Geçen haftayı ağırlıklı olarak Organize Sanayi Bölgesindeki işçilerin iş bırakma ve eylem olaylarıyla geçirdik. İlk kez bu defa olayın seyri değişti. Sendika ile işçi birlikteliği arasındaki gelişmeler yerelden çıkarılıp ulusala taşındı. Çünkü burada işveren ile işçiler arasındaki strateji, bazı kararlar ve gelişmeler sonrası Sendika ve işçilerin lehine dönüştü. Mağduriyet oluştu, haliyle patronlar kötü, işçiler mazlum ve ezilen konumuna sokuldu. Sendika başkanı da önce gözaltına alınıp sonra serbest bırakılınca kahraman yapıldı. Öyle gelişmeler yaşandı ki, fabrika sahipleri sokakta veya fabrikanın önünde işçilerle sendika başkanıyla tartıştı. Maalesef bu yanlışı fabrika sahipleri veya onları temsil edenler açık bir şekilde yaptı. Hatta en büyük sansasyon BİRTEK-SEN Başkanı Mehmet Türkmen’in bir patrona "Bu kadar para kazandın, zengin oldun. İşçinin de hakkını ver demek edepsizlik mi?" diye tepkisi üzerine AKP’li patron "Zenginliğimi Allah verdi!" dedi. Kimisi sendika başkanına s….r git, bir yevmi'yelik adamsın diyerek tepki gösterdi. Kimisi fotoğraf çeken gazete muhabirinin üzerine yürüdü. Öbürü işçilerin ısınmak için yaktıkları ateşi söndürttü. Haliyle herkes elindeki cep telefonlarıyla görüntü alarak bunu paylaştı.
VALİ’NİN HAMLESİ FARKLI ALGIYA YOL AÇTI
Sonuç elbette tamamen patronlar yani işverenler aleyhine bir durum oluşturdu. Buna birde Sayın Vali Kemal Çeber’in gece yarısı apar topar yasağı eklenince iş zıvanadan çıktı. Elbette Sayın Vali kentte huzur olsun, kaos yaşanmasın diye Gaziantep’in bu görüntülerle imajının sarsılmasını istemiyor. Hatta gazetecilere işçilerin arasına provokatörler sızdı gerekçesini öne sürüyor. Ama ne söylenirse söylensin, bu yasaklama kararında genel algı önemli. O da sanayici olan AK Parti Milletvekili İrfan Çelikaslan’ın fabrika sahibi kardeşinin sendika başkanıyla tartışması ve “benim zenginliğimi Allah verdi” demesinden sonra yaşanan gerginliğin ertesi günü yasak kararı alınması, toplumda böyle bir algıya sebep oldu. Nitekim Sendika Başkanı ve işçiler bunu çok iyi değerlendirerek, iktidarın talimatıyla, patronların isteğiyle Vali yasak getirdi demeye başladı. Hele ertesi gün Demokrasi meydanında işçiden çok polisin alanı çevrelemesi, yaşanan gerginlik, üstüne BİRTEK SEN Başkanı Mehmet Türkmen’in gözaltına alınması strateji olarak tüm yanlışların birleştiği bir noktaya taşındı.
BU GİDİŞLE SANAYİCİLER ORTADOĞU VE MISIR’A TAŞINACAK
Şunu mutlaka söylemeliyim. İşveren de işçiler de çok zor durumda. Hatta sanayicilerin çoğu artık başta Mısır olmak üzere bazı Ortadoğu ülkelerinde tesis kurmaya ve üretimine buralarda devam etme planları yapıyor. Çünkü oralarda aylık işçi ücreti 150—180 dolar civarında iken Gaziantep’te kalifiye elemanların 1.400 dolara kadar ulaştığı maliyet rakamları var. Kaldı ki Başpınar’da asgari ücretle çalışanların sayısı çok az. 420 bin işçinin yer aldığı OSB’de küçük de olsa böyle münferit olaylar büyük ses getirebiliyor. Bazı fabrikalarda aylık rakamlar asgari ücretin üzerinde ve 30-35 bine yaklaşıyor. Buna bir de ikramiye vs. Eklemeler katılırsa bir işveren için ciddi maliyetler oluşturuyor. Ama özellikle iş bırakma eyleminin yapıldığı fabrikalarda maaşların 23-25 ve 27 bin lira civarında olduğu iddiası kafa karıştırıyor. Yani sözün kısası, işçiler mevcut maaşlarından pazarlığa yüzde 60 ile başladı ama bu görüşmeler sonrası elbette düşer. Onlar da diğer işçilerin aldığı 30-32 bin lira civarında maaşa razı olabilirler. Tüm bunlara karşısın bu rakamların altından kalkamayacağını düşünen bazı sanayiciler artık pes etme noktasına gelebilir. Yani gelecek günlerde çoğu fabrikasını kapatırsa kimse şaşırmasın.
