110 yıllık yaşamında Sümer ve Asur uygarlıkları üzerine yaptığı çığır açıcı çalışmalarla tarihe geçti.
Hayatı ve Eğitimi
Kurtuluş Savaşı yıllarında ailesiyle birlikte Çorum'a taşınan Çığ, eğitimine burada başladı. Daha sonra ailesiyle birlikte tekrar Bursa'ya döndü ve özel bir okul olan Bizim Mektep'te Fransızca ve keman dersleri aldı. 1926 yılında Kız Muallim Mektebi'ne girerek 1931 yılında mezun oldu ve öğretmen olarak Eskişehir'e tayin edildi.
1935 yılında Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Sümeroloji bölümüne girerek, Atatürk’ün tarih tezi doğrultusunda, insanlığın doğuşuna ışık tutan Mezopotamya uygarlıklarını araştırmaya başladı. 1940 yılında mezun olmasının ardından İstanbul Arkeoloji Müzesi’ne tayin edildi.
Bilimsel Çalışmaları
İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde 31 yıl boyunca görev yapan Çığ, meslektaşı Hatice Kızılay ve Dr. F. R. Kraus ile birlikte Sümer, Akad ve Hitit dillerinde yazılmış 74 bin çivi yazılı tabletten oluşan devasa bir arşiv oluşturdu. Bu çalışmalar, Mezopotamya uygarlıklarının anlaşılmasında ve Sümer edebiyatına yeni eserler kazandırılmasında önemli bir rol oynadı.
Amerikalı Sümerolog Prof. Samuel Noah Kramer ile yaptığı ortak çalışmalarla Sümer edebiyatına yeni konular kazandıran ve eksik eserleri tamamlayan Çığ, dünya bilim literatürüne sayısız katkı sundu.
Eserleri ve Katkıları
Muazzez İlmiye Çığ, Sümer ve Hitit kültürleri üzerine on üç kitap ve çok sayıda bilimsel makale kaleme aldı. Çalışmaları, Mezopotamya tarihine dair bilinmeyenlerin gün yüzüne çıkarılmasında önemli bir kaynak oldu.
Aldığı Ödüller ve Anılar
Muazzez İlmiye Çığ, yaşamı boyunca sayısız ödüle layık görüldü ve bilim dünyasında büyük bir saygı kazandı. "Cumhuriyet Çınarı" olarak anılan Çığ, sadece bilimsel çalışmalarıyla değil, aynı zamanda laiklik ve kadın hakları savunuculuğuyla da Türkiye'nin aydınlanma mücadelesine önemli katkılarda bulundu.
Son Yılları
Hayatının büyük bir bölümünü Mersin’de geçiren Çığ, Türkiye ve dünya bilim camiasında “Son Sümer Kraliçesi” olarak anıldı. Muazzez İlmiye Çığ, bilimsel çalışmalarını ömrünün son günlerine kadar sürdürdü ve insanlık tarihine ışık tutan bir miras bıraktı.