Güzelim ülkemizi ne hale getirdiler. Hep birlikte çaresizce izliyoruz. İnanın iyice mutsuz olduk, yüzümüz gülmüyor resmen. Bizleri temsil etmeleri için meclise gönderdiklerimiz ise yetersiz kaldıklarından, birde ülkedeki sistemin onları iyice etkisiz hale getirdiğinden dolayı, artık vatandaş olarak her şeye özellikle zamlara, pahalılığa ve yaşam standartlarımızın iyice dibe vurması nedeniyle artık Milletvekillerinden bir beklentimiz kalmadı. Halkın büyük bölümü, özellikle ana muhalefetin bu görüntüsüyle bırakın bizleri kendi derdine çareler bulup çözüm üretmekten öte, kendi içinde birliği bütünlüğü sağlayamayacak noktada olduğunu net şekilde görüyor. Oysa bu millet 31 Mart’ta muhalefetin eline fırsat verdi, ama onlar bunu görev sayıp kolları sıvayıp normal vatandaşın bile dile getirip ifade ettiği konular ve sorunlarda yetersiz kalıyor. Onun içindir ki, vatandaş her geçen gün umudunu yitiriyor.

DİLAN-ENGİN POLAT OLAYI İNSANLARIN ADALETE GÜVENİNİ SARSTI

Şimdi şu noktadayız;  Bir ülkede Adalete güven azalmışsa, verilen kararlar insanları isyan noktasına getiriyorsa, o ülkede tartışılacak çok şeylerin olduğunu açıkça gösteriyor. O kadar çok örnek var ki gösterecek, şu son Dilan-Engin Polat olayı bile yeter. Ne var ki, burada muhalefet yine yok. Sadece ses var o da cızırtıdan öteye gitmiyor. Ülke dini cemaatlerin ve mafyanın sözünün geçtiği bir ülke haline getirilmiş durumda ise, bizler halk olarak kime güvenelim, kimlere inanalım ki? En büyük güvencemiz Adalet ama orada da sıkıntılar yaşanıyor. Elbette düzgün hakim ve savcılarımız var bizi umut konusunda ayakta tutan… Ama şu anda onların da ne kadar çaresiz olduklarını herkes görüyor…

ATATÜRK DÜŞMANLIĞI BÜYÜYOR

Anlayacağınız Ülkemizin geleceğinden endişeliyiz. Kimse kimseyi kandırmasın, eğitim sistemi her gün değişiyor, Türkiye Laik Cumhuriyet olmaktan uzaklaştırılıyor. Atatürk düşmanlığı gittikçe büyütülüyor. Birisine öteye geç diyenler bile sorgulanırken ülkenin kurucusu olan Atatürk’e küfür edenler elini kolunu sallayıp geziyor. Kafir diyenler gözaltına alınıyor ama sonra serbest bırakılıyor. Diyanet farklı bir kulvara götürülüyor. Artık hutbelerde, önemli toplantılarda, panellerde Atatürk yok sayılıyor. Ancak her ne kadar yok sayılmaya çalışılsa da, bu ülkedeki Atatürk sevgisi elbette silinemez. Ama çok üzülerek görüyoruz ki, özellikle muhalefet partilerinin bu konuda seyirci kalması, “nasıl olsa biz iktidara gelirsek bunları düzeltiriz” mantığı, o zaman gelse bile artık “Atı alan üsküdarı geçti”ye dönüşecek, işte bunun farkında değiller…

