Tepesine çıktığınızda BARAK Ovası'nın tamamını görebiliyorsunuz...
Sadece Barak Ovasını mı?
SURİYE dağları ayaklarınızın altında...
Hatta, Karataş'ı da görmek mümkün...
Hele havası...
Temmuz'un ortasında inanın rüzgardan duramazsınız...
6 bin dönümlük alanda zeytinden fıstığa, incirden bademe kadar her çeşit ağaç var...
CENNETten bir bahçe...
Ama maalesef Bekir ÖZTEKİN, burayı değerlendiremedi...
Bir grup Oğuzeli'li böyle anlatıyor
KURTULUŞ'u...
Yeni belediye başkanından da, buranın imara açılmasını ve VİLLA şeklinde bağevleri yapılmasını talep ediyorlar...
Belli ki, YERleri var...
Fakat, şu bir gerçek...
Gaziantep halkı bağevine çok önem verir...
Kurtuluş'ta 3'er bin metrekarelik villalar şeklinde yapılacak bağevleri, OĞUZELİ'nin gelişimine katkı sağlayabilir...
KURTULUŞ'ta yeri-yurdu olmayan Oğuzeli'lerin farklı talepleri de var yeni seçilecek BAŞKANdan; BİRi, Oğuzeli'nde tarımsal sanayinin mutlaka kurulması gerektiğinden bahsediyor...
Ve şunları dile getiriyor; Oğuzeli'nde her evde kurutmalık işi yapılır...
PATLICAN, BİBER, KABAK kurutulur ve pazarlanır.
Türkiye'nin kurutmalığının önemli bir bölümü Oğuzeli'nden gidiyor...
Bilindiği gibi, Akdeniz'de, Ege'de havanın nemli olması nedeniyle kurutma yapılamıyor...
Bu bizim için bir AVANTAJ...
Ancak Oğuzeli'nde bu sektörün bir PİYASAsı yok.
Örneğin Türkiye'nin en güzel NARı Oğuzeli'nde yetişir.
Fakat değerlendirilemediği zamanlar çürüyüp kalıyor.
Adam, Isparta'dan Malatya'dan nar almak için Oğuzeli'ne gelmiş, maalesef tarla tarla, arazi arazi dolaşıyor...
Oysa kurutmalık için yer yapılabilir. HAL kurulabilir...
Hal'in yanısıra tarım üzerine bir sanayi kurulabilir.
Örneğin, 7. Organize Sanayi neden Çaybaşı ile Sinan arasına kurulmasın?
Mantıklı değil mi?
Bir başkası turizm alanında projeler istiyor, yeni gelecek başkandan...
Tilbaşar kalemiz var. Ancak bakım yok diyor...
Oğuzeli halkında istek, proje çok...
Yani adayların işi gerçekten ZOR!
BAŞBAKAN'I DİNLEDİM
TEMAYÜL yoklamasına girmemekte direnen ancak, yine de performansı sorgulanan Asım GÜZELBEY'e, Teşkilattan geçer NOT alıp almayacağını sordum...
Notun, GEÇER-KALIR olup olmamasının bu saatten sonra hiçbir öneminin olmadığını söyleyen GÜZELBEY, "Aba vakti aba, yaba vakti yaba.." dedikten sonra kimsenin adamı olmadığının altını kalın harflerle çizdi;
Kimsenin adamı olmayınca kimseye yaranamadığını anlatan Güzelbey, bu süreçte çok sayıda FİNCANCI KATIRLARInı da ürküttüğünü yarı gururlu, yarı üzgün bir tavırla dile getirdi.
'En yakınlarım arkamdan gönül koydu' diyen Güzelbey, 'Ben öyle gözü kara biriyimki, amcamın oğlunun ruhsatsız EVini bile YIKtım... " dedi.
Bu davranışlarının bir temeli, bir nedeni olduğundan da bahseden Güzelbey; "Bakın, ilk belediye başkanı seçildiğimde BAŞBAKAN bizi topladı ve şunları söyledi;Seçilene kadar herkes BİR siyasi partinin adayıdır, ama seçildikten sonra hepiniz rozetinizi çıkartacaksınız ve HERKESin belediye başkanı olacaksınız dedi.Yani ben Başbakan'ımızın sözünü dinledim. Söyleyenden dinleyen arif gerek derler. Herkesin belediye başkanı oldum, kötü mü ettim?" diye sordu.
Hocanın dediğini yap, yaptığını yapma demişler...
Kalın sağlıcakla...