CHP bu ülkenin ana muhalefet partisi değil mi? Yani bir bakarsınız bu iktidar gider, onlar iktidara gelir… Olur mu elbette olur… Ki bu iktidarın ülkeyi sürüklediği ekonomik sıkıntı, bir türlü dizginlenemeyen enflasyon, her gün zamlar, geçim sıkıntısı, emeklinin anasından emdiği sütün burnundan gelmesi, alım gücünün yok olmaya başlaması, hemen hemen mutlu bir azınlık dışında ülkede yaşayanların büyük bir bölümünün mutsuz olduğu bir dönemde Allah ana muhalefet partisine altın tepside bir fırsat sunuyor zaten… Ama onlar bunu görmüyor, görmek de istemiyor. Görürmüş gibi yapıyor fakat göremediklerinin farkında değiller… Ki bu yönde uyaranı da dinlemiyorlar… Sadece bildikler doğrultusunda gidiyorlar, yani dikine inadına… Keşke bilseler onada eyvallah deriz, ama gerçekten bilmiyorlar… Oysa o kadar akıllı, o kadar bilinçli, o kadar liyakatlı ve Türk halkını tanıyanlar var ki içlerinde… Ama onları ne ülkede, nede şehrimizde asla yanlarına yaklaştırmıyorlar. Talihsizlik öyle bir noktaya ulaşmış ki, partiyi kuran Atatürk’ün kurduğu bu partinin; Cumhuriyetçilik, Halkçılık, Laiklik, Milliyetçilik, Devletçilik ve Devrimcilik olan 6 oklu simgesinin ne anlama geldiğini ne okuyor, ne biliyor, nede uyguluyorlar… Partinin başına gelenler önce insanları ümitlendiriyor, dört elle sarılmasını sağlıyor, sonra bir bakmışsın onlar da iktidarın ekmeğini kaymak sürmüş oluyor. Tıpkı sonuncusu gibi...
 
AYAĞININ KIRILDIĞINI RÖNTGENLE BELGELEYEN BİR BAŞKAN
 
Bu sonuncusu için ben dahil herkes ümitliydi, “hah işte şimdi bulduk, iyi bir muhalefet edecek genel başkan çıktı”diye… Bir baktık uçtu, bir baktık batırdı… Bir baktık heyecanlandırdı, bir baktık sı… Bir bakıyoruz harika, bir bakıyoruz bomba… Yani “önceki gitsin de ne olursa olsun” diyenleri bin pişman edecek noktada. Hangi birisi sayayım ki hepimizin aklıyla oynayan işlerine… Baksanıza son yaptığına… Ayağını kırmış, koskoca genel başkan ama önce gizliyor, sonra duyulunca düştüm diyor. Sonra birileri kurşun sıkmışlar diyor, böylece sessiz kalınınca durup dururken ortalık karışıyor. Oysa olaydan hemen sonra partinin sözcüsü çıkap açıklama yapsa hiçbir şey olmayacak. Ama dahası ve en vahimi kendinden emin değil ki, tutup röntgenini paylaşıyor… Şimdi birileri çıkıp da bu senin ayağının röntgeni değil dese, inanın canlı yayın yaparak ayağının röntgeni çektirip yayınlayabilir…Yani öyle bir kafaya sahip bir genel başkanı var CHP’nin… Söylediğinin inandırıcı olmadığını belgelemek zorunda kalan bir genel başkan…
 
BİR AVUÇ MİTİNG VE HAYAL KIRIKLIĞI
 
İşte o genel başkan Cumartesi günü Fıstık mitingi için Gaziantep’e geldi ve sadece fıstık konuştu… Fıstık gibi konuşsa ohhh diyeceğiz ama karpuz çekirdiği kıvamında bile değildi konuşması… Yani çok yetersiz ve yüzeyseldi… Oysa madem gelmişsin, fıstığın dışında Gaziantep’te dünya kadar sorun var… Burası Karadeniz değil ki fındık konaşasın… Üstelik kentin ekonomisi sadece fıstıktan oluşmuyor ki… Sanayici huzursuz, kara kara düşünüyor ve çoğu firmasını Afrika ülkelerine taşımanın hesaplarını yapıyor. Dahası sessizce iş yerini kapatanlar kadar endişeyle bekleyenler var. Üstelik can çekişir hale gelmiş esnaf bitme noktasında. Ve asıl bomba Suriyeliler o bitme noktasına getirilen yerel esnafın yerine geçmiş durumda. Şehirde insanlar mutsuz, huzursuzluk had safhada, gürültü gece gündüz zirve yapmış, silahlar sıkılıyor, düğün konvoyları gece yarısı silahlar sıkılarak, davullar çalınarak kentte huzursuzluk yaratıyor, herkesi çileden çıkarıyor. Ne var ki, genel başkan bunların hiçbirisine değinmeden sadece fıstık konuşuyor. Aslını sorarsanız il başkanı da ses çıkarmıyor tüm bu yaşananlara… Elbette mitingde fıstık da konuşulacak, ama sen halkın bildiğini ve konuştuğunu değil, lider olarak fıstık için, üreticiden yana çözümler üretecek, o çiftçiyi her yıl çektiği çileden kurtaracak formüllerle çıkacaksın sahneye… Ana muhalefet partisi olarak elinde bu işte uzmanlaşmış kişilerin hazırladığı raporu sunacaksın…
 
BU KADAR ELİ BOŞ GELİNİR Mİ?
 
