DURGUN AKARDI ALLEBEN -20-
Kaya Öztaş
İlköğretim öğrencilerine(Antep Savunması Öyküleri)MAĞARABAŞI SAVAŞINormand Birlikleri sabahın erken saatlerinde kentin doğusuna, Mağarabaşı Bölgesine topçu ateşini başlattı.Top mermileri zaten saman, çamur karışımı kerpiçten yapılmış evleri savuruyor... Evler sırt sırta, bahçe bahçeye, yan yana…Top atışlarından sonra Fransızlar iki tank’la hücûma geçti.Tankların arkasında anlı şanlı piyadeleri, korkudan bacakları titreyerek kahramanca ilerliyorlar tankları siper alarak!Tanklar 25’lik toplarıyla önden ateş ediyor, önüne geleni devirip geçiyor,dediğimiz gibi, piyadeler tankların arkasında güven içinde ilerliyor ,içlerinde bu topraklarda vurulup ölmek korkusu…Tankın içindekiler kendilerini daha bir güvende duyumsuyor ve küçük tank pencerelerinden makineli tüfekleri kurşun yağdırıyor çevreye...Ne siper, ne mazgal*, ne ev kalıyor...*Mazgal :1)Kale duvarlarında iç yanı geniş,dış yanı dar delik.2) Yağmursularını kanalizasyon şebekesine çekmek için kullanılan üzeri demir parmaklıklı delik.Top atışlarıyla yıkılan ve toprak yığını haline gelen ev yıkıntıları arasında top ve makineli tüfek atışlarına dayanmak, tutunmak olanaksız. Başını göstersen yersin kurşunu.Ellerinde çakar almaz basit tüfekleriyle Antepli yiğitler, bir iki cılız ateş açtıktan sonra geri çekilmek zorunda kalıyorlar. Sığındıkları evleri terk ediyorlar...Ama bir şeyler de yapmak gerek…Anteplilerin bir üstünlüğü var: Savaşa tutuştukları bölgeyi iyi tanıyorlar,evlerin yapısını da...O halde bu üstünlüğü kullanmalı…Yıldırım Taburundan Dördüncü Bölük askerleri ve başlarında semt reisi Abdullah Efendi karşı saldırıya geçmeye karar verdi.Düşmanın girdiği, işgâl ettiği evleri teker teker biliyorlar. Evlerin yapısını da. Komşu duvarı da, damı da…Damdan dama, duvardan duvara siperlenerek, sessizce yaklaştılar Fransızların bulundukları evlere. Toprak damları bir darbede deliyor ve içeriye bir el bombasını bırakıp uzaklaşıyorlar…Fransız askerleri, fare görmüş korkak kadınlar gibi feryadı figan ,çığlık çığlığa,yandım İsa diyerek dışarıya fırlayıp çil yavrusu gibi dağılırken,bu kez Türk tüfeklerinin ateşiyle karşılaşıyorlar…Böyle böyle bir hayli kayıp verdirdiler bizimkiler Fransızlara, ölü, yaralı...Gel gör ki tanklar ateş etmeyi ,can almayı, yakıp yıkmayı sürdürüyor… Tankın birinin can alıcı noktasına,paletlerine, bir çelik mermi isabet edince, tank hareketsiz kaldı.Şimdi satsan ancak hurdacının satın alacağı hurda demir yığını ! İçinde de “yandım anam!” türküleri söyleyen çığlık çığlığa Fransız askerleri… Hemen yoğun bir ateşe tutuldu bu hareketsiz kalan tank ve içindekiler…Burada da,doğruyu söylemek gerekirse, Fransızlar canlarını dişlerine takarak ve kayıplar vererek, bozulan tankı öteki tanka bağlayıp yedeğine aldı ve o tankla yaralı,bozulmuş tankı çekerek, onu siper alarak geri geri çekildiler..Böylelikle tank Türklerin eline geçmemiş oluyordu…Savaşçılardan Lohanlı Zeynel bir yolunu buldu ve oralardaki Bekir Bey Camii’nin minaresine çıktı. Yukardan bakılınca her şey tabak gibi görünüyor ve düşmanın saklanacak yeri kalmıyordu. Attı vurdu, vurdu düşürdü, nişan aldı hakladı Lohanlı Zeynel…Öte yandan Fransız Topçuları ileri gözetleyicilerinin verdiği komutlarla isabetli atışlar kaydediyor… Tanklar Fransız askerlerini, toplar da tankları koruyor…Tanklardaki yaralı askerlerin iniltisi ayyuka çıkıyor... Türk kadınlar, kızlar, mücahitlerine su, cephane taşıyorlar vızır vızır kurşunlardan korkmadan…Zar-zor çekilebildiler Fransızlar, bin pişman!Gece karanlığı basınca siperlerinden çıkan Türk savaşçılar savaş alanından 20 Fransız tüfeği, 3 otomatik tüfek, hayli cephane, bomba ve tahkimat araçları topladılar.Fransız İşgâl Komutanları odalarında öfke kusuyorlar üstlerine karşı:“Küçük bir kasabayı bile teslim alamıyoruz. Kolaysa gelin de siz alın bakalım!” BEN YAPARIM KOMUTANIM ÇINARLI CAMİİ ve çevresi Antep savunmasında kilit noktalardan* biriydi.Buralara yakın bostanların arasında bulunan bir kiremithane de Fransızların elinde bulunuyordu. Etraf-ı Şehir Cepheler Komutanı Özdemir Bey buranın öneminin ayrımında. Bunun için bir toplantı düzenledi. Dayı Ahmet Ağanın evinde toplanıldı.Özdemir Bey,Düğmeci Mahallesi Semt Reisi Araptarlı Hasan,İnco Hüseyin,Pazarbaşı Nuri ve daha başkaları… “Arkadaşlar,diye söze başladı Özdemir Bey,şu kiremithane….Biliyorsunuz burada Fransızların mühimmatı ve de cephaneleri bulunuyor...Bizim savunmamız açısından buranın imha* edilmesi mühim...Ancak çok iyi savunuluyor...Bir saldırı ile ele geçirmemiz çok tehlikeli ve büyük kayıplara sebep olabilir? İnco Hüseyin:”Haklısın komutan,peki başka bir yolu yok mu ?” Özdemir Bey:”Bir iki fedai ile denenebilir,diye düşünüyorum!”
Yorumlar