Adını anmadan günlerimiz geçmez oldu. Hele de akşamları yayınlanan raporları izlemek bazı günler neşelendiriyor ,bazı günler üzüyor. Temenni etmeden duramıyoruz: daha fazla zayiat vermeden çıksın yaşımımızdan…
Dört aydır çıkmadım diyebilirim. Ya üç, ya dört; yürüyerek değil taksiyle.Temmuz ortalarına yazlığa gitme izni alabildim. Gidip gitmemekte de kararsızım şimdilik…
Dün bir taksiye binerek bir arkadaşa gidiyorum. Maskem takıldı. Para durumum kontrol edildi. Bununla şunu kastediyorum. Gideceğim yerin taksi ücretini , para verip üstünü almamak üzere ayarlıyorum. Örneğin 22-23 TL tutacak bir yere mi gidiyorum. Ya yirmi beşi önceden ayarlıyor, ya da 20 Tl.yi görünce taksiden iniyor üstünü yürüyorum! Ya da 17-18 lira mı tuttu. Yirmiyi verip üstünü almıyorum. Ama bunu böyle yaptığımı dün ayırt ettim. Gideceğim yere gelmeden gözüm taksinin parayı gösteren sayacında. 13 lira olunca,20 lik verip üstünü bağışlamak istemiyorum. Üstünü para olarak almak da istemiyorum. Buna pratik bir çözüm. Elindeki paranın durumuna göre ya erken inmek ya da üstünü bağışlamak.
Dönüşte gene 18 Tl vermem gerekecek. Ama yanımda ellilik var. Gözüme bir pastanenin ilanı takıldı. Böreğimizi denediniz mi ? Hemen daldım içeriye. Elliliği uzattım on liralık börek dedim. Biliyorum ki pastane için iki yirmilik vermek de en kolayı. Nitekim öyle oldu. Şoförle tanışıyoruz. Gülerek yirmiliği uzattım. Beni yirmi liralık götür. Gülüşüyoruz. 18 küsurda iniyorum.
Sabun kaliteleri hakkında da kesin bir fikrim var. Bazı sabunların ince bir yüzeyi çok bol köpürüyor. Sonrası, o ince yüzey kullanılınca çok zor köpürüyor. Ama bir tanesi var ki, başlangıçtan kirtik’!) kalana kadar aynı.
Alışverişi bu dönemde ben yapmıyorum. Ama bir iki kez kuşkularım iyice arttığından, but ya da koldan başka et aldırmıyorum. Evde de onları parçalamak, kesmek, de bana düşüyor tabii. Dilerim elimi melimi kesmem!
Bir de dışarı siparişleri. Kütüphanem yazlıktaydı.Yeni çalışmalarım için gereken kitapları yeniden sipariş vermek zorundaydım. Günde üç beş kez kapı çalınıyor kitaplar vb. geliyordu. Benim kapı açmam yasaktı. Korunuyordum! Gelen paketler en azından bir gece dışarda bekletiliyor sonra açılıyordu. Ama ben merakıma gem vuramıyor; gece yarıları gizlice kitap paketlerimi açıveriyordum.
Şimdilik yırttık! Gazetelere yazılarımı kısa tutmaya, karar veriyorum. Uzun yazacak kadar zamanım yok !