OKULLAR AÇILIYOR AMA SORUNLAR O KADAR BÜYÜK Kİ…
 
Bugün okullar açılacak, çocuklarımız derslere başlayacak. Sadece şehrimiz için söylüyorum, bu kadar sorunun olduğu Gaziantep’te bu işin nasıl üstesinden gelinecek doğrusu bilemiyorum. Edindiğim her şeyi aşağıda yazacağım da, asıl sorun şehrin büyük bölümündeki okullarda temizlikçi ve görevli olmadan eğitim başlayacağı… Yani personel yok, daha önce İŞKUR kanalıyla temin edilen personeller bu sene yok. Çünkü alım yapılmamış. Sorunun büyüklüğü o kadar vahim ki, yüzlerce binlerce öğrencinin tuvalet sıkıntısı devam edecek. Özellikle bu zamanın çocukları maalesef ailelerinden ve büyüklerinden tuvalet eğitimi alamıyor. Haliyle tuvalet adabı nedir, tuvaletler nasıl kullanılır bilmiyor. Bir iki kişi önceden tuvalete girip pis bıraktığında, gerisi o tuvaletlere giremiyor. Çünkü temizlikçi yok… Böylece ıkınıyor sıkınıyor bitiş zili çaldığında doğruca evlerine koşuyor. Ve bu öyle bir sıkıntıya yol açıyor ki, çocuklar tuvaletlerini tutmalarından dolayı bağırsaklarında ciddi manada sıkıntılar yaşıyor. Sonrasında normal tuvaletini yapamayacak hale dönüşüyor. Resmen sağlıkları bozuluyor. Daha beteri sıkışınca, bazen su bazen peçete olmayan tuvalete girmek zorunda kalıyorlar. Tamamen hijyenden yoksun tuvaletlere giren çocuklar kısa zamanda hastalanıyor. İşte kabus günleri yeniden başlıyor. Hele bu sene daha beter olacak.

DOĞRU DÜRÜST HAZIRLIK OLMADAN OKULLAR AÇILIYOR

Şimdi gelelim Gaziantep’te okullar açılırken sözlerine ve tespitlerine güvendiğim eğitimcilerin dile getirdikleri eksikliklere…

1-Tüm okulların tamamında yardımcı hizmetli eksikliği var

2- En önemlisi Okulların ödenekleri an itibari ile gelmedi

3-Okul güvenliğinin temini sağlanmadı

4-Tam gün uygulamasındaki okulların öğrencileri yeterli beslenmelerden yoksun

5-Ders kitaplarının dağıtımı sağlanmadı

6- Sıkıntının büyüğü Okul idarecisi ve öğretmenlerin öğrencileri yardımcı ders kitabı almaya zorlaması

7-Özel etüt adı altında faaliyetde bulunan kurumların denetlenmemesi

BU SORUNLAR BİTER VE GİDERİLİR Mİ DERSİNİZ?

KANTİN MESELESİ:  Gaziantep’te dürüstler bir yana ciddi boyutta bir kantin mafyası var ve her şey onların kontrolünde. Öyle iddialar var ki, onlara okul idarecileri bile dokunamıyormuş. Denetim yok denecek kadar az. Onun içindir ki, denetim sebebiyle işine son verilen veya ceza alan yok. Ve çocuklarımızın sağlığı maalesef onlara emanet…

SERVİS KONUSU: Türk eğitim sistemine mahsus bir özellik olan servis konusu başka bir eğitim sisteminde yok. Servisler, servis yönetmenliğine uymuyor ve denetlenmiyor. Kaza hali dışında denetim yapılmıyor. Maalesef çocuklarımız bu servislere emanet ediliyor. Kaldı ki şoförlerin konusu daha vahim. Bazıları uyuşturucu kullanıyor ve çocuklara alıştırıyor. Geçmişte bir ara bunun tespiti yapıldı üzerine gidildi ama sonra kendi haline bırakıldı.

KILIK KIYAFET DİSİPLİNSİZLİĞİ : Başta idareci ve öğretmenler için kıyafet uygulaması olmadığı için öğrencilerde kıyafet yönetmeliğine uygun davranmıyor . Öğrencinin kıyafetinden, öğretmenlerin örnek olması gereken giyim ve davranışlarından eğitimin kalitesi ciddi manada etkileniyor. Yani ne olursa olsun kıyafet konusu disiplinin ilk şartı.

