Günümüz Türkiyesinde, hadi bıraktık ülkeyi bir kenara, Gaziantepimizde tadımız tuzumuz kalmadı maalesef… Hala Kurban bayramında yaşananlar zaten iyi olmayan gidişatımızı daha beter etti. Bir İnönü Caddesi görüntüleri, bir Sacır mahallesindeki yol kenarlarına atılmış kurban derilerinin yarattığı infial, parklardaki izdiham ve başıboşluk ülke gündemine girecek kadar ilgi gördü. Haliyle dışardan bakıldığında Gaziantep Suriyelilerin yaşam biçimlerine terkedilmiş, Ortadoğu kasabasına döndürülmüş, pislik ve rezalet içinde bir şehir gibi değerlendirildi.

YAKLAŞAN TEHLİKE NİHAYET GÖRÜLDÜ

Aslında bu gerçek yok mu şehrimizde? Elbette var… İnönü caddesinde her bayram dahil haftanın her günü o kargaşa yaşanmıyor mu? Elbette yaşanıyor… Parklarda Suriyeli egemenliği yok mu? Kesinlikle var… Her kurban bayramında ne yapılırsa yapılsın ne kadar tedbir alınırsa alınsın kesilen kurbanların atıkları çok konteynerlerine ve çevreye atılmıyor mu? Mutlaka atılıyor…Peki  bu bayramda ne oldu da sanki mal bulmuş mağribi gibi sosyal medyada video üstüne video, fotoğraf üstüne fotoğraf paylaşıldı? Çünkü artık Bir avuç da olsa Gaziantepli’nin canına tak etti. O kadar inkar edemeyeceğimiz güzel şeylerin de olduğu  şehrimizin elden gittiği korkusu endişe ve telaş getirdi. Bu güne kadar özellikle yabancı istilasına seyirci kalanların Milliyetçilik damarı şahlandı. 13 senedir bu şehire yavaş yavaş yerleşenleri seyredenler birden bire yaklaşan büyük tehlikeyi gördüler.

ELMA İLE ARMUDU AYIRMAYI BİLMEMEK

Oysa ben 13 seneden beri olanları ve olacakları söyleye söyleye bir haloldum… Söylediğim ve yazdığım için terörle mücadeleye götürüldüm. Savcılık tarafından “Halkı kin ve düşmanlığı tahrik”suçuyla ifadem alındı. Gazetemizin resmi ilanı kesilme tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Elbette Baro dahil, CHP Milletvekili İrfan Kaplan, STK temsilcileri ve vatandaşlardan büyük destek gördük ve direndik. O direnç içinde tek ümidimiz vardı, o da bu çabamızın şehirde yaşayan gerçek Antepliler tarafından görülmesi ve kentin yavaş yavaş sessizce yabancı nüfusunun artmasına seyirci kalınmamasıydı.

O SURİYELİLER BİLE GAZİANTEP’TEN GİTME HESABI YAPIYOR

Ne acı ki seyirci kalındı. Meslek sahibi insanlar şehri yavaş yavaş terketti. Ustalar azaldı, meydan Suriyelilere kaldı. Öyle bir pozisyona gelindi ki, şu anda her sektörde Suriyeliye ihtiyaç var. İçlerinde gerçekten düzgün ve nitelikli insanlar var. Ama sayıları o kadar az ki, onlar bile artık bu şehirden gitmenin yollarını arıyor. Dalga geçmiyorum sakın öyle düşünmeyin, Gaziantep öyle bir hale getirildi ki, meslek sahipleri, ustalar, aklı başında Suriyeliler de Gaziantep’ten gitme hesapları yapıyor. Bir çoğu da yurt dışı için hazırlığını sürdürüyor.

BİR BAKARSINIZ SURİYELİ BİRİSİ BELEDİYE BAŞKANI OLMUŞ

Şu bir gerçek, bir şeyi doğru analiz edemiyoruz. Her şeye, ya siyah ya beyaz olarak bakıyoruz. Şehri yönetenler bu konuya inanılmaz şekilde seyirci kalıyor. Halkta genel kanaat, yabancılara tanınan ayrıcalıklar kendilerine tanınmadığı yönünde. Hatta bırakın ayrıcalığı normali bile bulamadıklarını söylüyorlar. Hastanelerin ağırlıklı kalabalığı yabancılar, tabii özellikle Suriyeliler. Eğitimde de Üniversiteler dahil Türk öğrenciler ile yabancı öğrenciler arasında uçurum farkı var. Esnaf artık rekabet gücünü yitirmiş durumda. Ayakkabı sektöründe söz sahibi Suriyeliler olmuş. Odalarda üyelikler çoğalmış. Bundan sonraki seçimlerde yönetimlerde Suriyeli olması kaçınılmaz. Hatta Belediye meclislerinde vede Milletvekili adaylıklarında Suriyeli görmeye şimdiden alışın derim. Kimbilir en çok nüfusun yer aldığı Şahinbey’de bir bakarsınız Suriyeli birisi başkan olmuş…

GAZİANTEP’İN MİLLETVEKİLLERİNİN KAÇINI TANIYORSUNUZ?

