-Uyuşturucu almış başını gidiyor. Vatan mahallesinde Karşıyaka'da adam ne istiyorsun diyor? Esas buna değinmek lazım. Biliyoruz ki Hacıbaba'ya sokağa girdiğinizde adam arabanın yanına gelip uyuşturucu çeşidini söylüyor ve ne lazım? diyor. Uyuşturucu konusuna dikkat çekmek için narkotik müdürünü çağırdık. Öyle bir fotoğraf çizdi ki bu şehir tertemiz. Hiç uyuşturucu satan, kullanan yok sanki. Kim satıyor o zaman bunu.. Bu nasıl bir şehir? Tamam haklısınız emniyet sık sık baskın düzenliyor. Ama sonuç ne ? Hoş geldiniz sefalar getirdiniz. Beylerbeyine ve GATEM'e iki tane Karakol ihtiyacımız var. Emniyet Müdürüne Karakolu gerekirse biz yapalım dedik müdür yok dedi. 100-200 personele ihtiyaç var. Beykent'teki bir olaya müdahale etmek için Organize sanayideki arkadaşlar 45 dakikada ulaşıyor. GATEM'deki bir olay için Küçük Sanayi'den gelmek yarım saat sürüyor. Böyle bir süreçten geçiyoruz. Tabi umudumuz var. Umudumuzu yitirmeyelim, iştahımızı yitirmeyelim, şehrimizi seviyoruz. Gaziantepli olmaktan gurur duyuyoruz, şehrimizi seviyoruz, şehrimize de borcumuz var diye düşünüyorum."

İKİ ARKADAŞ BİR CAFEDEN 50 LİRA VERİP ÇIKIYORSAK
ALLAH BU MEMLEKETTE YAŞAYANA YARDIM ETSİN

-Esnafın desteklenmesi gerekiyor. Ancak bir suyunda 2 liraya satılması doğru değil. Belgrad'tan geldim İstanbul Yeşilköy Marina'da yürüyelim dedim. Çaycının fotoğrafını çektim. Fiyatlar çay 1.5 lira. soda meyve suyu 2.5 lira ayran 3 lira. Gaziantep'te bir kahvede iki arkadaşımla oturduğumda 50 lira verip çıkıyorsam Allah yardım etsin bu memlekette yaşayana. Küçük esnafın dahada kollanması gerekiyor ama bir misafirinizle kafeye gittiğinizde iki kişi 40 lira verip çıkıyorsanız bir daha gidemezsiniz. Bunu birinin söylemesi gerekiyor. Serbest pazar. Tamam da çocukluğumuzda zabıta vardı, zabıta birinci sınıf, ikinci sınıf diye kebapçıya tarife verirdi. İpin ucu kaçtı. Bu serbest piyasa hepimizi darmadağın etti. 50 kuruşa su alanların, ihtiyaçlarını gidermek için tuvalete 1.5 lira verdiği bu kentte artık bazı şeylerin değişmesi gerekiyor.


SERBEST PİYASA AMA 80 LİRAYA BAKLAVA MI OLUR ?

Tamam serbest piyasa ama 80 liraya baklavayı kim yiyecek? O çocuklara yazık, baklavacının önünden geçen küçük çocuklara yazık. Ben o günleri yaşadım. Bizim çocukluğumuzda öyle aman aman bir şey yoktu. Elmacı pazarında baklava kırığı alıp yerdik. Ayıp değil. Ekmeğin içine dürüm ederdik. Burhan Çağdaş’a, “Bize borcun var” dedim, nedenini sordu. Dedelerimiz senden baklava alıyordu, babalarımız alıyordu, biz alıyoruz, çocuklarımız alıyor. Ama 80 liraya baklava olmaz ki! Bu Çorum Leblebisi değil arkadaş. Antepli kendi baklavasını yiyemiyor dedim"

