliyor. Örneğin insanları ısıran bir köpek burada rehabilitasyona alınabiliyor. Bu hayvanlar, 450 günlük terapiden sonra sahiplendiriliyor.

FRANSA İŞİ ÇOK SIKI TUTUYOR

Sadece Almanya değil tabii… Bakın Fransa’da Yaklaşık 80 milyon evcil hayvan var. Her yıl 100 bin kadarı sokağa terk edilse bile bunlar belediye ekiplerince hemen toplanıyor. Tasmasız gezdirilen hayvanların sahiplerine eğer köpek tehlikeli türler arasında ise 150, değilse 38 euroya kadar ceza veriliyor. Ülkede evcil hayvanların sokağa bırakılması da yasak. Bunu ihlal edenler 3 yıl hapis ve 45 bin euro para cezasına çarptırılıyor. Fransa'nın genelindeki 800 kadar barınakta terk edilen hayvanlara bakılıyor. Ancak, barınaklarda zorunlu kısırlaştırma uygulaması yok.

POLONYA ÖZEL EKİP KURMUŞ

Polonya'da durum daha farklı. Sahipsiz hayvanlara ilişkin durumlar belediyelerin sorumluluğunda. Vatandaşlar, sokakta sahipsiz hayvan görmeleri durumunda Eko Patrol adlı belediyenin özel ekiplerini arıyor. Bu ekipler, yakalanan hayvanda çip kontrolü yapıyor. Hayvanda çip varsa sahibine iade edilmesi sağlanıyor. Çip bulunmayanlara ise çip takılmasının ardından 2 haftalık karantina, aşılama ve kısırlaştırma uygulanıyor. Bu uygulamaların ardından hayvanlar barınaklara yerleştiriliyor.

Ülke genelinde sokak hayvanları için yaklaşık 230 barınak bulunuyor. Bunlardan 105'i belediyeler, 73'ü girişimciler, 52'si de hayvan koruma kuruluşlarınca yönetiliyor. Polonya yasalarına göre bir hayvanı uyutmak, çok geçerli bir sebep olmadıkça uygulanmıyor. 

İSVİÇRE DE DEVLET BARINAK YAPMIYOR STK’LAR VE ÖZEL KURULUŞLAR ÜSTLENMİŞ

İsviçre’de de farklı uygulamalar var.  Sokaklardaki sahipsiz hayvanlar ekiplerce toplanıp barınağa getirildiğinde, sahibinin gelip onu alması için 2 ay bekleniyor. Eğer bu sürede sahibi bulunmazsa o hayvan sahiplendirilmek üzere başkasına verilebiliyor. Barınaklarda sahiplendirilemeyen hayvanların uyutulması yöntemine başvurulmuyor. Bu uygulama sadece aşırı saldırgan ve hasta hayvanlar için gerçekleştiriliyor. İsviçre'de devlete ait barınak bulunmuyor. Tüm hayvan barınakları, özel kuruluşlar veya sivil toplum kuruluşlarınca yönetiliyor. Ülkede resmi kayıtlı yaklaşık 60 barınak varken, küçük çaplı ve resmi kaydı bulunmayanların sayısının 300'e yaklaştığı tahmin ediliyor.

İTALYA HAPİS CEZASINA KADAR GİDİYOR

Bakın İtalya’da durum biraz daha farklı. İtalya, hayvanların sahipsiz kalmaması, kötü muamele görmemesi, kısırlaştırılması, yeniden sahiplendirilene kadar barınaklarda bakılması, hayvanların deneysel testlerde kullanılmasının yasaklanması ve sadece tedavi edilemeyenlerin uyutulması için 1991'de 9 maddeden oluşan 281 numaralı yasayı çıkardı. Bu yasa ve sonrasında yapılan ek düzenlemelerle, hayvanlara kötü muamelede bulunanlar, 3 aydan 18 aya kadar hapis cezası ya da 5 bin ile 30 bin euro arasında para cezasına çarptırılıyor.

BELÇİKA’DA HAYVAN SAHİPLENİLMESİ İÇİN TEŞVİK VERİLİYOR

Belçika’da çözümler diğer ülkelerden farklı. Belçika'da sahipsiz hayvan sorununun çözülmesindeki ana etken barınaklar iken, 25 yıldır köpeklere zorunlu olarak çip takılması. Polisler, bulunan sahipsiz köpeklerin öncelikle çiplerini inceleyerek, sahiplerine ulaşmak için süreç başlatıyor ve köpekleri bulundukları bölgeye en yakın barınağa götürüyor. Barınakta köpeklerin sahipleri 15 gün boyunca aranıyor. 16'ncı gün ise köpekler, sahiplendirilecek hayvan kategorisine alınıyor.