Milletvekili derken bizim Milletvekillerinden kaçını bilip tanıyorsunuz? Kaçının şehrin sorunlarıyla ilgilendiğine şahit oluyorsunuz? Hatta Gaziantep’in kaç Milletvekili var ve bunlar hangi partilere aitler… İsim ve parti vermeyeceğim, lütfen zorlayın hafızanızı… Milletvekillerini tarif etmek gerekirse, birisi ortalıkta dolaşıyor hiçbir işe yaramıyor ama gündemde kalabilmek adına sağa sola sataşıyor, insanlara dalaşıyor.Bazıları hiç gözükmüyor, bazılarının ise varlığı ile yokluğu belli değil. Birileri kapağı meclise atmış misafir ağırlıyor. Ama birileri şehrin sorunlarını dile getirmek için ortada cadde sokak dolaşıp çırpınıp duruyor, diğeri ise ağırlığı ülke meselelerine yormuş, ama Allah var arası sıra Gaziantep’in meselelerini de gündeme getiriyor.

VALİ’NİN ARTIK ŞEHRİN SORUNLARIYLA İLGİLENME VE ORTAK AKIL İLE HAREKET ETME ZAMANI GELMİŞTİR

Şimdi böyle bir Milletvekili profili olan Gaziantep’in bu duruma gelmesine şaşırmamak elde mi? Ya bürokratlar? Ya Sayın Vali? Elbette değerli bir insan… Elbette saygın birisi… Ama sanki şehirle yeterince ilgilenemiyor. Kamuoyunda adı geçince en çok ziyaretleriyle biliniyor. Onlar da gerekli mutlaka. Ama burası Gaziantep, burada Valilik yapmak öyle kolay değil. Elbette iş bilinirse kentle bütünleşilir, ortak akıl sağlanır öyle hareket edilirse herşey kolaya dönüştürülür. İnanın ben göreve geldiği günden beri Sayın Vali’nin kentin önemli sorunlarına el attığına, çözüm ürettiğine, varlığını hissettirdiğine kamuoyunu aydınlattığına şahit olmadım. Ara sıra paylaşım yapılıyor tabii, ama kentin genel sorunlarından ziyade asayiş veya münferit olaylara yönelik oluyor.

Aslında bizim böyle düşünmemize yakın tarihte şehrimizde Valilik yapan Süleyman Kamçı, Lütfullah Bilgin, Erdal Ata, Ali Yerlikaya ve Sayın Davut Gül sebep oldu. Çünkü bu Valilerimiz vatandaşın her sorununa kulak verir, kentin meselelerinde çözümler üretir, bu sorun olduğunda küçük büyük demeden hemen kamuoyunu bilgilendirir, çözüm konusunda yetkilileri harekete geçirirdi. Hele son Vali Sayın Davut Gül adeta kent halkıyla bütünleşmişti. Gerek icraatlarıyla gerek sosyal medya yoluyla vatandaşlarla diyalogu hafızalara kazındı. Sayın Gül kendi başına hareket etmekten çok, en başta Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, ilçe belediye başkanları Mehmet Tahmazoğlu ve Rıdvan Fadıloğlu ve ilçe belediyeleri, kaymakamlar, bürokratlar, sanayiciler ile şehrin tüm yatırım ve projelerinde, sorunların çözümünde ortak hareket ederdi. Belki Sayın Kemal Çeber’de yapıyordur bunları. Ama bu kentte yaşayanlar bunları hissetmiyorsa, o zaman iyi düşünmek gerekir diye düşünüyorum.

DİP NOT: Şimdi bunları yazıyorum diye özellikle bizim meslek gurubundan ve ortalık karıştıran bazı çevrelerden Sayın Vali Kemal Çeber’i tahrik müessesesi harekete geçecektir. Aynı cenah bazı Milletvekillerine de bu yöntemi uygulayacaktır. Neyse ki, ben o kişiler ve grupları da çok iyi bildiğimden gayet rahatım. Eğer bizler bunları söylemeyecek-yazamayacak-gündeme getiremeyeceksek o zaman sorumlu gazetecilik yapmamızın ne anlamı kalır ki?

HEPİNİZE İYİ HAFTALAR