Hatırlayacağınız üzere, vergiye uyumlu mükelleflerin yıllık gelir veya kurumlar vergisine %5 indirim uygulaması getirilmiş ve ilk uygulama da 2017 yılı gelirlerine uygulanmak üzere 2018 yılında başlatılmıştı.
Bu konuyla ilgili daha önce yazdığım yazıda, uygulamanın mükelleflerin vergi ödevlerini zamanında yerine getirmeye teşvik edeceğini ve vergi aflarının bu mükellefler üzerinde yarattığı olumsuz etkiyi de azaltacağını belirtmiştim.
Ancak uygulamada karşılaşılan sorunlar nedeniyle istenen etkinliğin sağlanamadığını ve uygulamayı kolaylaştırılacak değişiklikler yapılmasının, uygulamada etkinliği artıracağından bahsetmiştim.
Uygulamada yaşanan sorunları giderebilmek ve bu uygulamadan istenen faydayı sağlayabilmek için, 07 Aralık 2019 tarihinde yayımlanan 7194 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 121 inci maddesinde değişiklik yapılarak, vergiye uyumlu mükelleflere vergi indirimini sağlayan düzenlemeden yararlanma koşulları kolaylaştırılmıştı.
27 Mayıs tarihinde yayımlanan Gelir Vergisi Genel Tebliği ile de vergi indirimi uygulamasında gerçekleştirilen değişikliklere ilişkin açıklamalara yer verilmiştir.
Yapılan Değişiklikler:
1) Kanuni Süresinde Ödeme Şartı Kaldırılmıştır;
Vergiye uyumlu mükelleflere tanınan %5’lik vergi indiriminin uygulanmasında beyan edilen vergilerin kanuni süresinde ödenmiş olması şartı kaldırılarak, ödeme koşulu gelir ve kurumlar vergisi beyannamelerinin verilme süresine çekilmiştir.
Buna göre 2019 yılına ilişkin olarak verilecek yıllık gelir vergisi ve kurumlar vergisi beyannamelerinde %5’lik vergi indirimi uygulanmasından yararlanabilmek için; kanuni süresinde verilmiş ancak kanuni süresinde ödenememiş olan vergilerin indirimin hesaplanacağı beyannamenin verildiği tarih itibarıyla ödenmiş olmaları halinde maddede yer alan diğer şartların da sağlanmış olması kaydıyla vergi indiriminden yararlanılabilecektir.
2) Madde de Geçen Vergi Beyannameleri Tek Tek Sayılmıştır;
Bilindiği üzere, vergiye uyumlu mükelleflere sağlanan vergi indiriminden faydalanabilmek için gerekli şartlardan biri, Maliye Bakanlığına bağlı vergi dairelerine verilmesi gereken tüm vergi beyannamelerinin süresinde verilmesi ve bu beyannameler üzerine tahakkuk eden vergilerin süresinde ödenmesiydi.
Yapılan değişiklik ile maddede geçen vergi beyannameleri ibaresinin hangi beyannameleri ifade ettiğine açıklık getirilerek tek tek sayılmıştır.
Vergi beyannameleri ibaresi;
▪ Yıllık gelir vergisi ve kurumlar vergisi beyannameleri,
▪ Geçici vergi beyannameleri,
▪ Muhtasar, muhtasar ve prim hizmet beyannameleri,
▪ Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlı vergi dairelerine verilmesi gereken katma değer vergisi ve özel tüketim vergisi beyannamelerini,
ifade etmektedir.
Yapılan bu sınırlamalardan sonra damga vergisi veya veraset ve intikal vergisi beyanları gibi yukarıda sayılmayan beyannamelerden kaynaklanan vergi borçları, vergi indiriminden yararlanmaya engel teşkil etmeyecektir.
3) Mahsuben ya da Tecil-Terkin Kapsamında ki Eksik Ödemeler;
Ödemenin, iade alacaklarından mahsuben yapılmış olması ve indirimden yararlanıldıktan sonra iade alacağı tutarının mahsuben ödemesi talep edilen vergi borcu tutarının altına düşmesi halinde, eksik ödenmiş duruma gelen vergilerin mahsuben ödenmek istenilen tutarın %10’unu aşmaması kaydıyla, bu durum vergilerin ödenmiş olması şartının ihlali anlamına gelmeyecektir.
