Şimdi ben ne yazayım Gençlerbirliği maçı için..
Ne yazsam boş..
Çünkü ne yapmaları gerekenler, hiçbir şey yapmıyor.. Belki de yapamıyor..
Akhisar maçıyla başlayan, Konya, Galatasaray ve Gençlerbirliği ile devam eden galibiyetsizlik serüveninden 1 puan çıkartabilmiş isek eğer, buna karşılık kalemizde 8 gol yiyip, sadece 1 tane gol atabilmiş isek 4 maçta…
Sahada futbol adına görmek istediklerimizi göremiyor isek haftalardır.. Hatta 1-2 maç dışında aylardır, es kaza birkaç maç kazanılarak tehlike hattından uzak kalmışsak eğer.. Nesini yazmak lazım ki bu takımın..
Galatasaray karşısında futbolculara 'çıkın kendiniz istediğiniz gibi oynayın, ben size hiç karışmayacağım'denilse, inanın Muhammed Demir o kadar yalnız kalmaz, rakip kaleden o kadar uzak olmazdık.. Yazmıştım zaten o maçı..
Şimdi Gençlerbirliği için ne diyeyim.. Aslında maça iyi başlanıldığını ama daha sonra hızımızın kesildiğini ve rakibin oyuna ağırlığını koyduğunu yazsam elbette doğru olacaktır. Rakip kalede pozisyonlar da üretildiğini, hatta bir topumuzun direkten döndüğünü söylesem o da doğru olacaktır..
Tüm doğrulardan gideceksek eğer, Gençlerbirliğinin üzerine bu kadar çok gidildiği zaman defans kurgusuna dikkat edilmesi gerektiğini, ihmal ve dikkatsizliğin pahalıya mal olacağını söylemem gerektiği gibi..
Savunmanın kontrollü ve rakibin usta ayaklarına karşı çok tedbirli olması gerektiği, özellikle kontrataklara dikkat edilmesinin şart olduğu, aksi takdirde kalemizde gol görme tehlikesi yaşayabileceğimizi söylememizdeki doğruluk gibi..
Yine tüm doğrulardan gidecek olursak, insan olarak bana sempatik gelen, ama teknik adamlık konusunda Gaziantepspora fazla gelen Okun Buruk hocamızın, artık daha büyük kulüplerde görev yapmasının zamanının geldiğini söylememdeki doğruluk gibi..
Yani yukarıda da belirttiğim gibi Gençlerbirliği maçı için aslında ne yazsak boş olacaktır.. Çünkü bir türlü anlayamadığım Okan Buruk hocanın, Gaziantepspor mektebinden acilen mezun edilip daha üst seviyelere gitmesi sağlanmadan, benim 'ne yazsak boş' köşelerim devam edecektir..