Tayyar, “İktidarın yeni süreci tahkim ederken siyaseti popülizm esaretinden de kurtarması gerekir” dedi.

MUHALEFET SEÇİM STRATEJİSİNİ DEĞİŞTİRDİ

Popülizm virüsünün 2002 öncesi siyaset kurumu ve devleti neredeyse kötürüm hale getirdiğini, vaatlerin açık arttırmaya çıkarıldığını belirten Tayyar, “AK Parti iktidarıyla bu ölümcül tehdit bertaraf edildi. Ta ki 1 Kasım 2015’e kadar. Nasıl mı? Anlatalım. 2002-2015 arasında girdiği her seçimi kaybeden muhalefet partileri, 7 Haziran 2015’de seçim stratejilerini değiştirdiler. Laiklik, irtica gibi soyut kavramları bırakıp asgari ücret, emekli maaşı, taşeronlara kadro gibi somut taleplere yöneldiler”diye konuştu. 

AK PARTİ SERT POPÜLİST REKABETE GİRDİ

AK Parti’de oyların yüzde 42’ye gerileyip mecliste tek başına iktidar çoğunluğunu kaybedince, yenilginin tüm faturasının, seçim kampanyasına çıkarıldığını söyleyen Tayyar şunları dile getirdi:“AK Parti, muslukları sonuna kadar açtı, muhalefetin tüm abartılı vaatlerini gördü ve kendi teklifini ortaya koydu. Sandıktan çıkan yüzde 49,9 oy, ağırlıklı bu stratejiye bağlandı. Partilerin ilk kez bu denli sert popülist rekabete girmesi, sonraki her seçimi etkileyecekti. Popülizme yöneliş, ekonomik dengeleri sarstı. Muhalefet için külfet getirmeyen popülizm, iktidarın omuzlarına taşıyamayacağı ağır yükler getirdi ve seçmen davranışını olumsuz etkiledi. 

TÜRKİYE AĞIR BEDEL ÖDÜL

Sandık, iktidar ve seçmen arasında ‘al/ver’ müzakere alanına dönüştü.Siyaset bu anafordan kurtarılmadıkça, hangi partinin iktidar olacağının hükmü kalmaz, Türkiye ağır bedel öder. Muhalefete sözüm yok, iktidar için her aracı meşru sayıyorlar. Ancak iktidarın yeni süreci tahkim ederken siyaseti popülizm esaretinden de kurtarması gerekir. Toplumla ilişkilerde yeniden güven inşa edilirse bunu başarmak mümkün. 2002-2015 arasında olduğu gibi.