KENDİNE YABANCILAŞAN ŞEHİR
Ökkeş Özekşi - Haftaya Bakış
Acısıyla tatlısıyla bir yılı geride bıraktık. Güzel ve olumlu şeylerin, kötü gelişmelerin ve acıların gölgesinde kaldığı bu şehirde spordan sosyal yaşama, kent sorunlarından ekonomiye kadar iyi ve kötü arasında gidip geldik. İnsanoğlunun fıtratında var demek ki, geride bıraktığımız 365 günün hatırası olarak hep yaşanmış acılar, sıkıntılar kaldı aklımızda… Oysa belediyelerimiz bazen gerçekten çok iyi işler çıkartıyor, projeleri şehrin geleceğine yönelik birbirinden değerli çok önemli eserleri oluşturuyor. Valilik te güzel işler yapıyor, hele şu okullar meselesi gerçekten çok değerli. Ama bunlar halkın belirli kısmının hoşuna giderken, önemli kesimini memnun etmiyor. Çünkü Gaziantep diğer vilayetlere benzemez. Bu şehir yokluktan var edildi. Savaşı gördü, açlığı yaşadı. İmkansızlıkların üstesinden geldi. Özellikle kentin yerlileri daha iyi bir ortam, daha yaşanabilir bir kent görmek istiyor. İşte ne yapılırsa yapılsın o sağlanamıyor. EN ÇOK CANIMIZI YAKAN ŞEHİTLERİMİZ OLDUYani anlayacağınız 2022 genel olarak çok iyi geçti denemez. Her şey bir yana Şehitlerimiz zaten canımızı en çok yakan yaşanmışlıklarımız oldu. Güzelim anne kuzuları güle oynaya gittiği asker ocağında yabancı ülke topraklarından hayatını kaybetmiş olarak döndü. Nedendir, niyedir cevabını bulamadığımız soruların dile getirilmesi bile sakıncalı haline geldi ülkemizde. 11 yıldan beri yüzlerce askerimizi kaybettik, ne uğruna, niçin? Diyerek gözyaşı döktük durduk. İşte bakın şimdi Suriye hükümetiyle ortak hareket için adım atmaya başladık. Esed dediğimize Esat demeye başladık. Milyonlarca insanın ülkemize gelerek tüm dengeleri bozmasına yol açtık. Yanlış diyenleri düşman ilan ettik. Şimdi başa döndük ama bu kez başka bir belayı başımıza saracağız. ÖSO dediğimiz Özgür Suriye Ordusunu ne yapacağız? İdlip’teki kaostan nasıl sıyrılacağız? Dünyanın sorusu ve sorunu var karşımızda. EVLERİMİZİ YIKTILAR APARTMAN YAPTILAR MİLYONLARA SATTILARTekrar yaşamımıza dönecek olursak, geride bıraktığımız yılda yükselen enflasyon nedeniyle alım gücümüzün düşmesi, kontrol edilemez fiyat artışları, yakıt, doğalgaz ve elektrik zamları, gıda ürünleri dahil tepeden tırnağa ülkede her şeyin ateş pahası haline gelmesini çaresiz gözlerle seyrettik. Bize kazık atanları zengin ettik. Buna sebep olanları çaresiz gözlerle izledik. Tepki veremedik, engel olamadık. Evlerimizi yıktılar ona bile çaresiz boyun eğdik. Bir iki kişi çıkıp hakkını aramaya kalkışınca onları küçümsedik, görmezden geldik. 300-500 bin lira vererek el konular evlere, 2-3 katlı evlerin yerine devasa apartmanlar dikilip 1,5-2 hatta 3 milyona satılmasına seyirci kaldık. Gerçekten evsizlere ev sahibi olma yollarını açamadık. Ev sahibi yapacağız derken, alım gücü az insanları kendi kaderleriyle baş başa bıraktık. Elbette tümü değil, aralarında başlarını sokacak ev alabilenler var tabii ki. Ama konut yapımları hep pahalı ve halkın alamayacağı kadar yüksek rakamlar üzerine şekillendirildi. Hep şehrin zengin bölgelerinde ve imarlı kesimlere ağırlık verildi. Veya çok uzak bölgelerde yapıldı, haliyle buralardan ihtiyaçları olanlar değil, rant hesabı yapanlar faydalandı. Bırakın her şeyi, bizim sektörde basın sitesi denildi 400’e yakın konuttan taş çatlasa 20-25 