ABD ulusal güvenlik konseyi danışmanı Paul Henze'in 12 Eylül darbesinin yapıldığı gün, dönemin ABD başkanı Jimy Carter'a büyük bir sevinçle söylediği söz;
-Bizim çocuklar başardı..!
Aradan yıllar geçti. O zamandan bu güne terörle ilgili yaşananların bir özetini çıkarıyorum.
12 Eylül darbesinin ardından geçen üç yılın sonunda Turgut Özal Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı yaptı. Azmaya başlayan PKK terörü ile ilgili söylediği söz şu;
-Türkiye Cumhuriyeti dağdaki üç baldırı çıplakla mı baş edemeyecek?
Bir yandan bunu söyledi, diğer yandan Diyarbakır’da Çekiç Güç’ün kurulmasına izin verdi. Çekiç Güç güya Irakta 36. Paralelin kuzeyinde çöreklenen Barzani’yi ve oradaki Kürt nüfusu korumak için kurulmuştu.
ABD hem Barzani’yi, hem de PKK teröristlerini korudu. Hatta Çekiç Güç helikopterleri Cudi Dağında kapana kısılmış çok sayıda PKK teröristine destek amaçlı gıda, ilaç ve mühimmat atarken yakalanmıştı.
ABD’nin Diyarbakır’da kurulmuş başka bir sistemi daha var. Adı Echel Mobil Sistemi. ABD bu sistem sayesinde Türkiye ve Ortadoğu’daki sinek vızıltılarını bile dinleyebiliyordu.
Turgut Özal’dan sonra 1999 a kadar 12 hükümet değişikliği yaşandı. 1999 da DSP-MHP-ANAP ortaklığıyla kurulan koalisyon hükümeti zamanında bebek katili Öcalan Suriye’den kovuldu.
Çeşitli ülkelere sığınmaya çalışan Öcalan en sonunda Kenya’da yakalanıp paketlenerek Türkiye’ye getirildi. O zamana kadar PKK çok can yakmış, çok vahşetler sergilemiş, binlerce şehit vermemize sebep olmuştu.
Mahkeme edildi. İdam kararı çıktı. Bütün hukuk yollarından geçen karar en sonunda TBMM sine getirildi. Ancak Sayın Ecevit idam dosyasını Meclis gündemine taşımadı. Karar beklemede kaldı.
14 Temmuz 2004 tarihinde AB uyum sayaları kapsamında idam cezası kaldırıldı. Böylece bebek katili ölümden kurtuldu. Oysaki, yasalar geriye doğru işletilemez.
Geçen bu süreler içinde Barzani güçlendi. Diyarbakır’da hak iddia etmeye başladı. Kerkük, Musul ve Telafer’deki Türkmen nüfusu azaltıp Kürt nüfusu arttırmaya başladı. Bu aşiret eşkıyası Türkiye’ye ve TSK ne kafa tuttu.
Geçmiş iktidarlar dost sandıkları ABD ve İsrail’in PKK’yı desteklediğini görmezden geldiler. İsrailli subaylar PKK lıları eğitti. ABD Kandil’e rahat ulaşım için helikopter pisti yaptı.
Bu arada Barzani hiç boş durmadı. Habur’dan geçen kamyonlarımızdan vergi aldı. Kamyoncuların dönerken getirdiği mazotların fazlasına el koydu. Türkiye’de değişik yöntemlerle kurduğu 186 şirket aracılığıyla bol para kazandı. Kerkük-Musul petrollerini satarak köşeyi döndü. AB ve ABD’den para yardımları aldı.
İşin en ilginç yanı ise Barzani bu zaman diliminde kırmızı (diplomatik) Türk pasaportu kullanmasıydı.
Sözün kısası Barzani’nin Kuzey Irak’ta devlet kurması için maddi manevi her türlü desteği verdik.
AKP iktidarları döneminde Suriye’de iç savaş başladı. Bin Km den uzun güney sınırlarımızı sığınmacılara açtık. Sığınmacıların arasında PKK teröristleri de ülkemize akın etti. Kontrolsüz sınırdan geçirdikleri hafif ve ağır silahları Doğu ve Güneydoğuda depoladılar. Bu iki bölgemiz silah deposu ve terörist yuvası haline geldi. Neyse ki, iktidar erken uyandı. Bunların hepsini de temizlemek için operasyonlara başladı.
Belanın biri bitmeden diğeri başlamakta.
ABD güney sınırımız boyunda PKK-PYD-YPG teröristlerini ağır silahlarla donatarak Suriye sınırımız boyunca bir Kürt ordusu kurmaya başladı.
Dost bildiklerimiz düşmanlıklarını gizlemeye gerek duymuyor artık.
Türkiye’den beslenen Barzani resmi televizyonunda hava raporu verirken Van-Sivas-Mersin çizgisinin güneyinde kalan topraklarımızı kendi haritasında Kürdistan olarak göstermeye başladı.
Görünen köy kılavuz istemez.
Suriye’nin kuzeyinde ABD’nin oluşturduğu Kürt ordusunda asıl amaç PKK-Peşmerge-PYD güçlerini modern silahlarla donatıp, işbirliği içinde Türkiye’ye saldırmalarını sağlama hazırlıkları bütün hızıyla devam etmekte.
Türkiye BOP projesinin Türkiye ayağını bozmak zorunda. Bozmak için de hesapta olmayan şekilde davranması gerekiyor.