Ayrıca tecil edilerek belirlenen şartların gerçekleşmesine bağlı olarak terkin edilen vergilerin, şartların sağlanamaması halinde kanunlarında belirlenen tecil süresinin sonunu takip eden on beşinci günün bitimine kadar ödenmesi halinde bu durum vergilerin ödenmiş olması şartının ihlali anlamına gelmeyecektir.
Vergiye Uyumlu Mükelleflere Vergi İndirimi ;
Yapılan değişikliklere yukarıda yer verilmiş olup, vergi indiriminin nasıl yapılacağı ve yararlanma şartlarının neler olduğunu tekrar hatırlamamız gerekirse;
Ticari, zirai veya mesleki faaliyeti nedeniyle gelir vergisi mükellefi olanlar ile kurumlar vergisi mükelleflerinden (finans ve bankacılık sektörlerinde faaliyet gösterenler, sigorta ve reasürans şirketleri ile emeklilik şirketleri ve emeklilik yatırım fonları hariç olmak üzere), aşağıdaki şartları taşıyanların yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannameleri üzerinden hesaplanan verginin %5’i, ödenmesi gereken gelir veya kurumlar vergisinden indirilir. Ancak indirim tutarı (1/1/2020 tarihinden itibaren) 1.400.000 Türk lirasından fazla olamaz.
Vergi İndiriminden Yararlanma Şartları:
a) İndirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile bu yıldan önceki son iki yıla ait vergi beyannamelerinin kanuni süresi içerisinde verilmiş ve indirimin hesaplanacağı beyannamenin verildiği tarih itibarıyla bu beyannameler üzerine tahakkuk eden vergilerin ödenmiş olması,
b) İndirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile bu yıldan önceki son iki yıl içerisinde haklarında beyana tabi vergi türleri itibariyle (tarhiyatın kesinleşip kesinleşmediğine bakılmaksızın) ikmalen, re’sen veya idarece yapılmış bir tarhiyat bulunmaması,
c) Vergi indiriminin hesaplanacağı beyannamenin verildiği tarih itibarıyla vergi aslı (vergi cezaları ile fer’i alacaklar dâhil) 1.000 Türk lirasının üzerinde vadesi geçmiş borcunun bulunmaması,
ç) Vergi indiriminin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile önceki dört takvim yılında Vergi Usul Kanununun 359’uncu maddesinde (kaçakçılık suçu olarak sayılan) fiillerin işlenmemiş olması,
şarttır.
Uygulamadaki Sorun;
Daha önceki yazımda belirttiğim gibi uygulamadaki en büyük sorun maalesef hala devam ediyor. Mükellef vergi indiriminden yararlandıktan sonra, indirimin hesaplandığı beyannamenin ait olduğu yıl ile bu yıldan önceki son iki yılın, vergi incelemesine tabi tutulması sonucu; vergi aslı ve cezaları ile birlikte 1.000 Türk Lirasının üzerinde bir vergi borcu meydana gelmesi halinde yapılan indirim, gecikme faizi ile birlikte tahsil edilmektedir.
Yani kanun koyucu indirimden yararlanan mükellefe gelecekte olabilecek konularla ilgili peşinen sorumluluk yükleyerek, indirimi gecikme faizi ile birlikte tahsil etme peşinde. Yasada bu konuda bir iyileştirme yapılmamış olması mükelleflerin ileride doğabilecek inceleme risklerine karşı daha da zor duruma düşmesine yol açmaktadır.
Aslında sonradan bir tarhiyat yapılması halinde, 1.000 Türk Lirasının üzerinde bir borç ile karşı karşıya kalan mükellefin, vergi indiriminin gecikme faizi ile birlikte tahsili yoluna gidileceğine, yapılan tarhiyatın süresinde ödenmesi şartıyla vergi indiriminin sakatlanmaması daha adil bir yaklaşım olacaktır.
Vergi görevini eksiksiz yerine getiren mükellefleri bir nebze memnun etmesi açısından, idarece önemli bir adım atılmış bulunuyor. Vergi disiplininin tesisi açısından olumlu bir düzenleme olarak görmek lazım. Bu düzenleme, aynı zamanda mükelleflerin vergilerini zamanında ödeme alışkanlığı kazanmaları ve kayıtlı sistem içerisinde kalmayı tercih etmeleri açısından da önem taşımaktadır.
Yazımda belirttiğim eksiklikliğin zaman içerisinde giderilerek daha da mükemmel bir modele dönüştürülüp, vergi disiplinine katkısının ve mükelleflere ödeme alışkanlığı kazandırmada ki rolünün artacağını umuyorum.