Kuzey Irak'a yapılan sınır ötesi operasyonun askeri boyutu başarılı bir şekilde devam ediyor. Tabi
operasyonun bir de siyasal boyutu var.
Siyasal boyut, konuya doğrudan taraf olan Kürt Bölgesel Yönetimi, Irak Hükümeti, ABD ve Türkiye arasındaki ilişkiler şeklinde sahnelenmekte. İkinci derecede taraf Avrupa'dır. Üçüncü olarak da dünya kamuoyu.
Bu tarafların olaya bakış açılarını değerlendirmekte yarar var.
Özetle söylemek gerekirse, operasyona Barzani şiddetle karşı çıkmakta. Irak yönetimi ılımlı yaklaşmakta. ABD ise bizim safımızda yer almakta.
AB ülkelerinden bazı çatlak sesler yükselmesine rağmen genel görünüm ılımlı bir tavır sergiliyor. Yani durum bizim lehimizde.
Türkiye böyle bir fırsatı her zaman yakalayamaz. Şartlar olgunlaşmışken terörün kökünü kazıması gerekir.
Avrupa'da genel bir kanı var. ‘'Türkler savaş alanında kazanır, müzakere masasında kaybeder..:'' Bu kanıyı yıkmak için operasyona paralel olarak, ciddi ve tutarlı dış politikalarla terörü sonlandırmak mümkün.
Bu politika nasıl olmalıdır?
PKK yılanları neden Kuzey Irak'ta yuvalandılar? Neden başka ülkede toplanmıyorlar? Bu sorunun
yanıtı terör denkleminin çözümüdür.
PKK teröristlerinin Kuzey Irak'ta yuvalanmalarının birinci nedeni Barzani, ikinci nedeni de Talabani'dir. Daha kültürlü biri olan Talabani Irak Devlet Başkanlığına getirilerek, Kuzey Irak'la arasına mesafe kondu. Kürt bölgesi Barzani denetimine bırakıldı.
Bir aşiret reisi olan Barzani fare olmadan çuval dibi delmeye yeltendi. Yunanistan'ın Megalo-İdea (Büyük Yunanistan) ideolojisine benzer bir hayale soyundu. Aklınca büyük kürdistanı kuracak… Kürtlerin Atatürk'ü olacak. Kuracağı büyük Kürdistan da Türkiye topraklarına yayılacaktı. Bu nedenle peşmerge bölgesindeki bütün haritalarda Erzurum-Hakkari-Mersin üçgeni Kürt ülkesi içinde ve kendi toprakları olarak gösteriliyordu.
Avrupa ile ABD dangalak adamları kullanmayı iyi becerir. Barzani'ye gaz verdiler. Gaza gelen Barzani de hayalindeki Kürt devletinin Türkiye sınırları içindeki coğrafyasını işgal edilmiş kendi toprakları gibi düşünmeye başladı. Kendi yalakalığına ve gazcılarına güvenerek Türkiye'ye kafa tuttu. PKK teröristlerini, DTP yi ve DTP li belediye başkanlarını kullanarak, Türkiye içinde iç savaş çıkarabileceğini hesap etmekteydi. Gelecekteki başkenti ise Diyarbakır…
Anadolu'da köylerde kullanılan kaba bir deyim vardır. ‘'Senden büyük öküzle güreşme boynuzu …… Girer.''
Barzani şimdi o boynuzlanan yerinin acısıyla ne yapacağını şaşırmış durumda. Çünkü güvendiği dağlar onu terk etti.
Sınır ötesi operasyonla birlikte Barzani'nin de halledilmesi gerektiğini önceki bir yazımda
belirtmiştim. Barzani PKK yı besleyen ana kaynaktır. Barzani halledilmedikçe bir yıl sonra Terör eski halini alarak, ihanetine devam edecektir.
Bugünlerde Barzani'nin sahneden çekilmesi konuşulmaya başlandı. Türkiye ABD ve Irak yönetimleriyle ciddiyetle konuşup, Barzani'yi geri dönmeyecek şekilde devre dışı bırakmak zorunda.
Tabi ki, bizim gönlümüz gizli ve sinsi bir operasyonla yakalanıp, İmralı'ya alınmasından yanadır. Hem Apo'yla tavla oynarlar ve AB nin çocuğu Apo'nun da can sıkıntısı dağılır.
Bu konuda ABD desteği almak mümkün. Çünkü, şımaran Barzani kendisini ABD eşbaşkanı gibi görmeye başladı.
Avrupa'dan alınacak desteğe gelince. Onlara da anlatılacak gerçek ve güzel bir öykü var.
PKK teröristleri Kuzey Irak'ta insandan arındırılmış bölgelerde geniş tarım alanlarına esrar (Hint keneviri) ekmekteler. Üretilen esrarın büyük bölümü eroin maddesine dönüştürülmekte, kalan bölümü de esrar olarak Avrupa ilkelerinde pazarlanmakta. Kuzey Irak Avrupa'ya pazarlanan tonlarca uyuşturucunun öz kaynağıdır. Bu olaya arka çıkan, göz yuman ve teşvik eden de Barzani'nin ta kendisi...
TSK Barzani konusu halledilmeden ülkemize dönerse en fazla iki yıl sonra yine Kuzey Irak'a gitmek zorunda.
Son bir konu da DTP'nin hemen kapatılması, bütün vekillerinin dokunulmazlığının kaldırılması ve derhal cezaevine konulmaları…
Bunlar yapılmadığı takdirde havanda su dövmeye devam ederiz.