Doğrudan 7 milyona yakın çalışanı, dolaylı ise toplumun tamamını ilgilendiren yeni asgari ücretin belirlenmesine yönelik süreç, Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun ilk toplantısıyla resmi olarak başladı.
Komisyon, ikinci toplantısını 16 Aralık saat 14.00'te gerçekleştirecek.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının ev sahipliğindeki toplantıda, işveren tarafını Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), işçi tarafını ise en fazla üyeye sahip konfederasyon olduğu için TÜRK-İŞ temsil etti.
İşveren heyetinin başkanlığını TİSK Genel Sekreteri Akansel Koç, işçi heyetinin başkanlığını ise TÜRK-İŞ Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Ağar yaptı.
Ağar'ın başkanlığındaki işçi heyetinde bu yıl aşçı Selma Sayın, kuaför Nihan Koçak, Karayolları'nda taşeron işçi Durmuş Öztürk ve basın mensubu Sezer Özseven yer aldı.
Bakan Işıkhan: Üç taraflı sosyal diyalog mekanizmasıyla hareket ediyoruz
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, toplantının açılış konuşmasını yaptı.
Bakan Işıkhan'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar:
Aralık ayında belirlenen asgari ücret, genel bir ücret seviyesini değil çalışanlara ödenebilecek minimum ücreti ifade etmektedir. Asgari ücretin belirlenmesi sürecinde özellikle üç taraflı sosyal diyalog mekanizmasıyla hareket ediyoruz. İşçi temsilcilerinin görüşlerini değerlendiriyoruz. İşveren temsilcilerinin görüşlerini dinliyoruz. Hükümet temsilcileri olarak, adalet terazisini dengede tutuyoruz. Asgari ücretin belirlenmesi sürecinde ekonomik göstergeleri de titizlikle değerlendiriyoruz.
"Adil bir asgari ücret belirlenmesini ümit ediyoruz"
Bu kapsamda enflasyon oranı, vatandaşlarımızın satın alma gücü, iş gücü piyasalarının ihtiyaçları, ekonomik büyüme, istihdamın korunması ve artırılması gibi ekonomik ve sosyal koşulları detaylı bir şekilde analiz ederek hem işçi hem de işveren taraflarının memnuniyetini gözeterek adil bir asgari ücret belirlenmesini ümit ediyoruz. Hükümetimiz çalışanlarımızın alın terinin karşılığını almasını sağlamak ve onların refahını sürekli artırmak için çok önemli adımlar atmıştır.
Asgari ücrette yapılan artışlar sadece enflasyona karşı bir koruma kalkanı olmakla kalmamış, aynı zamanda vatandaşlarımızın satın alma gücünü artırarak, büyüyen ekonomimizin meyvelerini daha adil bir şekilde paylaşmamıza vesile olmuştur. Sürekli artan refahımız yine, aziz milletimize daha fazla istihdam, daha müreffeh çalışma koşulları ve yükselen bir ekonomi vizyonu olarak geri dönmektedir. Elde ettiğimiz güncel istihdam verilerimiz, emin adımlarla ilerlediğimiz bu istikrarlı seyrin en önemli göstergelerinden birisidir.
"İstihdam sayımız 156 bin kişi artarak 32 milyon 970 bin kişiye ulaşmıştır"
Orta vadeli program hedefi ile uyumlu şekilde çalışma hayatını güçlendirmeye yönelik attığımız adımlarla ekim ayında istihdam sayımız 156 bin kişi artarak 32 milyon 970 bin kişiye ulaşmıştır. İstihdam oranımız ise 0,2 puanlık artışla yüzde 49,9'a ulaşarak tarihimizin en yüksek seviyesini görmüştür. İstikrarlı ve sürdürülebilir bir ekonomik büyüme için gençlerimizin ve kadınların çalışma hayatında daha fazla rol üstlenmesi için politikalarımızı sürdürmeye, Türkiye Yüzyılı'nı yatırımı, istihdam, üretim ve ihracat hamleleriyle şekillendirmeye devam edeceğiz.