emekçi ev sahibi olabilirken, gerisi evleri arsaları olan tuzu kuru gazetecilere kaldı. Üçer beşer sahiplendiler. Kimisi sattı, kimileri kiraya verdi. Böylece basın sitesinde oturanların 20-25 tanesinin gazeteci, gerisinin ise gazeteci olmayanlarca kullanmasına şahit olduk. BU BEDDUALAR KİMSEYİ İFLAH ETMEZEn vahimi kenar semtlerde veya şehrin ortasındaki gecekondu tarzı evlerde oturanlara oralarda konut yaparak ev sahibi olmaları için formüller üretemedik. Evlerine el koyduklarımızı yıllardır o semtte ve mahalleden koparırken, yerlerine oralardan tekrar ev vermedik. Devasa apartmanlar yaptık, o insanların her gün gelip geçerken anadan babadan atadan kalan evlerinin yerlerine kocaman apartman yapılıp milyonlarca liraya satıldığını görmelerine ve kahretmelerine sebep olurken, yapılan beddualara şahit olduk. ARTIK ASGARİ ÜCRETLİLER EV SAHİBİ OLAMAZ KİRADA BİLE OTURAMAZŞimdi karşımızda çok acı bir gerçek var. Artık asgari ücretle yaşayanların ev sahibi olmaları imkânsız hale geldi. Çünkü her şeye olduğu gibi inşaat sektörüne gelen zamlar yüzünden konut fiyatları uçtu gitti. Bırakın onu kiraları bile ödeyemez hale gelen bir toplum yaratıldı. Yüzde- yüzden fazla zam yapanlar için güya yasal olarak artış yüzde 25 denilmesine rağmen o gariban insanlar kendi kaderleriyle baş başa bırakıldı. Biz bile gazetede büro kirasına gelen yüzde yüzden fazla zam ile şok olduk. Halen kirada oturan bizim Leyla bile şimdi oturduğu evin arttırılan kirası karşısında ne yapacağını şaşırmış durumda. Bunun gibi Gaziantep’te yüzbinlerce insan var maalesef… ŞEHRİN YOLLARI ARAÇ YÜKÜNÜ KALDIRAMIYORAnlayacağınız mutlu olmayan bir toplum yaratıldı ülkemizde. Yüzde 20’lerin hali vakti yerinde ve zengin, gerisinin sıkıntı yaşadığı bir şehir haline getirildi Gaziantep. Ortası kalmadı artık toplumun. Uyuşturucu konusunda ülkenin önde gelen şehirler arasında gösterilen Gaziantep’te trafik ve ulaşımda yaşanan sorunlar insanları canından bezdirdi adeta. Şehrin yolları yarım milyondan fazla aracı taşıyamaz hale geldi. Sola dönüş yasaklarına alışıldı ama artık onlarda trafiği rahatlatma konusunda yetersiz kaldı. Özellikle rögarların ve kasisler ile tümseklerin araba düşmanlığı yaptığı yollarda aracı arıza yapmayan kalmadı, Buna ben de dahilim. İşin özü şehir gündüz gözüne kilitlendi artık. Dahası Ambulanslar hastayı yetiştirecek yol bulamıyor bu şehirde. Bundan daha vahim durum olabilir mi? İnanın ambulanslara yol vermeyenlerle aynı havayı soluyanlar olarak lanetler okuyoruz bu şehirde. ARTIK KİMSE MESLEK ÖĞRENMEK İSTEMİYORDahası ve en önemlisi bu şehir mesleği unuttu. Artık kimse meslek öğrenmek istemiyor. Her sektörde Suriyeli çalışıyor. Çünkü onlar meslek sahipleri. Üstelik çoğu da kayıt dışı. Ne kadar acı biliyor musunuz, Gaziantepli ailelerin evlatları meslek sahibi olmak istemiyor. Ve bu şehirde gelecekte yaşanabilecek yerli halkın mesleksiz kalma tehlikesi konusunda kimse kılını kıpırdatmıyor. Haftalardır Ökkeş Özekşi çırpınıp duruyor, oda başkanları mesaj üstüne mesaj veriyor ama bu sorunun çözümü için kimse harekete geçmiyor. Bundan vahim durum ne olabilir ki? Yani anlayacağınız Gaziantep’te güzel şeyler olsa da kötü şeylerin ağır basmasının önüne geçilemiyor. Ve bu şehir gittikçe kendine yabancılaşıyor. HEPİNİZE İYİ HAFTALAR
Yorumlar