KAFAM KARIŞIYOR
Ebru Kont
Aklımın almadığı, kafamın basmadığı o kadar şey var ki son zamanlarda.Sadece Türkiye için söylemiyorum aslında..Söyleyeceklerim her ülke için geçerlidir.. Misal siyasi bir parti adına miting yapan başbakan o alanda "Başbakan"mıdır, yoksa o siyasi partinin propagandasını yapan diğer parti liderlerinden biri mi? Demem odur ki o alanda verilen tepkiler yani alkışlanma yada yuhalanma, Başbakan sıfatı ile o mitingde bulunanamıdır, yoksa liderliğini yaptığı partiye midir? Siyasi bir lider alkış da alabilir, yuhalanadabilir.. Peki böyle bir durumda başbakana hakaret suçu diye birşey olabilir mi? Sizde evet başbakana hakaret edilmez diyorsanız, önce bir düşünün derim size; tüm ülke vatandaşlarının sorumluluğunu bir kenara bırakıp da, siyasi bir partinin lideri olarak "Onlar ve bunlar", "Bizler ve diğerleri" demesini onaylıyor musunuz? diye. Haa evet onaylıyoruz derseniz saygı duyarım ama aynı başbakanın herkesi kucaklıyoruz demesini nasıl karşılıyorsunuz diye de sormadan edemiyorum.!! Yani bir insan hem siyasi bir partinin lideri olup, mitinglerde seçmen toplamaya çalışırken, aynı zamanda koca bir ülkenin başbakanı olup, kendine oy versin yada vermesin, ülkedeki herkesi kanatları altına alabilir mi? bu insanların tamamını aynı orantıda bir eşitlikle sevip, aynı eşitlikle davranabilir mi? başbakanlığa sunulan her türlü ayrıcalıktan yararlanıpta, o mitingler de eşitlikten yada demokrasiden söz edebilir mi? Siz ne düşünürseniz düşünün arkadaşlar ama benim kafam bunlara basmıyor işte.. Sen kalk, mitinglerde, konuşmalarında senin dışındaki tüm siyasi partileri kötüle, sonra da de ki "Ben hepinizi kucaklıyorum".. Yok artık olmaz bu kadar olmaz diyeceksiniz belki ama durum bu işte. Hadi bu şöyle dursun bir tarafta ya o kötülenen partilere güvenen insanlar da o ülkenin vatandaşı değiller mi? Yani onca vatandaşı yok sayarak konuşmak ancak bir siyasi parti liderine yakışır, başbakana değil!! Hayır yani tüm çabam sapla samanı karıştırmamak için. Böyle seçim zamanlarında herkes kendince bir sınır çizse sorun kendiliğinden çözülecek zaten.. Haa dönemin başbakanı ille de seçim kampanyalarına katılacaksa eğer, hiç bir şekilde başbakanlık hak ve hukuklarından yararlanmasın! Diğer siyasi parti liderlerine ne kadar hak ve hukuk tanınıyorsa O'na da o kadarı tanınsın.. Ne özel araç, ne özel uçak, ne özel helikopter! Devlet ile ilgili yapılan tüm ödenekler kesilmeli o süreç içinde! Haa, "Yok, ben ülkenin Başbakanıyım, seçimlerde partim adına herhangi bir çalışmam olmayacak!" dersede, o zaman seçimler sonuçlanana kadar görevinin başında kalmalıdır!! Bu kadar basit!! Öbür türlüsü insan hakları ihlalidir. Bilmem hangi mitingde birileri çıktı seni yuhalasın, sonra anında polis el atsın duruma ve başbakana hakaretten apar topar tıksınlar içeri!! Yok öyle birşey olamaz olmamalı da! Bir kere o mitinglerde siyasi parti lideri olarak konuşan şahıs parti lideridir, başbakan değildir! Başbakan dediğin, ülkesindeki bütün vatandaşlarının haklarını gözetmekle yükümlüdür. E zaten seçimlerde bundan dolayı yapılmıyor mu? Hani, hala seçmen olduğunun farkında olmayanlar için ufak bir not: Hükümet kendisini yaptıklarını siz seçmenlere beğendirmekle mükelleftir. Yani siz birer seçmen olarak hükümeti illa da beğenmek zorundamısınız, tabiki değilsiniz.. Açlığın, işsizliğin, bölünmenin suçlusu, zira, sizler asla değilsiniz! DEMOKRASİ Mİ YOKSA OTOKRASİ Mİ? İnsanlar hiç bir zaman tek tip olamazlar, tıpkı durum farklılıkları kelime farklılıkları gibi. "Demokrasi" kelime farklılıkları olarak pek güzel olsada göstermelik olarak da işe yarar gözükmektedir. Lakin içeri tıkıla tıkıla hala kökü kazınamayan öyle düşünür bir kesim vardır ki, o miting alanında konuşan başbakan mıdır yoksa siyasi parti liderimidir diye sorgular. "Demokrasi" başbakanlık araç ve gereçleriyle kendi partisine oy vermeyenlere veryansın etmeye, hakaret görürse "Başbakana hakaret" suçu ile haklarında dava açılmalarına, sorgusuz sualsiz içeri atılmalarına gerekçe oluyorsa eğer...Kusura bakmasın hiç kimse ama bu anlamda demokrasiden ziyade "Otokrasi" den söz etmek gerek! (*) Allah aşkına ya sizin de kafanız karışmıyor mu? Yapılan mitinglerde biri çıkıpta olumsuz bir tepki verdiğinde ki bu seçmenin en doğal hakkıdır. Lakin bu o iktidar partisi olduğunda, efendime söyleyim mitingde kürsüde bir de başbakan varsa, vay haline olumsuz haykıran kişilerin. Anında yaka paça götürülüyorlar.. Hala beni anlamayıpta, bu kız ne diyor diyenleriniz varsa sizi şöyle bir kenara alayım incitmeden kırmadan.. Bu yazıma istisnaden hakaret edecek arkadaşlar yine o iktidar partisinden olacaklar, ki alıştım artık bu duruma! Diğer arkadaşlar ise benimle, ya hem fikirdir, ya mantıklı olarak sorgulamaktan yanadır; ki mantıklı sorgulama kadar insanı geliştiren, büyüten başka bir sorgulama tanımam ben! Şimdiiii gelelim kafamı karıştıran başka bir duruma, o içeri atılan kişiler "başbakana hakaretten" içeri atılmadılar mı, evet ondan atıldılar.. İyi de onlar başbakana değil ki, parti liderine tepkilerini gösterdiler!! Ya peki, seçim sonrası ne olacak? Başbakana hakaretten yargılananların durumu ne olacak? Varsayalım ki şimdiki başbakan gelmedi iktidara olmadı yeniden başbakan, o insan yıllarca bu dava yüzünden yargılanacak mı? Ne aklım, ne mantığım alıyor! Hükümeti devam ettirmek adına seçmen toplamaya çalışırken bu kadar dokunulmazlık zırhıyla donanmış olunması bana hiç demokratik gelmiyor! İnsan haklarına da aykırı ama desenize İnsan hakkı mı kaldı diye? Ahh... Ahh!! Daha ne diyeyim ne söyleyeyim; anlayan anlıyor zaten! Anlamayan zaten bizlere beddua okuyor! OTOKRASİ : Egemenlik kullanımında sınırlama ve denetimin olmadığı, iktidarın kendinden başka hesap vereceği muhatabının bulunmadığı, yönetimin kişi ya da grubun elinde toplandığı yönetim şekli.)
Yorumlar