Yemek için değil ders için aldığımız 2 kilo bile gelmeyen bir kavuna 125 TL ödeme yapılan bir şehir oldu Gaziantep…
Baklava, şöbiyet, bülbül yuvası, kebap zammı derken, her manavın kendine özel uyguladığı ve tüketicilerin bunu maalesef biraz da mecburiyetten aldığı bir dönem yaşıyoruz.
Bir bakıyorsunuz yerel markette 7,5 TL’ye satılan patates mahalle manavlarında 12,5 TL satılıyor. Bir görüyorsunuz durum tamamen tersine dönüyor...
Daha domates, soğan, biber gruplarına girmiyorum.
Hele meyvelerin yanından bile geçmiyorum…
Manav sattığı ürüne fiş vermiyor. Üstelik sadece sebze bölümlerinde fiyat etiketi uygulanıyor, iş meyve bölümüne gelince fiyatını kasada ödediğin para ile öğreniyorsun.
Tabii alıncaya kadar fiyatını bilmediğin ancak poşetlere koyduğun ürünleri iade de edemiyorsun daha doğrusu biraz da utanıyorsun... Sonuçta elinde 5-6 hatta daha fazla poşetle mini kasaya kadar gelip, kuzu kuzu ödüyorsun.
Yasada manav ya da marketlerin fiyat etiketi zorunluluğu bulundurması gerektiğini artık öğrendik.
Gerek zabıta ekipleri, gerekse de Tarım ve Orman İl Müdürlüğü ekipleri ve bazen de tüketici heyeti denetimlerini bu yönde yapıyor. Fiyat etiketi varsa hep beraber bir alkış yapılıyor ve çıkılıyor. Arada ürünün bozuk olup olmadığı ihbarlarıyla da marketler ya da manavlar kapatılabiliyor.
Burada üründeki fiyatın ne olup olmadığı ile ilgilenen yok. Market çalışanlarının günlük iki posta etiket değiştirmesi de anlam ifade etmiyor.
Aslında bu sadece gıda sektörü için geçerli değil. Bir çok sektörde kriter bu yönde.
ETİKET VARSA SORUN YOK MU?
Asıl mesele buradan başlıyor. Bakın bir kavunun 125 TL’ye satıldığı sosyete manavlarında inanılmaz bir arz - talep söz konusu. Böyle olunca bu bahsi geçen sosyete manavlarında bizler aldığımız ürünün fiyatını sorgulamaktan uzak kalıyoruz. Yasa gereği yeme içme, alma satma dünyasında serbest piyasa kuralları geçerli. 10 TL’lik malı, 100 TL’ye de satsa bile fiyat etiketi var ise sorun yok.
Sosyal medyada paylaşılan ve sürekli değiştiği öne sürülen fiyat etiketleri bu çerçevede anlam ifade etmiyor. Market, manav ya da giyimde baz alınan nokta FİYAT ETİKETİ varsa sorun yok, yoksa ceza var...
Kimse sen bu ürünü niye bu kadar pahalıya satıyorsun demiyor…
Serbest piyasa kuralları geçerliliği bu noktada net bir şekilde gözler önüne seriyor…
MARKETTE 10 TL, MANAVDA 30
Aslında burada ortaya çıkan bir diğer gerçeğimiz de arz talep meselesi. Manav ya da market 1 TL’ye aldığı ürünü 5 TL’ye satma hakkına sahip olabiliyor. Yani kendi fiyatını kendi belirliyor ve etiketi yapıştırdığı zaman ortada sorun filan kalmıyor.
Bizler ise sürekli fiyat artışlarından şikayet edip, ‘bu olur mu?’ diye serzenişte bulunduğumuz sosyete manavlarına akmaya devam ediyoruz.
‘Piyasanın en taze ürünü bizde’ diye reklam yapıp, üstelik piyasanın en pahalı ürününü satma cesaretini gösteren bu esnaflara etiket uyguladığı gerekçesiyle ‘sen niye bunu pahalı satıyorsun’ denmiyor. Yani serbest piyasa devreye giriyor...
Geriye ne mi kalıyor ?
Geriye fiyatları pahalı bulmamıza rağmen yine de alışveriş yapan, fiyat sorgulamayan, itiraz etmeye farklı anlamlar yükleyen biz tüketiciler ve gerçeği kalıyor.
Her sektör için geçerli olan arz talep meselesi maalesef günümüzdeki pahalığı gözler önüne acı da olsa seriyor. ‘Ben pahalıya da satsam sen alıyorsun’ diyor esnaf… İşte asıl sorun buradan sonra başlıyor..
Bize de ‘Niye şikayet ediyorsun, pahalıysa alma kardeşim” deniliyor.