Bu hafta sizlerle paylaşmak istediğim konuya geçmeden önce isterseniz, geçen hafta Maliye ve Hazine Bakanı Sayın Albayrak’ın açıkladığı Ekonomi Reform Paketinin, vergide yapısal dönüşüm adımlarının neler içerdiğine kısaca bir bakalım.
Ekonomi Paketinin dikkat çekici en önemli özelliği; Bütçe disiplini sağlama adına gelir arttırıcı unsurlarda tek seferlik olmayan kalıcı gelirler oluşturmak ve bu kalıcı gelirleri oluştururken de daha önce hiç vergilendirilmemiş alanları hedef alan bir vergilendirme politikası izleyerek, yüksek gelirin daha adil vergilendirilmesinin sağlanacak olmasıdır.
Paket kapsamında açıklanan vergi de yapısal değişimi;
Verginin tabana yayılmasını sağlayabilmek için istisna ve muafiyetlerin azaltılması, kurumlar vergisi oranının kademeli düşürülmesi, dolaylı vergilerin azaltılarak, dolaysız vergilerin vergi gelirleri içindeki payını arttırıcı tedbirlerin alınması, Vergide gönüllü uyumun artırılması ve sahte veya yanıltıcı belge ile mücadelede etkin çözümler üretilmesi,
Mükellefler haklarının iyileştirilmesi için bir dizi tedbirlerin alınması, şeklinde özetleyebiliriz.
Reform paketi olarak sunulan bu düzenlemeler, zaten vergide adaleti sağlamanın olmazsa olmazlarıdır. Ancak yasal düzenlemeler yapıldıktan sonra bu konuda ne kadar kararlı olduğu görülebilir. Asıl önemli ve zor olanı ise yapılacak yasal düzenlemeleri titizlikle uygulayabilme kararlılığıdır. Kaldı ki, bu uygulamaların da vergi aflarıyla kesintiye uğramaması şarttır.
Gelelim asıl konumuza; şirketlerin vergi incelemeleri sırasında en fazla cezai işleme muhatap oldukları konuları ana hatları ile aşağıda belirtmeye çalıştım. Aslında her biri ayrı bir yazı konusu olabilecek nitelikte, ancak Kurumlar Vergisi beyan döneminin kısa bir süre sonra sona erecek olması nedeniyle kısa kısa da olsa okuyucuların bilgilendirilmesinde fayda görüyorum.
Şirketin, ortağa ödünç para vermesi;
Bugün hala birçok şirket ortağı, yanlış bir bakış açısı ile ortak oldukları şirketlerinden diledikleri gibi para alışverişi yapabilecekleri düşünmektedirler. Oysa şirketin ayrı bir kişiliği bulunmaktadır. Bunu dikkate almadan, şirketi şahıs işletmesi gibi işletme arzusu ile Ortaklar Cari Hesabı kullanılmakta, bu da hem Vergi Kanunlarımız hem de Türk Ticaret Kanunu açısından sakıncalar doğurmaktadır.
Vergi İdaresinin görüşü; şirketin ortaklardan olan alacaklarına adat faizi hesaplanması, hesaplanan adat faizi üzerinden finansman hizmeti olmasından dolayı alacaklı olunan ortak adına fatura düzenlenmesi ve bu faturada genel katma değer vergisi oranının uygulanması gerektiği yönündedir.
Ortağın, şirkete ödünç para vermesi;
Şirketler, ortaklarından veya ortaklarla ilişkili olan kişilerden doğrudan veya dolaylı olarak borçlanarak bu fonları faaliyetlerinde kullanmalarında vergi kanunları açısından bir engel bulunmamaktadır. Ancak alınan bu borçların, hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte şirketin öz sermayesinin üç katını aşmaması gerekmektedir.
Şirkete kullandırılan borçların, örtülü sermaye olarak değerlendirilmesi durumunda örtülü sermaye üzerinden kur farkı hariç, faiz ve benzeri ödemeler veya hesaplanan tutarlar, Gelir ve Kurumlar Vergisi kanunlarının uygulanmasında, gerek borç alan gerekse borç veren nezdinde, örtülü sermaye şartlarının gerçekleştiği hesap döneminin son günü itibarıyla dağıtılmış kâr payı olarak değerlendirilmektedir.
Burada dikkat edilmesi gereken bir diğer hususta, Vergi müfettişlerinin, bir şirkette düzenli olarak ortaktan para girişi var ise bunu o işletmede kayıt dışı yani faturasız satış olduğunun bir göstergesi olarak kabul etmesi ve incelemeyi bu yönde yoğunlaştıracak olmasıdır.
Şirketin kasasında olması gerekenden fazla para olması,
Kasa hesabı bakiyesinin hiçbir zaman firmanın normal ihtiyacı dışında olmayacağı kabul edilmektedir. Yapılacak vergi incelemelerinde, kasa hesabında sürekli olarak normalin üzerinde bir meblağ olduğu tespit edilirse kasa hesabı ayrıntılı bir şekilde incelenerek, ihtiyacın üzerindeki miktar için adatlandırma (atıl olarak kasada bekleyen tutarın getirebileceği faiz tutarı) hesabı yapılır.
İndirimli kurumlar vergisinin hatalı hesaplanması;
En çok hata yapılan bir diğer konuda, özellikle yatırım teşvik belgesi sahibi firmalara tanınan indirimli kurumlar vergisi hesabında yapılmaktadır. Yatırım katkı oranlarına ya da kurumlar vergisi indirim oranlarına yapılan ilave indirimlerin sağlıklı takip edilememesi ve hesaplamaların karmaşık olması, işletmelerin bu indirim miktarını hatalı hesaplamasına yol açmaktadır. Bu da ya indirimden yeteri kadar yararlanamamasına ya da cezai işleme muhatap olmasına neden olmaktadır.
Grup şirketlerinin birbirleriyle olan ticari ilişkileri,
Örtülü sermaye ve transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı vergi kanunlarımızda yer alan güvenlik müesseselerinden birisidir. Bunların temel amacı vergi matrahının haksız yere azaltılmasını engellemek dolayısıyla hazinenin kayba uğramasının önüne geçilmesini sağlamaktır.
Örtülü sermaye şirketler arasında borç para alış verişinde, örtülü kazanç dağıtımı da şirketler arasındaki mal veya hizmet alım satımında söz konusu olmaktadır. Ancak uygulamada Grup Şirketleri birbirleri ile olan ilişkilerinde oldukça özensiz davrandıklarından, bu husus da vergi incelemelerinde tekit edilen konuların başında yer almaktadır.
Özellikle dönem sonu kayıtlarının kapatıldığı bu sıralarda, şirketlerin yukarıda belirtilen hususlarda dikkatli olmalarını tavsiye ederim. Zira önümüzdeki süreçte artık her hangi bir Vergi Barışı (Af Yasası) beklentisi olmadığı için, 2018 yılı beyanları Vergi İdaresinin radarında olacaktır.