ÜNALDI HALEP’İN BİR CADDESİ GİBİ OLMUŞ
"Suriyeliler artık sosyal yaşamın, ticari yaşamın bir parçası. Madem bu insanlarla yaşayacağız bu kültür devam etsin, bu insanlar Gaziantep'e yatırım yapsın. 250-300 Milyar Arap coğrafyası var, bunu fırsata döndürelim. Dil, meslek imkanlarını kullanalım. Siyasilerin verdiği kararlara sonuna kadar saygılıyız. Aslolan Türkiye'nin bekasıdır, geleceğidir. Şunu artık kabul edelim bu insanlar artık buradan gitmezler. Aslında Kuzey Suriye'de savaş bitti. Bu insanların önünü açmamız lazım. Ünaldı'dan geçerken Halep'in bir caddesi gibi. Triko sektöründe, ayakkabı sektöründe etkililer. Bunların ticaret kültürleri var. Bunlar parayla geldi. 3-5 milyon dolarla geldi. Mevzuat nedeniyle bunların paralarını alamadık, bankaya koyamadık. Ancak şimdi bazı bankalar formüller geliştiriyor. Fakat ilk sıralar kaçırdık. Biz Suriyeli akademisyen, doktor, mühendis, dil bilenleri kaçırdık, bize orta sınıf tüccar kaldı. Yeniden bunları nasıl kazanırız, buna bakmamız gerekiyor"
BU ŞEHİRDE MİMARİ BİNA YOK
"Gaziantep'i İspanya ile kıyaslayınca konuşacak yerimiz yok. Yani maalesef daha Bilbao Barcelona,Sevilla örneği varki konuşamıyorum. Bilbao'ya 1 Milyon turist geliyor. Artık insanlar bu binaları görmek istemiyor. Zeugma, Karkamış, Rumkale, Dülük, Tilmen çok önemli. İnsanların şehrin değerlerine duyarlı olması gerek. Bizim pazarlama sorunumuz var. Sadece turizmde değil yaptığımız ürünleri de pazarlayamıyoruz"
TARİHİ ESERLERİN, ANILARIMIZIN YIKILMASINI İSTEMİYORUM
Mimarlar Odası bizi ziyaret etti. Onlara bu şehirde 5 tane estetik bina var mı diye sordum. Yok, bu kentte 5 tane estetik yapı yok. Bu hususta onlara da görev düşüyor. Şehirler gelişecek elbette ama estetik gelişecek. Ben göreve ilk geldiğimde burayla ilgili mimar bir arkadaşımız, bize bir proje getirdi, projenin nasıl olması gerektiğini sordu. Ona şunu anlattık. Ben Gaziantep'teki tarihi eserlerin yıkılmasını istemiyorum dedim, çünkü burası tarihidir, yıkılmaması gerektiğini dile getirdim. Çünkü yıkılan Nil kahvemizin, yıkılan Kırkayak kahvemizin, yıkılan Halk bahçemizin hala acısını çekenlerden biriyim. Stadyumda benim çocukluğumda Antepspor'un üçüncü ligden 2.lige geçerken, Zeki Dinçer Orkestrasının yukarıda konser verdiği, rahmetli Saip Konukoğlu bizleri selamladığı o anılarımızın yıkılmasını istemiyorum. Bunu anlattım. Yıkılmaması adına ya da orada başka bir şey yapılması adına. Anılarımızı yıkıyoruz. Torunlarımızın elinden tutup gezeceğimiz mekanları azaltıyorsunuz, ben buradaki anılarımın yıkılmasını istemiyorum dedim. Gidin başka bir yere bir şey yapın dedim. Ama tabi icra makamı değiliz. Sadece tavsiye edebiliyorum. Bazı mekanların yıkılmaması adına medyaya önemli iş düşüyor."