BAĞIŞ: Ekonomik durumları iyi olan  İbrahimli ,Güvenevler, Emek gibi lüks semtlerin dışında kalan okullarda yok gibi gözüküyor. Ama yine de ben olduğu kanatindeyim.

ÖĞRETMEN KONUSU: Biraz kafam karışsa da çıkan sonuçta, Gaziantep te öğretmen yetersizliği yok, öğretmen dağıtımı ve dağılımında sorun var . Hatta1000 tane öğretmen fazlası var deniliyor ama ihtiyaç olan okullara gönderilmiyor veya gönderilemiyor. Bunun da üzerinde durmak gerekiyor. Tabii net rakam söyleyenlerin sözüyle, 478 öğretmenin kurumlarında fazla olmasına rağmen kanundan kaynaklı olarak başka okula tayin edilemiyor.

Evet… Eğitim yılı açılışından önce eğitimimiz ve okullarımız hakkında edindiğim bilgiler bunlar. Eksikler varsa lütfen bana yazın onları da dile getireyim.

BU İKİ MESAJI DA PAYLAŞAYIM BARİ

Eğitim konusu olunca gelen onlarca şikayet, dert yanma ve sıkıntıları dile getirenlerden sadece ikisini paylaşmak istiyorum. TEMEL KONU EĞİTİMCİLERİN HAK ETTİKLERİ ÜCRETİ ALAMAYIŞLARI. Buyrun birlikte okuyalım:

  1. Merhabalar, halk eğitim usta öğreticileri olarak maaş günümüz ayın 5’i olmasına rağmen maaşımız yatırılmadı. (En son haziran maaşları ödendi) İlgili makamlara ulaşmaya çalışsak da yanıt alamıyoruz ve mağduruz. Eğitmenler olarak şu an oldukça zor durumdayız. Gerek sosyal medya gerek diğer platformlar aracılığıyla sesimizi duyurmaya çalıştık fakat başarılı olamadık. Bu konuyu duyurmak ve eğitmenlerin bu mağduriyetini sonlandırabilmek için medyanın gücüne ihtiyacımız var. Bu duruma haberinizde yer verirseniz çok mutlu oluruz. Biz usta öğreticilerin maaşları (Temmuz-Ağustos) iki aydır ödenmiyor. Sebebiyse hazine ve maliye bakanlığı tarafından milli eğitim Bakanlığı’na ödenek olmaması şeklinde açıklanıyor. Biz emekçi öğretmenlerin yanında olmanızı rica ediyoruz

  1. Ökkeş Bey iyi günler, Uzun zamandır sizi takdirle izliyorum. Mümkün olduğunca herkese kulak vermeye ve sesi olmaya gayret ediyorsunuz takip edebildiğim kadarıyla. Bizim de bir konuda sesimiz olursanız seviniriz (bu konuda her ne kadar sessiz kalmayı tercih etse de arkadaşlarım). Biliyorsunuz ki deprem bölgesinde okuyan öğrencilerden ikinci öğretim öğrenim ücretini devlet karşıladı. Dolayısıyla Maliye Bakanlığının bu ücreti karşılaması ve üniversitelere ödenek göndermesi gerekiyordu fakat şu ana kadar öyle bir ödemenin yapılmadığı ve bu yüzden de derse giren hocaların ders ücretleri tam bir dönemdir ödenmiyor. Cimere de yazdık. Gelen cevabı da paylaşıyorum sizinle. Üniversite yönetimi bu konuda bir çalışma yapıyor mu bilmiyoruz. Uzun zamandır mağduriyet yaşıyoruz. Ben Gaziantep'te Milli Eğitimde İngilizce öğretmeni olarak çalışmaktayım ama ihtiyaç olduğu için İl Milli Eğitimin de onayıyla ikinci öğretim kademesinde haftalık 10 saate kadar derslere girdim. Benim durumumda 10'larca arkadaşım mevcut. İkinci öğretimde derse giren üniversite personeli de aynı şekilde mağdur.

HEPİNİZE İYİ HAFTALAR