"Bizim vizyonumuzda alın teri kutsaldır"
Türkiye, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde üretimiyle, ihracatıyla, küresel pazardaki iddiasıyla bölgesinde lider, dünyada söz sahibi bir ülke haline gelmiştir. Bu başarı işçilerimizin alın teri ve işverenlerimizin girişimci ruhuyla birlikte elde edilmiştir. İşçilerimiz, Türkiye'nin yükselen gücünün lokomotifi olurken, işverenlerimiz bu gücün yolunu açan ve istihdamı sağlayan aktörlerdir. Birlikte yan yana yürüyerek üretim çarklarını döndürerek ekonomimizin dinamiklerini güçlü tutarak bugünlere geldik.
İşte bu nedenle bu toplantılar sadece bir ücret belirleme meselesi değil, emeğin ve sermayenin birlikte güçlendiği bir dengeyi kurma çabasıdır. Bizim vizyonumuzda alın teri kutsaldır. Sermaye ise kalkınmanın motor gücüdür. İkisini bir araya getirmek sadece ekonomik büyümeyi değil aynı zamanda toplumsal dayanışmayı ve refahı da beraberinde getirecektir.
İşçinin emeğiyle işverenin yatırım gücünü aynı potada birleştiren bir düzen, Türkiye'nin kalkınma sürecinin de en güçlü hareket noktası olacaktır. Bildiğiniz gibi geleneksel anlayışta işçinin alın teri ile sermayenin bir mücadele ve çatışma içinde olduğu varsayılır. Ancak bu varsayım hem günümüz dünyasının gerçeklerini hem de ülkemizin kalkınma ideallerini hem de kadim medeniyetimizin emeğe bakışını yansıtmaktan uzaktır.
"Emeğin değer gördüğü bir sistemi inşa etmeyi hedefliyoruz"
Bizler alın teri ile sermayeyi karşı karşıya getiren bu çatışmacı anlayışı reddediyor, emeğin değer gördüğü, alın teri ile sermayenin birbirini tamamladığı bir sistemi inşa etmeyi hedefliyoruz. Çünkü Türkiye'nin büyük kalkınma hamlesini ancak ve ancak işçi ve işverenin el ele verdiği aynı hedef doğrultusunda yürüdüğü bir düzenle gerçekleştirebiliriz. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın çizdiği Türkiye Yüzyılı vizyonu, aynı zamanda sosyal adaletin, dayanışmanın ve birlikte büyüme iradesinin güçlü bir şekilde ortaya konduğu bir idealdir.
Bizler de bu vizyonda salt ekonomik büyümeyi hedefleyen kuru stratejilerle değil insanı, emeği, alın terini ve dayanışmayı merkeze alan bir anlayışla hareket ediyoruz. Bu anlayışımızın temelinde de milletimizin asırlardır sahip olduğu kadim değerler vardır. Bu amaçla Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde gelişen yerli ve milli uyanışı her alana entegre etmek için gayret gösteriyoruz. Çalışma hayatında da bireyi toplumdan koparmadan dayanışma içinde büyümeyi hedefleyen kendi kültürel kodlarımızdan beslenen yerli ve milli çalışma yaşamı modelini hayata geçirmeye gayret ediyoruz.
Bu modelde çalışma hayatında bireysel çıkarları değil toplumsal faydayı esas alan kısa vadeli politikalardan ziyade çalışanlarımızın refahını artıran, bunu kalıcı hale getiren ve devamında toplumsal faydayı gözeten yaklaşımları benimsemek durumundayız. Bu modelimiz inşallah ekonomik büyümenin toplumsal dayanışmayla nasıl birleşebileceğini, toplumsal refahı öncelemenin kalkınmamız için nasıl bir ön şart olduğunu tüm dünyaya gösterecektir.