GECE UYUYAN BİR ŞEHİR OLDUK EVE KİLİTLENDİK
Gece uyuyan bir şehir olduk, hepimiz eve kitleniyoruz. Bizim çocukluğumuzda ve gençliğimizde Gaziantep daha sosyal bir şehirdi. Aileler ile birlikte gidilen, konserlerin yapıldığı çay bahçeleri ile doluydu. Eski günleri özler olduk. Gaziantep geceleri uyuyan bir şehir olmaktan kurtarılmalı, burasını uyandırmak zorundayız. Bey Mahallesi, yaşayan bir yer haline getirilmeli. Çocukluğumuzdaki Turizm Parkını anlatmaya gerek var. Esentepe vardı. Yeşil su vardı. Biz Geceleri bu şehre nasıl hayat katarızı düşünmeliyiz. AVM kültürünü inşallah mümkünse bir daha yapmayalım. Ben bu şehre bir tane daha AVM yapılmasını istemiyorum. Ben icra makamı değilim, ama benim niyetim bu. Ben istiyorum ki sokağa çıkan insanlar simitçiden simit alsın, büfeden su alsın. Şehrimizde Marangozlar Geçidi, Demirci sokak, Ganevetçi sokak olmasına rağmen bir Baklavacı Geçidimiz yok. Baklava şehriyiz. Bu şehirde bir Baklavacılar geçidi olmaz mı?Adam taksiye bindiğinde beni baklavacılara götür desin. Bu şehrin taksicisinin küçükte olsa üç beş kelimeyi bilecek kadar İngilizcesi olmalı. Her takside bir tane harita olmalı.
BU GİDİŞLE YOZLAŞMA GAZİSİ OLURUZ
Yedi düvele karşı verdiğimiz savaşta ödediğimiz bedeller nedeniyle aldığımız şerefli bir “Gazilik” madalyamız var. Bununla gurur duyuyoruz.
Ancak içinden geçilen süreç bakımından ‘yozlaşma Gazisi’ oluruz diye endişe ediyorum! Çünkü, memleket artık, “Kahkenin üçü, Antep’in içi”nden ibaret değil.

BUNLARI SÖYLEYEN TİCARET ODASI BAŞKANI BEYHAN HIDIROĞLU
Evet, gelelim sadede.. Yukarıda sözlerin hepsi GTO Başkanı Sayın Beyhan Hıdıroğlu'na ait.. Nihayet bu şehirde bizden başka sorumluluk taşıyan bir Oda Başkanı çıktı ve basının karşısında takır takır konuştu..Bizde bunu manşete çekerek "OOHHH YAAAA"dedik.. Çünkü son yıllarda böyle konuşan STK başkanları kalmadı. Siyasilerden de MHP il Başkanı Muhittin Taşdoğan konuşuyor.. Eskiden bir Sıtkı Severoğlu vardı, bir Ali Peri vardı.. Şimdi sesleri çıkmaz oldu.. Bu sessizliği Sayın Beyhan Hıdıroğlu bozdu. Kötü mü etti? kocaman HAYIIRRR... Çünkü Beyhan bey, kendi şahsına birşey konuşmuyor, sadece bu şehrin hassasiyetlerine değiniyor.. Bizde öyle değilmiyiz.. Gazete olarak bu kentin sorunlarını gündeme getirerek, yetkililerin dikkatine sunuyoruz..
ASLINDA KORKMAYA ÇEKİNMEYE GEREK YOK
Yeri gelmişken bu meseleyi dile getirmek istiyorum..Bu kentin sorunlarını bilmelerine rağmen ses çıkarmayan, seyreden kişilerle konuşuyoruz sık sık.. Hepsi çekincelerini dile getiriyor, Hedef olmaktan korktuklarını söylüyor.. Oysa şehrin sorunlarını dile getirene kim ne diyecek ki.. Tam aksine bu şehri yönetenler memnun olur. Valisi, Belediye başkanları daha çok sevinir.. Nihayetinde yetkili ağızlar, hatta medya mensupları, şehrin sorunlarını anlatıyor, çözüme yönelik önerilerde bulunuyor. Bu Vali için de belediye başkanları için de önem arzeder. Çünkü bunu şehrin milletvekillerine, bakanlara, gerektiğinde sorunlar nereden çözülecekse, aktarıp bitirmeye yönelik harekete geçmelerini sağlayacak. Tam aksine ses çıkmazsa, kimse birşey söylemezse, o zaman ne Vali, ne Belediye Başkanları, ne Milletvekilleri ne yapsın.. Onun için tekrar söylüyorum..Bu şehrin sorunları için susmayın, çözümü için konuşun, önerilerde bulunun arkadaşlar. Bu şehirde yaşıyorsak, susmamız sessiz kalmamız Gaziantep'e kötülüktür..Bu açıdan Gaziantep Ticaret Odası Başkanı Sayın Beyhan Hıdıroğlu'na ve birlikten güç doğar anlayışıyla hareket eden yönetim kurulundaki tüm arkadaşlarına teşekkür ediyor, devamını getirmesini diliyorum..
HEPİNİZE İYİ HAFTALAR