'Yeşilay aileleri ve öğretmenleri daha dikkatli olmaları için uyarıyor. Yeni okul ve yeni arkadaşlıkların farklı alışkanlıkları da beraberinde getirdiğine dikkat çekiyor.

  Bağımlılıkla mücadeleye karşı geliştirdiği önleyici ve rehabilite edici projeler ve aktif saha çalışmalarıyla her kesimden insanı bilinçlendirmeyi hedefleyen Yeşilay, okulların açılmasıyla bir riski daha velilere ve öğretmenlere hatırlatıyor: "Merak bağımlılığa kapı açıyor. "TUBİM'in (Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi) okullarda yaptığı uyuşturucu araştırmasının verileri ailelere uyarı niteliğinde.

   Türkiye genelindeki genel ve teknik olmak üzere 129 lisede gerçekleştirilen araştırmaya göre 6 bine yakın öğrencinin okulda tütün ve alkol gibi bağımlılık yapıcı maddeleri denedikleri ortaya çıktı. Uyuşturucu maddeyi ilk kez kullanma yaşının ise 13'e kadar düştüğü belirtildi. Araştırmada; öğrencilerin yüzde 26,7'si (3 bin 153 kişi) sigara, puro, pipo, nargile gibi bir tütün ürününü, yüzde 19,4'ü (2 bin 297 kişi) alkollü içecekleri denediğini, yüzde 2,2'si (258 kişi) hastalık nedeni dışında ilaç kullandığını belirtiliyor.

   Yaşam becerilerinin önemine dikkat çeken uzmanlar, ailedeki ilgi eksikliğinin çocuğu madde bağımlılığına yönelttiği fikrinde hemfikirler.Aile ortamında ilgisizlik, ihmal ve şiddet içerisinde yetiştirilen çocuğun, psikososyal gelişim evrelerinde duygusal, sosyal, kişilik gelişimi açısından uyum ve davranış sorunları gösterdiği ve bu sorunların çocuğu madde bağımlılığına yönelttiği vurgulanıyor.

   Madde kullanımı ve istismarı konusunda ebeveynlere kuşkusuz büyük görevler düşüyor. Aile ortamında ilgisizlik, ihmal ve şiddet içerisinde yetiştirilen çocuğun, psikososyal gelişim evrelerinde duygusal, sosyal, kişilik gelişimi açısından uyum ve davranış sorunları gösterdiği ve bu sorunların çocuğu madde bağımlılığına yönelttiği vurgulanıyor.

   Çocuğun bir sorunu karşısında, her şeyin iyi gideceğini söylemenin, akıl vermenin, dinlememenin, eleştirmenin, suçlamanın ciddi bir iletişim engeli oluşturduğu ifade ediliyor. Bu yaklaşımların çocuğa hiç yardımcı olmayacağı gibi onun sorununu çözmede bir engel oluşturduğu, sorunu ortaya koymasını ya da açıklamasını engellediği belirtiliyor. Kendini olumlu tutumlarla ifade edemeyen çocukların madde kullanarak ailesinin ilgisini çekmeyi iletişim yöntemi olarak benimsediğinin altı çiziliyor.

  Dünyaca tanınmış psikolog M. Scott Peck’in çocuk ve aile arasındaki bağı anlatan “Bir çocuk için annesi ve babası dünyayı temsil eder. Çocuk, anne ve babası nasıl davranıyorsa, dünyadaki herkesin de aynı şekilde davranacağını düşünür” sözlerine yer verilen dergide korunmaya, ilgiye ve sevgiye muhtaç olan çocuğun ruhsal ve davranışsal gelişiminin ancak ailenin uygun tutum ve davranışlarıyla sağlıklı olabileceği ifade ediliyor. 

“Yaşam becerileri çocukları koruyor”

Yeşilay, yaşam becerilerinin çocukları bağımlılıktan koruduğunu belirtiyor ve beveynlere şu tavsiyelerde bulunuyor: “Akademik bilgi, beceri ve başarı her ne kadar gerçek hayatta önemli karşılıklara sahip olsa da mutluluk ve huzur için yeterli değildir. Gerçek hayatta mutluluk ve huzur için akademik bilgi, beceri ve başarıdan daha ötesine yaşam becerilerine mutlak surette ihtiyaç vardır. Bu nedenle çocuklarımızla ilgili hayaller kurup, fedakârlıklar yaparken yaşam becerileri konusunda da donanımlı olmalarına yardımcı olmamız, hayata onları hazır hale getirmemiz anne-baba olarak en önemli sorumluluklarımızdandır.”

“Sabırlı ve kararlı olunmalı”

25 yıldır çocuk eğitimiyle ilgilenen Avrupa güzelimiz Neşe Erberk de çocuk yetiştirirken sabırlı ve kararlı olmanın şart olduğunu ifade ediyor. Çocukların ebeveynlerin aynası olduğunu belirten Erberk, “Sevgi ve sorumluluk bilinci çocuğa küçük yaşlardan itibaren verilmelidir. Bu sevgi sadece ailesine olanla sınırlı kalmayıp, hayvanları ve doğayı da içine alan tüm canlılara olan sevgi olarak çocuğa öğretilmelidir. Ayrıca kendi yaş özelliklerine uygun olarak ve yavaş yavaş başarabilme duygusunu tattıracak sorumluluklar verilirse de saygı, başladığı işi bitirme, kurallara uyma gibi kavramlar da kendi ayakları üzerinde durabilme yetisini geliştirir.

   Bu yüzden söyledikleriniz kadar beden dilinizin verdiği mesajlar da çok önemli. Dolayısıyla endişeli, güvensiz çocuk yetiştirmemek için önce kendinizi rahatlatmanız ve sonra da çocuklarınıza güven mesajları vermeniz gerekiyor. Çocukların özgüvenlerinin gelişimi için bu şart. Çocuk yaşta geçirilen travmaların, özellikle sevgisizlik, önemsenmemek ve yalnız bırakılmanın, ileriki yaşlarda sigara ve uyuşturucu madde kullanımına yönelmede etkili olduğu bilimsel olarak ispatlanmış gerçekler. Çocuğun gelişim özelliklerine göre anlayabileceği hikâyesel anlatımlarla, bu maddelerin ruhsal ve fiziksel zararları anlatılmalıdır. Bunun için pedagojik formasyon almış bir profesyonelin anlatım desteğine gerek duyulabilir.”