Gaziantep Barosu eski Başkanı Ali Elibol, Gazetemize avukatlık mesleği, barolar ve siyaset ilişkisi üzerine dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Sayısı 100’e yaklaşan hukuk fakültesi ve avukatlık sayısındaki anormal artış nedeniyle, avukatların çoğunluğunun büro açamadığını belirten Elibol, “Avukatların büyük çoğunluğu işçi statüsüyle çalışıyor. En büyük sorun bu” dedi.

ANORMAL ARTIŞ VAR

Elibol, bugün Türkiye’de sayısı 100’e yaklaşan hukuk fakültesi ve avukatlık sayısında anormal artışın, avukatların çoğunluğunu bağımsız bürolarını kuramayacak, sürdüremeyecek duruma düşürdüğünü söyledi. Elibol, “Bugün avukatların büyük çoğunluğu hizmet akdiyle Avukatlık kanunu 12/c maddesine göre ‘işçi’ statüsüyle çalışmakta ya da bu statüyle iş aramaktadırlar. Bir avukat olarak emek gücünüzü bir kere işverene sattınız mı, artık sizin ‘zihinsel yeteneğiniz’ işvereninizin emrindedir. Üstelik bu tür uzman hizmetlilerin mesai saati de yoktur. Neredeyse geç saatlere kadar bazen cumartesi pazar da çalışmak zorundadır. Zaten o yorucu ve yoğun çalışma sürecinde, işçi avukatın kendisi için özel bir zaman kalsa da takati kalmaz. Giderek sadece teknik hukuk yazıları okuma dışında gerçek hayatla ilişkisi de zayıflar” diye konuştu. 

ÖRGÜTLÜ MÜCADELE ÖNEMLİ

İşçi avukatlığın en önemli sorunlardan biri olduğunu dile getiren Elibol, “Avukatlar yoksullaşırken, işçileşirken, avukatlık hukuk teknisyenliğine dönüşürken karşı karşıya olduğumuz tehlikelerden sadece biri, lakin en önemlileri ‘İşçi Avukatlık’ sorunudur. İşçi avukatlar, bir yandan yoksullaşma, yoğun iş süreci içinde mesleki yoksunlaşma öte yanda yaptıkları faaliyetin adaletle ilişkisini parçalayarak teknisyenleşmeye yönlendirilirken, buna karşı koymanın yolu örgütlü mücadeleden geçiyor. Bu mücadele de siyasi mücadeledir işte.

YABANCI HUKUK FİRMALARI SORUNU

Öte yandan ülkemize gelen yabancı avukatlık firmalarının da ayrı bir sorun oluşturduğunu söyleyen Elibol,”Yabancı avukatlık firmaları kanuna karşı hile yöntemiyle’ yasak olmasına rağmen ‘Türk hukuku’ alanında hizmet vererek, avukatlık hizmet sektörünün en fazla gelir getiren kalemlerine el koymaktadırlar. Bu büyük avukatlık bürolarının sayıca azlığı, “emek güçlerini satarak” iş arayan avukatların sayıca fazlalığı bu uçurumun gittikçe büyüdüğünü ve  çok ciddi bir sorunla karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir” dedi.

BAROLARIN SİYASET YAPMASI YASALDIR

OKUYUNCA İTİRAZI OLAN YAZSIN OKUYUNCA İTİRAZI OLAN YAZSIN

Barolar siyaset yapmamalı görüşüne katılmadığını anlatan Elibol bu konuda da şu değerlendirmelerde bulundu: Zaman zaman barolara, sanki siyaset yapmak suçmuş, kötü bir şeymiş gibi ‘Ama siz siyaset yapıyorsunuz, baroyu politize ediyorsunuz’ diye suçlamalarda bulunulmaktadır. Siyaset en genel tanımı ile, vatandaşların kendilerini ilgilendiren tüm toplumsal karar süreçlerine katılması, düşüncesini söylemesi, diğer vatandaşları etkilemeye çalışması, özetle kendisiyle ilgili kararların oluşum sürecine katılması demek değil midir? Bu nedenle avukat ve onun mesleki örgütü baroların siyasetle ilişkisi yürüttükleri faaliyetin doğal sonucudur. Elbette barolar siyasi partiler gibi siyaset yapmaz ve bir siyasi partinin arka bahçesi olamazlar. Ama ‘İnsan haklarına dayalı özgürlükçü hukuk’, ‘demokratik yargı’ ve ‘bağımsız avukatlık’ talepleriyle ve bu ortak paydalar etrafında her yerde her alanda her an siyaset yapmaları yasa ile verilmiş bir görevdir görüldüğü gibi.

SİYASET YAPMADAN BU SORUNLAR NASIL ÇÖZÜLECEK?

Siyaset kimsenin, hiçbir kurumun tekelinde olmadığı gibi asli bir vatandaşlık görevidir. Avukatı sadece müvekkilinin teknik işini yapan, sınırı aşmayan, avukatlık görevini sadece müvekkilinin çıkarlarını korumaya adayan kişi olarak tanımlamak avukatlık kanunun 76.maddessindeki avukat tanımına da aykırılık oluşturur. Barolar siyasetle uğraşmasın, baro politize olmasın görüşüne karşı şu soru sorulabilir artık: İyi güzelde bu mesleki konuların hepsi de aynı zamanda İnsan Hakları Hukukuna aykırı iktidar uygulamalarının sonuçları değil mi? Bu konuda taleplerde bulunan barolar aslında siyaset yapmış olmayacak mı? Ya da tersinden sorarsak, siyaset yapmadan bu sorunlar nasıl çözülecek?.” Meral KINACILAR ERBEKTE
 

Editör: Ebru Kont