Tadımız tuzumuz kalmadı.. Piyasalar zaten kötü.. Millet ekonomik sıkıntıda..Hemde bildiğiniz gibi değil.. Biz dahil çalışanlarımızın maaşlarını ödeyemeyecek durumdayız.. Kredi kartlarına sarılanlar bile son noktaya geldi.. Sanayici ve iş dünyası dolar darbesini nasıl atlatırız diye kıvranıp duruyor.. Firmalar kapanıyor, işyerlerine kilit vuruyor.. Bir KOSGEB işini bile halledemeyen, 4 seneden beri hakettiği parayı alma becerisini bile gösteremeyen biz bile bu gidişle yakında gazeteye kilidi vurursak sakın şaşırmayın.. Yani durumlar hiçte siyasilerimizin söylediği gibi değil.. Zaten TOBB da bunu açıkladı ve kapanan şirket sayısının bir yılda yüzde 48 artış gösterdiğini açıkladı..

Bu işin ekonomik yanı.. Birde asıl yüreğimizi yakan terör olayları var.. Biz dahil herkes o sıkıntıda bunları nasıl atlatırız diye çırpınırken, peşpeşe gelen bombalı saldırılar canımızı yakıyor.. İstanbul Beşiktaş bombasının üzerinden tam bir hafta sonra şimdi de Kayseri’deki saldırı, törer örgütünün planlarını değiştirdiğini gösteriyor.. Aslında bunu aylar önce O Karayılan belası Kandil’de dile getirmişti.. Şehirlere ineceklerini söylemişti.. Tabii her şeyde olduğu gibi bunda da iş fazla ciddiye alınmadı. Tıpkı DEAŞ’ın yaptığı gibi masum insanlarımız, polislerimiz askerlerimiz PKK veya bağlantısı TAK tarafından peşpeşe şehit edildi.

ARTIK DOĞU DEĞİL ÜLKENİN HER BÖLGESİ YANIYOR

Biliyorsunuz önceleri, özellikle asker ve polis anaları çocukları doğuya gittiğinde karalar bağlar, yürekleri ağzında, her an gelebilecek kötü haberi korkuyla beklerdi.. Görünen o ki, artık Doğu filan kalmadı. Türkiyenin en büyük kentleri, anadolu'nun gözbebeği şehirler de teröre kurbanlar vermeye başladı.. O masum çocuklarImız peşpeşe hayatını kaybediyor kalleş saldırılarla.. Yani artık bu işin doğusu- batısı kalmadı ve ülke olarak her bölgemizde ölüm kol geziyor.. Nasıl çıkılacak bu işin içinden bilemiyoruz.. Yetkilileri dinlerken sadece kahroluyorum.. Bu işleri vurarak, öldürerek yok etme anlayışının dünyada bu zamana kadar asla başarı sağlamadığını maalesef görmüyorlar.. İspanya’da ETA, Kuzey İrlanda’da IRA bunun en somut örneği..sehitler.jpg

ÜLKEMİZİ PARÇALAMAK İSTEYENLERE DESTEK VERİLİYOR
Tabii Türkiye’de sadece PKK belası yok, birde DEAŞ tehlikesi var. Yanıbaşımızda Suriye’de yanan alevlerin ülkemize sıçrama ihtimalini daha söylemiyorum bile.. Ama ne olursa olsun, bunların asla vurarak, parçalayarak, yok edeceğim diyerek çözme şansının yok denecek kadar az olduğunu söylemeliyim.. Bu anlayış yabancı devletlerin, ülkemizi parçalama yolundaki hesaplarını kolaylaştırır. Türkiye bölünsün diyenlerin iç karışıklığa yol açarak hepimizi birbirine düşürme planlarını kolaylaştırır, çabuklaştırır.. Şu andaki görüntü maalesef hızla oraya doğru götürülüyor.. Birbirimize tahammülsüzlük, hoşgörüden uzak, farklı düşüncelere sahip olanlara düşmanca hisler beslemek, haydi deyince onlarca, yüzlerce insanı tahrik edip, olmaması gereken işlere yöneltmek, sadece ülkemizi parçalamak isteyenlerin ekmeğine yağ sürecektir..

12 EYLÜL ÖNCESİ GAZİANTEP'TE AYNI SİLAHLA HEM SOLCU HEM SAĞCI ÖLDÜRÜLDÜ
Daha yakın tarihimizde bunları görüp yaşadık.. Çok iyi biliyorum ki, 1980 öncesi olaylarda Türkiye’nin her şehrinde olduğu gibi, Gaziantep’te de bir gün sağcı, ertesi gün solcu gençlerin veya yetişmiş insanların öldürüldüğüne şahit olduk. Kentte kaos yaratmak, insanları korkudan sokağa çıkamayacak hale getirmek hep tek bir elden yönetiliyordu.. Bunları sağcı ve solcu ölümlerinin aynı tabancadan gerçekleştiğini öğrendiğimde anlamıştım.. O günleri yaşayan birisi olarak hem sağ görüşlü, hem sol görüşlü gazetelerin sporuna baktığım için dilimin döndüğünce oyuna gelinmemesi gerektiğini söylemiş, çok kez uyarılarda bulunmuştum.. Ama maalesef öyle zamanlarda göz gözü görmüyor ve tahrik müessesinin gücü çok etkili oluyordu. Sonunda 12 Eylül oldu ve hepsi bıçak gibi kesiliverdi.. Ama Türkiye o darbe ile demokrasiden çok şeyler kaybetti..

O ŞEHİT ANASININ DUYGUSUNU ANCAK EVLADI ŞEHİT OLANLAR ANLAYABİLİR

Biliyorsunuz, ülkemizde toplu ölümlerin yaşandığı her saldırıdan sonra, sorumlu makamdakiler çıkıp bol bol demeç verip, terörü yok edeceklerini söyleyip duruyorlar.. Aslında artık ne söyleyeceklerini, ne yapacaklarını ezberledik hepsinin..Keşke aynı beceriyi, saldırılar öncesi neler yapılması gerektiğinde görebilsek diye iç geçiriyoruz sürekli.. Hiç değilse o güzel gencecik çocuklarımız hayatta kalabilirler diyoruz kendi kendimize.. Birşey daha var tabii.. Nedense o yetkili makamdakilerin hiçbirinin evinde ateş yanmıyor. YANMASIN DA.. Hiçbirinin çocuklarına bişey olmuyor.. OLMASIN DA..
Hal böyle olunca, elbette hiçbiri evlatları kalleşçe saldırıya uğrayıp kınalı kuzularını kaybeden anaların-babaların hissiyatlarına tercüman olamıyorlar.. O evlerde neler yaşandığını, o polis ve asker evlatlarını, genç yaşta öğrenci çocuklarını kaybeden ana- baba’nın ve yakınlarının hissettikleri duyguyu bilemiyor tabii… Birde yeni moda ŞEHİT övgüsünü getiriyorlar ya, inanın aklımızla dalga geçildiğini düşünüyoruz artık..

Sözün özü; Türkiye’nin acilen sağduyuya ihtiyacı var.. Ne kadar sağduyulu davranırsak, ülkemizi bölmek isteyenler o kadar üzülecektir.. Sevindirmeyelim onları lütfen..

Hepinize iyi haftalar