Her konuda yenilgiler yıpratır. Futbol maçlarında sürekli yenilen takımlar, küme düşer. İnsanlar iyi bilmediği ve başarılı olmadığı oyunların hepsinde mağlup olur. Kumarda sürekli kaybedenler er geç iflas eder. Kumar oynamak zaten yenilgileri baştan kabul etmek gibidir ve çok zararlı bir tutku olduğunu herkes bilir. Durmadan konuşan insanları da, gün gelir kimse dinlemez. Çok ve yanlış konuşmalar da bazı yenilgilere tuzaktır. Aşkta yenilgi ise çok acı çektirir. Esas sebep, yanlış kalbe imza atmak yüzünden…
Yeteri kadar galibiyet alan takımlar kümede kalır. Uzun süre maç yapmayan takımlar, yenilgi yüzü görmezler. Hatta hep galip gelen takımlar gibi huzur duyarlar. Sık sık ortalarda görünmeyen, kendini özleten insanlar gibi. Ara sıra pas geçmek ve her oyuna girmemek lazım. Çok konuşmamakta ve her etkinliğe katılmamakta fayda vardır. Herkesten selam, her tanıdıktan ilgi beklenemez. Bu duyarsız ortamda zaten kimse kendini, mecbur hissetmiyor. Fakat oyunbozanlık etmek, beklenen ve kendine yakışan davranışı göstermekten kaçınmak da bir yenilgidir. Tüm yenilgiler insanları yıpratır. An gelir çok yenilen bir insanın itibarı hiç kalmaz.
Sevgi, saygı ve ilgi azlığı, başını almış gidiyor. Kim kiminle gerçek dost, asla belli değil.
Çünkü dostluk, 'eski dostlar' şarkısı gibi, şarkılarda kaldı. Sen birilerinin dostu isen, onlar da senin dostundur zaten. Sık sık yeni dostlar aramak, mevcut dostları kaybetmeye yol açabilir…
Herkesin çevresinde, bulunduğu topluluklarda, yalan dolan içinde, sahtekar, nankör ve küstah insanlar olabilir. Bu gibiler sürekli onur kırarlar, hassas ve duygusal insanları ikide bir küçük düşürürler. Onlarla hiç karşılaşmamak, çamura bulaşmadan geçip gitmek gibidir.
Ünlü filozof ALAİN, 'İnsana en büyük kötülük insandan gelir. Yine de insanın insana ihtiyacı vardır' demiş. Ne kadar doğru söylemiş. Bence konuşacağımız, çay içeceğimiz, bir sorunu çözeceğimiz, paylaşacağımız konuyu seçeceğimiz ve neticede dost olarak düşüneceğimiz insan konusunda, dikkatli ve tedbirli olmamız gereken husus, bu felsefede gizlidir. Yoksa durmadan ayıkla pirincin taşını şeklinde sıkıntılara gireriz ve bir yığın hayal kırıklığı yaşarız. Hatta bu hayal kırıklığı yüzünden, yediğimiz pilavda, ağzımıza gelen görünmez ve fark edilmez küçük büyük taşlarla dişlerimizi kırarız. Mutlu ve başarılı olmak istiyorsak bunları da düşünmeliyiz. Kalın sağlıcakla değerli okurlarım…