Oysa madem bir miting düzenliyorsun, Gaziantep’e eli boş gelmeyeceksin.  Bunları nasıl yapacaksın? Milletvekillerinle, seçimi kazanmış belediye başkanlarıyla, partinin il ve ilçe başkanlarıyla, meclis üyeleriyle, partiye yıllarını vermiş eski belediye başkanları, il ve ilçe başkanları ve önde gelen akil adamlarla istişare ederek elbette.  Dahası üç belediye kazanmışsın, şehir o başkanlardan memnun mu? Vadedilen sözlerini yerine getiriyor mu? Başkanlarla il ve ilçe teşkilatların diyalogu nasıl, meclis üyeleriyle 31 Mart’tan sonra hiç toplantı yapmışlar mı? Bunları öğrenip birkaç kelam da onlar için edeceksin… Uyaracak, dikkatlerini çekecek parti teşkilatlarıyla, vatandaşlarla iyi diyalog içinde olmalarını isteyeceksin.
 
ÖLEN NİZİP İLÇE BAŞKANI BİLE ANILMADI
 
Dahası var… Üç belediye başkanını sadece isim olarak tanıtırken sadece birisini dondurma dağıttı diye övmeyecek, emeklilere ve işçilere verdiği sözleri tutmadığını, öğretmenleri çöpe gönderdiğini, partisiyle çekişme içinde olmasını, bırakın vatandaşları, seçim öncesi gecesini gündüzüne katarak seçimi kazanmasını sağlayanlara bile belediyenin kapısını kapatmasını görecek ve hesabını soracaksın… Diğer ilçeler neler yapmış onları da söyleyeceksin? Daha bir süre önce sana seçimi kazandırmada önemli rol oynayan ancak kalp krizi sonrası hayatını kaybeden Nizip ilçe başkanı Mehmet Bozfırat’ı mitingde saygıyla anacak, yakınlarına başsağlığı dileyecek rahmet okuyacaksın… Kaldı ki miting alanı iyice daraltılmış ve o küçücük alana 6 bin civarında bir kalabalık toplamışsın, bunun da hesabını soracaksın niye bu kadar az insan geldi diye… Senden önce Gaziantep’e gönderdiğin kurmaylar eğer sana şu anda söylediklerimi rapor etmemişse, onlardan da hesap soracak, sonra güvendiğin isimleri sessizce tekrar Gaziantep’e gönderip özellikle şu Şehitkamil ilçesinden neler oluyor? diye araştırma yaptıracaksın. Onlara da kesin talimatla Şehitkamil Belediyesinden tek bir kişiyle bile konuşmayacağını tembihleyeceksin Sayın Genel Başkan… O zaman belki de, CHP’nin 30 yıl sonra elde ettiği belediyenin şimdiden kentte büyük tartışma konusu olmasının arkasındaki gerçekleri öğrenebileceksin…
 
AK PARTİ ŞEHİTKAMİL BAŞKANI SAYIN İSMAİL GÜLER
BU DUYDUKLARIM DOĞRU MU?
 
Siyasete girdik madem birde AK Parti’ye uğrayıp geçelim… Biliyorsunuz il ve Şehitkamil ilçe başkanlığı için epey olaylar olmuştu. Sonunda doğru yanlış ve ilçe başkanları atandı, yönetimler belirlendi ve hepsi de kollarını sıvayarak çalışmalara başladı. Haliyle tebrikler, kutlamalar dönemine geçildi. Dün her zaman sözlerine değer verdiğim AK Parti’nin Gaziantep eski kurucularından bir arkadaşımız aradı ve Şehitkamil ilçesinde eski ilçe Başkanı Mehmet Yılmaz ve ekibine yapılan saygısızlığı anlattı. Doğrusu şaşırdım ve detayları öğrenmek istedim. Mehmet Yılmaz ve dava arkadaşları önce il başkanı Fatih Fedaioğlu’na ziyarete gitmiş. Buradan memnun ayrılmışlar. Sonra bir gün önceden randevu aldıkları Şehitkamil ilçesine gitmişler. Tabii kalabalık olunca ilçe binasındaki toplantı salonuna geçmek istemişler. Ne var ki, ilçe Başkanı İsmail Güler buna izin vermemiş ve ayaküstü konuşarak geçiştirmiş. Hatta oturup çay kahveyi bırakın bir bardak su bile verilmemiş. Şimdi düşünebiliyormusunuz yıllarca o ilçede başkanlık ve yöneticilik yapmış, üstelik binayi kendileri yaparak ziyant etmiş insanlar nezaketen yeni başkana ve yönetimine ziyarete geliyor ama ayaküstü sanki niye geldiniz dercesine bir muammeleye maruz kalıyor. Valla duyunca inanmak istemedim tabii. Çünkü bir kez görüştüğüm İsmail Güler’den bunun doğru olup olmadığını öğrenmek isterim, inşallah öyle değildir. Haa çıkar, “onlar partiden tartışarak ayrıldılar, madem onu yaptılar o zaman ilçede ne işleri var?” diyebilirsiniz elbette. Ona sözüm olmaz tabii… Sadece AK Parti hoşgörü ve sevgi partisi olmaktan iyice uzaklaşıyor derim olur biter…
 
HEPİNİZE İYİ HAFTALAR