HASAN ÖZTÜRKMEN’İN ÇABASI
Buna karşın işçinin de hakkını gözetmek gerek. Onların da aldığı ücrete karşılık bırakın üstüne başına doğru dürüst bir şey almasını, yemesi içmesi ve en önemlisi başta ev kiraları ve geçim sıkıntısı, çoluk çocuğunun okul masrafları, bugünün Türkiye’sinde tezat oluşturuyor. Yani açıkçası geçinemiyorlar. Haliyle daha iyi şartlarda çalışmak istiyorlar. Yani bazı fabrikalarda yeme, içme, tuvalet ve dinlenme alanlarının çok ilkel olduğunu göz önünde bulundurursak, o koşullar içinde çalışmanın yanısıra yeterli maaş istiyor. Elbette haklarıdır. Son olarak CHP Milletvekili Hasan Öztürkmen çalışmayan işçilerin işine geri alınması için harekete geçti. Hatta Vali Kemal Çeber başta olmak üzere Adil Konukoğlu, Cengiz Şimşek ve sendika yetkilileriyle temasa geçtiğini söyledi. Bu satırların yazıldığı ana kadar herhangi bir karar çıkmadı. Umarız bu iş uzamaz ve herkes işine gücüne döner.
ASIL KAZANAN SENDİKA VE MEHMET TÜRKMEN
Peki bu noktaya niye gelindi? İşte orada konu gerçekten çok boyutlu. Bu tür sorunları çözme konusunda maalesef şehrimizde ortak akıl ve empati yönünde sağlıklı düşünülemiyor, doğru adımlar atılamıyor. Ne sanayiciler nede işçileri temsil edenler ortak bir noktada buluşamıyor. Pazarlıklar sonuç vermiyor. Nasıl ki işveren kendini düşünüyorsa, sendika yöneticileri de benzer düşünceyle hareket ediyor. Yani ikisi de kazanmak için mücadele veriyor. İşte orada ortak akıl devreye girmiyor. İki taraf da birbirlerini hasım gibi, hatta düşman gibi görüyor. Oysa işverenin işçiye, işçinin de işverene ihtiyacı var. İşte bu ortamda o kadar kırılıp dökülmeler oluyor ki, anlaşma yönünde çözüm bulunamıyor. Sendika başkanı çok akıllı ve kurnaz. Ağzı iyi laf yapıyor, üstelik ulusal televizyonları iyi kullanıyor. Yanına birde Milletvekili Sevda Karaca’yı alınca gücüne güç katıyor. Ona söyleyecek bir sözüm yok, çünkü iş ve sendika tecrübesini en iyi şekilde kullanmasını biliyor. Bilgi için söylüyorum; DİSK/Tekstil yönetimi Mehmet Türkmen'i çalışma anlayışındaki uyumsuzluk gerekçesiyle 11 Kasım 2021 tarihi itibariyle görevden alındığını, SGK’ye bildirim yapıldığını belirtmişti. Mehmet Türkmen 9 yaşından itibaren işçi dünyasının içerisinde. Ünaldı Sanayi Bölgesi’ndeki halı atölyelerinde çırak olarak işçilik hayatına başlamış ve tam 15 yıl boyunca halı dokuma işçisi olarak çalışmış. Genç yaşta sendikal mücadeleye katılmış ve işçilerin haklarını savunmak için önemli roller üstlenmiş. DİSK ile yollarını ayırınca BİRTEK-SEN’in Genel Başkanı olarak sendikal mücadelesine devam etti. Gaziantep, Şanlıurfa, Kahramanmaraş, Adıyaman ve Malatya gibi bölge illerindeki tekstil fabrikalarında işçilerin hakları için mücadele etmeye devam ediyor. Bu gidişle de büyüyecek, çünkü işçi hakkını arayan koruyan ve tuttuğunu koparan sendikacı ister. DİP NOT: Bu satırların kaleme alındığı sırada gelen haberlere göre, Mehmet Türkmen'in tekrar gözaltına alındığı bildirildi.
DEMEK Kİ BU İŞLER FATMA ŞAHİN’SİZ OLMUYORMUŞ
Gelelim son söyleyeceklerime. Aslında geçen dönemde yine böyle sıkıntı yaşanmıştı. Hatta tartışmaların boyutu büyümeye başlamış ve tam Ahmet Şireci tepki olarak fabrikayı kapatma kararı almışken, bir baktık ki, herkesin şaşkın bakışları arasında Fatma Şahin, beraberinde CHP Milletvekili Melih Meriç ile birlikte kalktı en çok sıkıntının yaşandığı Şireci tekstile gitti. Önceleri Fatma Şahin’in bu hareketi yadırgandı hatta bazı çevrelerce eleştirildi. Ama O bunlara aldırış etmedi ve önce Ahmet Şireci ile konuştu, onu ikna etti, sonra eline mikrofonu alarak, sendika karşı çıksa da eylemdeki işçilerle yüz yüze konuşmaya başladı. Hatta işçilerden gelen tepkileri de hoşgörüyle karşılayarak konuştu ve sorunun kısa süreden çözülmesini sağladı. Bu sene yine ücret talebi nedeniyle yaşanan çekişmelerde dikkat ettim Fatma Şahin ve Melih Meriç yoktu. Tabii işçiler ve sendika ile karşılıklı görüşüp çözüm üretilemeyince ortaya böyle üzücü gelişmeler çıktı. Bu konuda fazla bir şey söylemek istemiyor ama mutlaka "Demek ki bu işler Fatma Şahin'siz olmuyormuş" demeliyim...
HEPİNİZE İYİ HAFTALAR
BAŞPINAR VAKASI
Ökkeş Özekşi - Haftaya Bakış
Yorumlar (4)