İnternet ve bilişim sistemi içinde yer alan araçlar hayatımızı büyük ölçüde kolaylaştırdı. Ülkemizde internete abone sayısı 2014 yılı ikinci çeyrek verilerine göre yaklaşık 37 milyonu aşmış durumda.
Bilhassa Fiber internet ve mobil internet abone sayılarının artmasıyla bir önceki yıla göre artış oranı % 23,8 olarak gerçekleşmiş. Rakamlar ciddi bir artışı işaret ediyor. Bu artışa bağlı olarak da bazı konularda aileleri, gençleri ve çocukları uyarmak ve dikkatlerini çekmek gerekir. ' azı karar, çoğu zarar ölçüsünü de hayatın her aşamasında hatırlatmakta fayda var. Son yıllarda teknolojinin getirmiş olduğu faydaların yanında 'internet bağımlılığı, çocuklara yönelik siber şiddet, bilgisayar başında abur cubur yemenin getirdiği obezite, erken cinsellik, sigara ve uyuşturucuya özendirme, çocukların ve ergenlerin tanımadıkları insanlarla sohbet etmek, girmemeleri gereken web sitelerine girmek, sanal yoldan tacize uğramak ve çocuk pornosu gibi ruh ve beden sağlığını olumsuz tehdit eden unsurları da hatırdan çıkarmamak gerekir. İstismara uğrayanlar sadece çocuklar değil.
Ergenler ve yetişkinler de gerek sağlık, gerekse maddi ve manevi açılardan mağdur oluyorlar. Çocukların en etkili öğreticisi aileden sonra televizyondur.
İnternet, Televizyon ve Bilgisayar oyunları doğru kullanılmadığı takdirde, çocuğun kişilik gelişimini, okul başarısını, toplumsal ilişkilerini yaşam değerlerini ve davranışlarını olumsuz yönde etkilediğini artık çocuklar bile biliyor.
Konuya ilişkin Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Medya ve Çocuk Uzm. Dr. Burçin Şanlıdağ 'Medyanın Çocuklar Üzerindeki Etkileşimi konulu basın bildirisi elimize ulaştı. Bildiride ailelere rehber niteliğinde bilgiler yer alıyor.
Örneğin 1990lı yıllarda Türkiyede yayınlanan 'Susam Sokağı isimli program ile yapılan bir çalışmada, çocukların konuşma becerileri ve bilgi düzeyleri üzerine olumlu etkilerinin olduğu belirtiliyor.
Görsel medyanın doğru ve kontrollü kullanımı ile yarar sağlayabildiğine işaret ediliyor.
Günümüzde ise görsel medya, sıklıkla kontrolsüz ve sınırsız kullanılmakta ve sayısız olumsuz etkiye yol açtığı da gözlenmiş durumda.
Medya ve Çocuk Uzm. Dr. Burçin Şanlıdağ şöyle devam ediyor; Görsel medya, internet ve cep telefonların yaygınlaşmadığı dönemlerde çocuklar sokakta arkadaşları ile oynar, konuşur, göz göze iletişim kurardı.
Yaygınlaşan teknoloji ile görsel medya çocuğu oyalamanın, yemek yedirmenin bir yolu olmuştur. Bir araya gelen çocuklar saatlerce yan yana oturup konuşmadan, iletişim kurmadan bilgisayar oyunu oynar hale gelmişlerdir. Saatlerce televizyon önünde zaman geçirilmesi ve reklamlardaki abur cubur tüketimine özenilmesi sonucu hem fiziksel etkinlik azalmakta, hem de yüksek kalorili besin tüketimi artmaktadır; bu da obezite riskini artmaktadır. Böylece yaşamlarının ileri yıllarında tansiyon yüksekliği, şeker hastalığı, kalp- damar hastalıkları ile yüzleşen bireyler yetişmektedir.
Bedensel sorunların yanında kitle iletişim araçları çocuk ve ergenlerin ruh sağlığı için de tehdit oluşturabilmektedir.
Psikososyal sorunlar içerisinde öğrenme güçlüğü, okul başarısında düşme, toplumda kabul görmeyen davranışların sergilenmesi, şiddete duyarsızlaşma, gece korkuları, uyku düzensizlikleri sayılabilir.
Özellikle düş ile gerçeğin ayırt edilemediği yaşlarda olumsuz etkilenim artmaktadır.
Birçok çalışmada medyadaki şiddet, saldırgan davranışlar, cinayet görüntüleri, bombalamaların saldırgan davranışlara neden olabileceği ve gerçek yaşamdaki şiddete duyarsızlaşmaya yol açtığı gösterilmiştir.
Nelere dikkat edilmeli?
* İki yaşından önce bebekler için hazırlanıp olumlu uyaran veren programlar dışında görsel medya kullanılmamalı.
* Ekran başında kalınan süre 1-2 saat/gün ile sınırlanmalı.
* Tüm çizgi filmlerin çocukları izlemesi için uygun olduğu düşülmemeli, birçok çizgi film şiddet, vahşet içerikli öğeler bulundurabilir.
* Çocuğa bakım veren kişiler arasındaki davranış ve tutum aynı olmalıdır.
*Çocukların yatak odasında televizyon olmamalı
*Çocuklara medya dışında zaman geçirecekleri seçenekler yaratılmalıdır; spor etkinlikleri, oyun arkadaşları gibi.
*İzlenecek programlar önceden seçilmeli ve bittiğinde televizyon kapatılmalıdır. Anne- babalar da izleyecekleri programları önceden seçip çocuğa örnek olmalıdır.
*İçerik bilinmiyorsa program çocuk ile birlikte izlenilmeli ve bitiminde gerekiyorsa bunun bir film olduğu, gerçek hayatta olamayacağı anlatılmalıdır. Programın iyi ve kötü yönleri çocukla konuşulmalıdır.
*İyi davranışlarına ödül olarak kullanılmamalıdır.
*Yemek esnasında izlemesine izin verilmemelidir. Çocukların beyin gelişimi için görsel medya, bilgisayardan gelen mekanik uyarı yerine temel bakım veren kişinin onunla göz göze iletişim kurarak konuşması, oyunlar oynaması, şarkı söylemesi, birlikte kitap okumaları çok daha etkili ve önemlidir.