azişehir adına sonu mükemmel biten bir sezonun ardından çok çabuk ve hızlı şekilde asparagas haberlerin çıktığı, her kafasına esenin teknik direktör ve futbolcu transfer ettiği bir döneme girmiş bulunmaktayız! Şampiyon apoletli mevcut teknik direktör Mehmet Altıparmak ve futbolculara saygısızlık yapılıp yapılmadığını zerre kadar önemsemeyen bu güruhu Allah’a havale ederek ve Gazişehir yönetimine yeni dönemde kolaylıklar dileyerek önemli bir konuyu gündeme getirmek istiyorum. Umarım bu yazımı futbolcu kardeşlerimiz okuma fırsatı bulurlar; zira direkt olarak onları ilgilendiriyor. Gidecek/gelecek/sözleşmesi biten oyuncu ayrımı yapmadan değerlendirme yapıyorum.
Ülkemizdeki Futbol kulüplerinin sıklıkla gözden kaçırdığı hatta göz ardı ettiği bir gerçek var: Pasif dönemde (off sezon) sporcuların yaşamı! Yani profesyonel bir sporcunun müsabaka sezonu dışında- tatil döneminde- kendine bakması, beslenmesi, antrenman devamlılığı… Gelin öncelikle futbol takımlarında antrenman periyotlaması nasıl olur, kısaca bir göz atalım:
Futbol Kulüpleri genel itibariyle antrenmanlarını 4 bölümden oluştururlar ki bu büyük bir yanlıştır ve 5. bir periyodu takip edecek bir sistemleri de yoktur. Birkaç kulüp ve birkaç teknik direktör hariç olmak üzere hemen hemen tüm kulüpler ‘pasif dönem’ ya da ‘off sezon’ da denilen ‘Geçiş periyodu’ (yani futbolcuların tatil dönemi) antrenmanını futbolcunun inisiyatifine bırakırlar. Kulüpler;
-Hazırlık Periyodu
-1.Müsabaka Periyodu
-Devre arası periyodu (ya da ara periyot da denir)
-2.Müsabaka Periyodunu
teknik direktörlerin uzmanlık alanına bırakırlar. Doğal olarak da teknik direktörler profesyonel ekipleriyle bir planlama yapıp, bu 4 dönemi en verimli şekilde, sporcunun atletik performansı başta olmak üzere birçok performans kriterini en yükseğe çıkaracak şekilde programlarlar. Peki ya 5.dönem olan ‘Geçiş Periyodu’? Bu dönemle ilgili kim planlama yapar? Takımda kalıp kalmayacağını bilmeyen teknik direktör mü, sözleşmesi bitip başka takım arayışına giren teknik direktör mü, yoksa geçiş döneminin sonunda anlaşan yeni teknik direktör mü? Son ihtimalde zaten olan olmuştur ve sporcu hazırlık periyoduna hiç de hazır olmayan bir fizikle gelecektir. Buna transfer edilecek futbolcunun fiziksel ve kondisyonel belirsizliği de eklenince hazırlık kamplarında durum vahim bir hal almaktadır.
Geçiş periyodunda sporcular yüksek şiddette olmasa bile haftada en az 3 antrenman yapmalıdır. Çünkü bu dönemde performans ne kadar aşağıya düşerse hazırlık döneminde yukarı çıkarmak da o kadar zorlaşır. Dahası, aşırı yüklenmelerle sakatlıklar da baş gösterir. Birçok sporcu ‘geçiş dönemi’ni iyi geçirmediği için ‘hazırlık dönemi’nde ya sakatlanır ya da uzunca bir süre formasını kaptırır. Bu durum her halükarda kulübe zarardır! ‘Nasıl yani, bu sporcular da insan! Hiç mi tatil yapmayacaklar?’ dediğinizi duyar gibiyim. Elbette tatil yapacaklar, hatta ilk 1 hafta hiç spor da yapmayabilirler. Fakat bilim özellikle 1 haftadan daha fazla spor yapmadan geçirilen sürenin ciddi performans düşüşlerine neden olacağını bildiriyor. Tatil döneminde performansın yaklaşık %15 düşmesi normal kabul edilir ama ‘geçiş dönemi’ni doğru geçirmeyen sporcuların, aşırı güneş banyoları, kötü beslenmeleri, aşırı eğlenceleri bu düşüşü %30 seviyelerine kadar çıkarır ki, işte bu durum ‘hazırlık dönemi’nde net şekilde kendini gösterir.
Hipertrofi, aerobik-anaerobik eşik, ATP vs gibi teknik terimlerle zihninizi yormadan, özetle demem o ki; Gazişehirli her bir sporcu, kendi kariyerleri ve gelecekleri için bu dönemi ‘olması gerektiği gibi’ geçirmeliler ve yönetim de bu konuda acil bir sistem geliştirerek takip mekanizması oluşturmalı. Sporcular aslında ne yapmaları gerektiğini çok daha iyi biliyorlar, mesele uygulamakta. Yönetime düşen görev de bu önemli hususu onların inisiyatifine bırakmamak. Çünkü; özellikle modern futbolda atletik performans ve hız çok daha önemli hale geldi. Son söz olarak; bu konuyla ilgili acı bir örnek vermek istiyorum. Sezon başı kampına gelen Del Valle’nin kilo aldığını gözlemlediğimde konuyu irdelemiş ve Del Valle’nin %17 yağ oranına çıktığı bilgisine ulaşmıştım. İşte o Del Valle, yetenekli olmasına rağmen, bu hatasının acısını çok kötü çekmiş ve bir yandan sakatlıklarla boğuşurken öte yandan da forma savaşında geri kalmıştı. Sonuçta da performans olarak geri kalıp deyim yerindeyse gözden düştü, akabinde de takımdan ayrılmak zorunda kaldı.