Futbol yazarlığı ve eleştirmenliği kolay değildir.Maç bittiği an yazınızı ilk beş, on dakika içinde gazeteye atmanız gerekir.
Penaltı olmuş olmamış, çevir kazı yanmasın örneğinden tekrar tekrar izleme şansınız yok.
O an gördüğünüz sizinle birliktedir.
Takımların sahaya dağılışı, seçtiği sistem ve karşı rakibin buna nasıl bir sistemle mücadele ettiğini daha ilk dakikalarda çözmeniz gerekir.
Ve maç içinde değişen oyun şablonlarını.
Faulleri iyi süzmeniz ve hakemin maç yönetimi süresince aldığı tavır ve kararları ilk 90 dakika içinde tek tek çözmeniz gerekir.
Tv karşısında tekrar maçı izleyerek yorumlamak için vaktiniz yoktur.
Dedim ya sadece maç bittiği an da beş veya on dakika içinde yazınızı hatasız göndermeniz şarttır.
Futbolcuların tek tek oyunlarını süzmenizde gerekecektir.Oyuna katkıları ve takım oyununa uyumunu gözden kaçırmamanız gerekecektir.
Hem de 90 dakika boyunca.
Maçtan önce kısa bir hazırlığınız olur.Takım kadrolarını ve dizilişini analiz edersiniz.Sakat ve cezalı futbolcuları bilmeniz fayda sağlar.
Ve iki takımında ligde ki durumunu deplasmanlarda veya kendi sahasındaki sonuçları elden geçirirsiniz.
Öyle maç bittikten sonra tv karşısında yorumcuları dinleyip tekrar tekrar pozisyon izleyip beyinde oluşturduktan sonra yazıya dökecek vaktiniz yoktur
Hatta ulusal basında okuduğunuz yorumcuların bazı yazılarını son yirmi dakika bitmeden gönderdikleri çok olmuştur.
Yüzeysel bir maç analizi o kadar.
Sonuca ilişkin bir ifadeye rast gelmezsiniz.
İşte işin zor tarafı budur…
Yerin dibine batırdığınız bir hakemin tüm pozisyonlarda haklı olduğunu sonradan görürseniz sıkılırsınız.
Maçı izlediğiniz gibi hakemin her hareketini de izlemeniz önem arzeder.
Ayrıca 80 milyonun maç izlerken hakem ve futbol yorumcusu, eleştirmeni olduğunu düşünürsek işiniz çok zordur.
Üstelik futbol fanatiklerine doğruyu anlatabilmek imkansızdır. Yorum yaptığınız her cümlenin altına küfür yazısıyla karşılaşmanız sizi hiç şaşırtmasın.
Onlar için doğru tektir.
Ve her zaman tuttuğu takım haklıdır.