Ülkedeki barınaklar, yardımseverlerin bağışlarıyla finanse ediliyor. Bölgesel hükümetler de vatandaşların barınaklardan hayvan sahiplenmesini teşvik için bütçe ayırıyor ve kampanyalar düzenliyor. Öte yandan, ülkede köpeklerin kısırlaştırılması zorunlu değil. Bu yüzden hayvanseverler, kediler gibi köpeklerin de kısırlaştırılmasının zorunlu olması için mücadele ediyor. Hayvanların uyutulması da yalnızca tıbbi nedenlerle mümkün oluyor.

Belçika'da hayvanlarla ilgili daha sonra güncellenen 14 Ağustos 1986 tarihli kanuna göre; evcil hayvanı ondan kurtulmak maksadıyla sokağa terk etmenin cezası 1 aydan 3 aya hapis ve 52 eurodan 2 bin euroya para olarak belirleniyor. Ayrıca suçun 3 yıl içinde tekrarlanması durumunda hapis cezalarının iki katına, para cezalarının 5 bin euroya, kötü muamele veya ciddi ihmal durumunda ise 12 bin 500 euroya çıkarılması öngörülüyor.

İSVEÇ'TE HAYVAN ÖMRÜN SONUNA KADAR BARINAKTA BAKILIYOR

İsveç'te 2001'den bu yana takılması zorunlu elektronik çiple kayıt altına alınan 1 milyon köpekten 200 binine yakını, dernekler çatısındaki barınaklarda bulunuyor. Barınaklardaki bu başıboş hayvanların sahipleri bulunsa bile bazı durumlarda sahibine teslim edilmeyerek hayvana ömrünün sonuna dek barınaklarda bakılıyor. Ülkede, 1908'den itibaren derneklerin açtığı barınaklar sayesinde köpeklerin kayıt altına alınması ve sahiplenilmesi sağlanıyor.

İNGİLTERE STK İLE İŞBİRLİĞİ YAPIYOR

İngiltere’de Hanelerin yaklaşık yüzde 44'ünün evcil hayvanı olduğu İngiltere'de köpeklere, sahibinin bilgilerini içeren mikroçip takmak zorunlu. Ayrıca, sahiplerden telefon numarası ya da adres değişikliği yaptıklarında mikroçipteki bilgileri güncellemeleri isteniyor. Sokakta sahipsiz köpek bulanlar, belediye ya da sahipsiz hayvanlara yardım eden sivil toplum örgütlerine haber veriyor. Ancak bu ülkede hayvan uyutma yasası var maalesef. Belediye yetkililerince toplanan sahipsiz köpekler, gerekli bakım ve kontrollerin ardından varsa belediye barınaklarına, yoksa barınakları bulunan örgüt ya da derneklere teslim ediliyor. Bir hafta boyunca köpeğin sahibi aranıyor. Bu süreçte sahibine ulaşılamayan, bir dernek barınağına alınamayan ya da üçüncü bir kişi tarafından sahiplenilmeyen köpekler uyutuluyor. İngiltere'de günlük ortalama 21 köpeğin uyutulduğu düşünülüyor. Ülke genelindeki barınaklar kalabalık olduğu için, köpeklerin satın alınmasının değil, barınaklardan sahiplenilmesi teşvik ediliyor.

İSPANYA’DA SOKAKTA SAHİPSİZ KÖPEK YOK

İspanya, başıboş hayvanların yarattığı sorunlarla barınaklar, zorunlu kısırlaştırmaçip kullanımıeğitim ve yasalar yardımıyla başa çıkıyor. Bu sayede, ülkede yılda 200 binden fazlası terk edilse de sokaklarda sahipsiz köpek görülmüyor.

Ülkede özerk yönetimler ve belediyelerin sorumluluğundaki sahipsiz hayvanlar için gönüllülerin desteğiyle profesyonel maaşlı personel çalışıyor. Polis veya belediye, sahipsiz hayvanlarla ilgili olaylarda, yetkili birimleri harekete geçiriyor. Ekiplerce barınağa götürülen hayvanlar önce karantinaya alınıyor, sonra da aşılanıp kısırlaştırılıyor. Yasa gereği evcil hayvanlara çip takılması ve profesyonel kişilerce yasal şekilde çiftleştirilmeyen hayvanların kısırlaştırılması zorunlu.

İspanya parlamentosunda yıl içinde kabul edilen ve 27 Eylül'de yürürlüğe girecek ilk Hayvan Refahı Yasası'yla, hayvanlarını sokağa bırakanlara 45 bin euroya kadar verilen para cezası artırılacak. Hayvanlara kötü muamelede 200 bin euroya kadar para cezalarına ek 18 aya kadar hapis cezası da getirilecek. Hayvanların sağlık nedeni dışında uyutulması da yeni yasayla artık ülke genelinde yasaklanacak.

Evet… Biraz uzun oldu ama böylesine önemli bir konuyu sizlerle paylaşırken detaylara girmek zorunda kaldım.

HEPİNİZE İYİ HAFTALAR