Güçyetmez, ‘’Deprem sonrası, yıkılan ve hasar gören on binlerce yapının sorumluluklarının meslektaşlarımızın omuzlarına yüklenmeye çalışılarak, gerçek kusurluların ortaya çıkarılmasından uzaklaşıldığı, meslektaşlarımıza yönelik uygulanan haksız tutuklamaların ise mesleğimizi topyekûn cezalandırma haline dönüştüğünü defalarca dile getirdik. Maalesef aradan geçen 20 aylık süre haklılığımızı ortaya koymaktadır" dedi.   

Isınmak artık lüks oldu Isınmak artık lüks oldu

YARGILAMA HAK 

Tutuksuz yargılamanın bir hak olduğunu vurgulayan Güçyetmez, "Hukukumuzda ve evrensel hukukta tutuklama ve tutukluluğun devamı kararları en son uygulanacak koruma tedbiridir. Deprem yargılamalarında, yargılamaya dayanak olacak belgelerin çok büyük çoğunluğunun kamu kurumlarında bulunmasına, yıkılan binalardan numuneler alınmasına ve yeni toplanacak delil kalmamış olmasına rağmen meslektaşlarımızın delil karartma, her şekilde ulaşılabilecek durumda olmalarına rağmen kaçma şüphesi iddiaları ile ısrarla tutukluluk ve tutukluluk devam kararları verilerek, tutuklama öne alınmış bir ceza olarak uygulanmaktadır" diye konuştu. 

KARAR ALICILAR DA YARGILANMALI 

Adalet, mutlaka bir suçlu bularak değil, suçun sorumlularını ortaya çıkarıp kanunlara göre yargılayarak cezalandırmakla olabilir. Geç gelen adalet de adalet değildir. Tek suçlu ilan edilip, yargılamalar boyunca tutuklu bırakılan meslektaşlarımız beraat ettiklerinde adalet tecelli etmiş olmayacaktır. Biliyoruz ki yargılama süreçlerinde merkezi idare ve yerel yönetimlerin sorumluluğu ve işlevi görmezden gelinmeyip, kamunun kentleşme ve imar politikalarındaki hatalı kararları kusur olarak ortaya konup, esas sorumlular, yani karar alıcılar yargılanmadan ülkemiz enkaz altında kalmaya devam edecektir. Meslektaşlarımızın, merkezi idare ve yerel yönetimlerin kusurları önünde bir perde olmalarından başka amacı olmadığını düşündüğümüz tutuklu yargılanmalarından vazgeçilmesi gereklidir. Bir kez daha 6 Şubat Depremlerinin yıkımının sorumluluğunu meslektaşlarımızın üzerine atıp gerçek sorumluların gizlenmesi çabalarına en yüksek sesle itiraz ediyor, gerçek ve adil bir yargılama ile meslektaşlarımızın (gerekmesi halinde başkaca adli kontrol tedbirleri uygulanarak) tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edilmelerini talep ediyoruz.

BİLİRKİŞİLER HAKİM YERİNE GEÇMEMELİ 

Yıkılan binalarla ilgili hazırlanan bazı bilirkişi raporlarının çelişkili ifade ve tespitlerle dolu olduğuna dikkat çeken Başkan Güçyetmez, “Depremde yıkılan bir bina ile ilgili kusurların nasıl belirleneceği çok önemlidir. Tabi ki bilirkişiler devrede olmalıdır ancak kimin ne kadar kusurlu olduğunu, asli veya tali kusurlu olup olmadığını bilirkişi belirleyemez. Bilirkişiler bunu yaparsa hâkimin yerine geçmiş olurlar. Bilirkişilerin hâkim yerine geçemeyeceği ve hâkimin de sadece bilirkişilerin belirlediği kusur ve/veya kusur oranları üzerinden karar veremeyeceğine yönelik çok sayıda Yargıtay kararları bulunmaktadır. Yargılamaların hukuka uygun olması ve adil kararlar verilerek kusurlu olanla olmayanın ayrılması çok önemlidir. Kusurlar deprem davalarına yönelik teknik ihtisas mahkemeleri kurularak belirlenmelidir” dedi. Güçyetmez; Ayrıca bilirkişilerin raporlarını kamuoyuyla paylaşmasının suç olduğunu bazı popülist açıklamaları da gördüklerini dile getirerek, geçmiş yıllarda var olan İMO onayı üzerinden yaratılmak istenen algılar gerçek suçluları gizleme çabasıdır dedi.

AĞIR VE ORTA HASARLI BİNALARDA SORUMLULUK

“Ayrıca bir inşaat mühendisinin tasarladığı ve/veya yaptığı binadan ömür boyu sorumlu tutulması da son derece yanlıştır. Yapılar periyodik olarak denetlenmeli mevcut projesinde yer almayan hususlar, binaya yapılan kullanıcı müdahalelerine izin verilmemeli, sorumlular yapıya izinsiz müdahale edenler olmalıdır. 6 Şubat 2023 tarihinden itibaren yapı stoklarının durumu yetkililer tarafından incelenmediği takdirde hiçbir meslektaşımız olabilecek depremlerin afet sonuçlarından geriye dönük suçlanamaz. Mevcut yönetmeliklere göre tasarlanmış ve yapılmış yapı ömrü boyunca belki de görebileceği hesaplanılanından çok daha fazla yüklere maruz kalmış ve ayakta kalmış binalar görevini yerine getirmiş demektir.Can kaybı yaşanmayan ağır ve/veya orta hasarlı ya da az hasar almış binaların tümü için meslektaşlarımızın suçlanması söz konusu olamaz. Binalar böylesine arka arkaya şiddetli depremler sonucu ağır-orta-az hasar alarak ayakta kalmış ise ve de binada göçme yaşanmadıysa bina görevini yerine getirmiş demektir”