"Bir işletme güçlü bir çalışan grubuyla büyür"
İnsan her türlü yapının öznesi ve temelidir. Dolayısıyla işletmelerin de temelinde insan vardır. İşçilerimiz ve çalışanlarımız vardır. İnsana, yani çalışana yatırım yaptığımız takdirde geleceği inşa edebiliriz. Çalışanın, işçinin mutlu olduğu, geliştiği ve güçlendiği bir ortam işletmelerin de güçlenmesine katkı getirecektir. Bu süreç sadece işletmeleri değil aynı zamanda ekonomimizi, toplumumuzu ve devletimizi de güçlendirecek bir zincirleme etki yaratır. Şöyle ki, bir işletme güçlü bir çalışan grubuyla büyür. Bir toplum işsizlik sorununun yerini istihdam fırsatlarına bıraktığında kalkınır. Bir devlet vatandaşının emeğine saygı duyduğu ve bu emeği koruduğu zaman güçlenir.
"Bizler çalışanları sadece üretim sürecinin bir parçası olarak görmüyoruz"
Bunun yanında birçok iktisadi teori işletmeleri büyütmek adına genellikle işçileri birer maliyet unsuru olarak görür. Bu teorilere göre devletin çoğu zaman piyasa süreçlerine müdahale etmek yerine sermaye birikimini kolaylaştıran bir düzenleyici olarak hareket etmesini öngörür. Biz bu öngörüyü tamamen reddediyoruz. Piyasanın toplumdan bağımsız bir yapıya dönüşmesi en büyük yanılgılardan birisidir. Bu nedenle devletin rolü yalnızca bir düzenleyici olmaktan çıkmalı, işçi işveren tüm vatandaşlarının emeğini, haklarını ve refahını koruyan bir mekanizma haline gelmelidir.
Bizler çalışanları sadece üretim sürecinin bir parçası olarak görmüyoruz. Bu sürecin sahibi, öznesi ve dinamosu olarak görüyoruz. Türkiye yüzyılı vizyonunda her vatandaşımızın emeği değerlidir ve bu emek Türkiye'nin kalkınma hikayesinin asli unsurudur.
"Bir çalışan ortaya koyduğu çaba ve kattığı değer ölçüsünde karşılık almalıdır"
Çalışanların emeğine saygı göstermenin ön şartı, insana yakışır işlerin, adil çalışmanın ve adil ücret politikasının geliştirilmesine bağlıdır. İşverenlerin en önemli sorumluluğu emeğin karşılığını adil bir şekilde vermektir. Yani bir çalışan ortaya koyduğu çaba ve kattığı değer ölçüsünde karşılık almalıdır. Adil ücret ile çalışanların motivasyonu artarken aynı zamanda yükselen verimlilik ve üretkenlik sayesinde işletmenin, sektörün ve nihayetinde de ülkemizin kazancı artar. Bizler insanı yaşat ki devlet yaşasın ilkesini yalnızca bir vecize olarak değil her kararımızın temel prensibi olarak kabul etmiş bir milletiz.
Bu ilke emeğe saygıyı, çalışana hakkını zamanında ve adaletle teslim etmeyi gerektirmektedir. Hükümet olarak ülkemizin istihdam politikasını sadece sayısal başarılarla değil niteliksel kazanımlarla da güçlendirme iradesini ortaya koyuyoruz. Bu duygu ve düşüncelerle Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun toplantıları sonunda belirlenecek olan 2025 yılı asgari ücretin şimdiden aziz milletimize ve ülkemize hayırlar getirmesi temenni ediyor. Bu sürece katkı sunacak tüm komisyon üyelerimize de tekrar teşekkür ediyorum.
"Asgari ücretle insanlar ev kirasını verebilmeli"
Komisyonda işçi heyetine başkanlık yapan TÜRK-İŞ Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Ağar, toplantının ardından açıklamalarda bulundu ve basın mensuplarının soruları yanıtladı.
Komisyonun ikinci toplantısını 16 Aralık Pazartesi günü yapacağını bildiren Ağar, toplantıya dair bilgiler paylaştı.
Toplantıda herhangi bir ücret dile getirmediklerini belirten Ağar, TÜRK-İŞ heyetinde yer alan 4 işçinin sorun ve taleplerini aktardığını söyledi.
