Çok konuşulan her yerde, birileri yara alır. Dinleyenlerden bazıları, bazı cümleleri dinlerken incinebilir. O nedenle az ve öz konuşmalı. Çok konuşmak uzun bir yolda yürümeye benzer. Nasıl ki uzun bir yolda, kum, çakıl, taş, diken, çukur veya tümsek daha çoksa, uzun bir konuşmada da hatalı ve maksadını aşan cümleler ve sözler artar ve bazılarının canını sıkar, kalbini kırar, hatta canını acıtır. Her uzun konuşmada, patavatsız sözler mutlaka olur.
Gaftan kurtulmaya filozof olmak bile yetmez. Gazeteciler yetkili birinin uzun konuşması sırasında gazetelerine manşet olacak ilginç cümleleri keyifle not alırlar. Hatasız konuşma yapabilmek, bir sanattır, erdemdir, derin bir kültürün sonucudur ve topluma saygının bir ifadesidir.
İltifatlar adil dağıtılmazsa, gücenme ve küsmeler artar. Alkışın ve takdirin olmadığı yerde, tebessüm, neşe ve mutluluk azdır, bazen de hiç yoktur. Kibir, her türlü dostluğun hızını kesen bir engeldir. Huyunu değiştirmeyen vefasız, er geç yalnız kalır. Küsmek iki ucu sivri bir oktur.
Bir ucu küsene batar. Her kavga, bir sonraki kavga için bir hazırlık ve sebep sayılır. Her dağın bir görkemi, her denizin bir güzelliği vardır. Huyu güzel bir kadın, her güzellik yarışmasında finale kalan bir güzeldir. İstikrarlı sevgi, en iyi sevgidir. Bir aşk, kavga ile değil, şefkat ile beslenir ve büyür. Seçmesini bilmek, akıllı olmanın ilk şartıdır.
Pazarda maydanozu, limonu seçmeyi iyi biliriz de, dost seçerken bazen yanılırız. Çok konuşan insanlar her yerde her konuşmada dikkatleri üstüne çeker.
Çeker ama çok sayıda karakter özelliği, zaafları, alerjileri ve bazı gizli düşünce ve sırları da ortaya çıkar. Hatta düşmanlıklarını, kin ve nefret duygularını da açıklamış olur. Kırdığı potların faturasını ise bilahare öder.
Gerçek dostlarımıza yaptığımız fedakarlıklar, kayıp değildir, kazançtır. Dostlarımızın mutluluğu, bizim de mutluluğumuzdur. Eğer yaptığımız jestlere sevinmeyen ve istemeyen bir dostumuz olursa, onun bu dostluktan pek memnun olmadığını gösterir. Dost seçerken ne kadar dikkatli olsak azdır. Bazen kırk yıldan beri dost sandığımız birisi, kırk yılın sonunda bizi hayretlere düşürebilir. Kalın sağlıcakla değerli okurlarım…