Sizden yaşlı bir dosttan veya yaşlı bir yakınınızdan uzaklaştığınız zaman, hiç aklınıza geldi mi öz eleştiri yapmak? Allah herkese geçinden versin ama bir an için “o yaşlı insanın ömrü az kaldı” diye düşünseniz, o halde onu yalnız bırakıp, neden kaçtınız yanından? Er veya geç bir gün herkes ölecek. Bu hayat herkes için gün gelince bitecek. Paylaşma olduğunda ömür tatlı geçecek. Dargınlık olduğunda, kimseye yetmeyecek…
Yaşlılar çocuk gibi bazen çabuk darılır. Aklı olan yakını ona hemen sarılır.
Mesafeler arttıkça kusur gençlerde kalır. Gün gelince gönlünde yalnız pişmanlık kalır. Kopmuş olan diyalog kime yarar dersiniz? Bazen hiç kimseye yarar sağlamadığı görülmüştür. Örnekleri saymakla bitmez. Herkesin pişmanlıkları vardır. Bazı yaşlıların kalan ömrü üzüntüyle geçse de, vefat edince bütün derdi biter kurtulur. Oysa gencin aklında, onun boşluğu kalır…
Kavgayı sevenlerin anlaşması çok zordur. Onlarla sohbetin tadı olmaz. Kor bir ateşin yanında kavrulur gibi hissedersiniz kendinizi. Tartışanlar bu sohbetin sonucunu başından biliyor gibidirler. Her görüşmede onlar sanki küsmeye geliyor görüntüsü içindedirler.
Yaşlılarla dargınlık, gence ne kazandırır? Sevdiği büyüklerden onu uzaklaştırır.
Üzgün yaşlı üç beş yıl bu acıyı çekse de, küskün gencin kalbinde acı bir sızı kalır. İhmal edilen sevgi, acıyla geri döner…
Yaşlılara saygı eksilmemeli, yaşarken onlardan çok şey öğrenmeli. O yorgun, fedakâr, emek dolu elleri öpmeli, alnımızın üstüne koymalı. Beddualarını değil dualarını almalı. Üzmemeli, bir damla bile gözyaşları akmamalı. Daha erken göçüp gitmelerine sebep olmamalı. Onlara karşı pişmanlığın telafisi yoktur. Bir yaşlıyı utandırmak ve ezmek günahtır. Bir yaşlıya da yaşı kadar olgun olmak ve her zaman erdemli davranmak yakışır. Kalın sağlıcakla değerli okurlarım…