Asgari ücretin alım gücünün zaman içerisinde düştüğünü dile getiren Ağar, şöyle konuştu:
"İnsanlar geçmiş yıllarda asgari ücretle 10 tane çeyrek altın alırken, bugün 3 çeyrek altın alabiliyor. Yani 7 çeyrek altın kaybolmuş. Asgari ücretle insanlar ev kirasını verebilmeli, mutfaktaki tenceresini kaynatabilmeli, okula giden çocuğunun ihtiyacını karşılayabilmeli. Yani bunlar geçmişte yapılıyordu."
"İşçiye veya memura ücret ödemeyle enflasyon yükselmez"
Ağar, asgari ücret görüşmelerinde ilk rakamı işveren tarafından beklediklerinin altını çizerek, şunları kaydetti:
"8 milyona yakın asgari ücretli çalışan var. Bu 8 milyonun kişinin aileleri var. Bunların hepsinin düşünülmesi lazım. O nedenle biz makul ölçülerde bir ücret söylenirse o ücrette varız. Aksi halde öngörülen enflasyon, gerçekleşen enflasyon bunların hiçbirine katılmayız. İnsanların yüzünü güldürecek bir ücretin tespit edilmesini bekliyoruz."
Asgari ücrete yapılacak artışın enflasyona sebep olmadığının son bir yıl içerisinde net bir şekilde görüldüğünü ifade eden Ağar, "Hiçbir zaman işçiye veya memura ücret ödemeyle enflasyon yükselmez." diye konuştu.
"Sayın Cumhurbaşkanı'mızın liderliğinde sosyal diyaloğa önem veriyoruz"
Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun yeni asgari ücreti belirleme çalışmaları kapsamındaki ilk toplantısından önce Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bahçesinde basın mensuplarına açıklamada bulundu.
Toplantının hayırlı olması temennisinde bulunan Işıkhan, şöyle konuştu:
"Hem işçinin hem de işverenin lehine olabilecek maksimum faydayı sağlayacak şekilde bir ücreti belirlemeyi hedefliyoruz. Bu ücreti belirleyecek olan da Asgari Ücret Tespit Komisyonu'dur. Sonuç hayırlı olur inşallah. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın liderliğinde sosyal diyaloğa önem veriyoruz. Sosyal diyalog ile çalışma hayatında çözemeyeceğimiz bir sorunun olmadığını düşünüyoruz."
Gözler TÜRK-İŞ'in talebinde
Asgari ücret pazarlığında işçileri temsil eden TÜRK-İŞ, yeni asgari ücrete dair talebini henüz kamuoyuyla paylaşmazken, Genel Başkan Ergün Atalay'ın asgari ücrette yapılacak artışta 2024'te gerçekleşen enflasyonunun da 2025 yılı için beklenen enflasyonunun da kabul edilebilir olmadığı yönündeki açıklaması dikkati çekiyor.
İşverenleri temsil eden TİSK ise yeni asgari ücretin dengeli, istihdamı ve rekabet gücünü koruyucu bir seviyede olması gerektiği görüşünde.
Asgari ücret nasıl belirleniyor?
Asgari ücreti, yasa gereği işçi, işveren ve hükümetten beşer temsilci olmak üzere 15 kişiden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu belirliyor.
Komisyon, yeni asgari ücreti belirleme çalışmaları kapsamında aralık ayında belirlenen tarihlerde toplanıyor.
Bakanlığın belirlediği üyelerden birinin başkanlık ettiği komisyon, en az 10 üyenin katılımıyla toplanıp oy çokluğuyla karar veriyor.
Oyların eşitliği halinde ise başkanın bulunduğu tarafın çoğunluğu sağladığı kabul ediliyor.
Mevcut asgari ücret net 17 bin 2 lira
Asgari ücret, halen bir işçi için aylık brüt 20 bin 2 lira 50 kuruş, vergiler ve kesintiler düştüğünde net 17 bin 2 lira 12 kuruş olarak uygulanıyor.
Asgari ücretin işverene toplam maliyeti, bir işçi için 23 bin 502 lira 94 kuruş. Bunun 20 bin 2 lira 50 kuruşunu brüt asgari ücret, 3 bin 100 lira 39 kuruşunu sosyal güvenlik primi, 400 lira 5 kuruşunu işveren işsizlik sigorta fonu oluşturuyor.