Pablo Neruda diyor ki; Yavaş yavaş ölürler; Seyahat etmeyenler...

Yavaş yavaş ölürler; Okumayanlar, müzik dinlemeyenler... Vicdanlarında hoşgörüyü barındıramayanlar...

Evet, farkında olmadan insansı özelliklerimizi kaybediyoruz.

Hayat; Yolda yürürken tanımadığımız bir çocuğu gördüğümüzde, onun başını okşamaktır. Gözlerindeki parıltıyı görmektir. Sevmektir. Merhamet etmektir. Kırık bir kalbi tamir etmektir.

Evet, yavaş yavaş ölüyoruz...

Her gün aynı yoldan yürüyoruz. Alışkanlıklarımız vazgeçilmezlerimiz olmuş, ufkumuz dar ve belli. Onu değiştirmek için kılımızı kıpırdatmıyoruz. Esiri olmuşuz içimizdeki putların. Sadece bir kaynaktan besleniyoruz ve maalesef o kaynak kirli ve çamurlu...

Hayatta bir kez dahi olsa bir yabancı ile konuşamadan ölmek nedir?

Kıyafetinin rengini değiştirme riskini göze alamayanlar yavaş yavaş ölür... Heyecandan kaçanlar...

Yavaş yavaş ölürler... Aşkta veya işte bedbaht olup yön değiştirmeyenler, Rüyalarını gerçekleştirmek için risk almayanlar, Hayatlarında bir kez dahi mantıklı tavsiyelerin dışına çıkmamış olanlar...

Çıplak ayakla toprağa basmayanlar, gece yıldızlara bakarak uyumayanlar, dalından meyve kopartıp yemeyenler, yavaş yavaş ölürler...

Bugün dışarı çıkın ve hiç gitmediğiniz bir yoldan varın varacağınız yere. Yolda hiç tanımadığınız birisine selam verin. Gülümseyin...

Gidin çocuklarla top oynayın. Çalım yiyin, hatta yere düşün, bırakınız size gülsünler. Üstünüz başınız batsın, pantolonunuz yırtılsın...

Sonra gidip bir garibi sevindirin. Bugün Cuma! Verecek hiçbir şeyiniz mi yok? Sevginizi verin, merhametinizi...

Yavaş yavaş ölmeyin! Ömür; Hakkını vererek yaşamaktır. Uzun ya da kısa fark etmez...

HARBİDEN

UEFA aldı sazı eline...

Baktı ki Yargıtay kararı sulanıyor ve süreç uzayacak. UEFA disiplin kurulu harekete geçti. Ve sanırım bu kez ok yaydan çıktı. İki takımımız maalesef ceza alacak gibi gözüküyor. Artçı şoklar da gelecek. Federasyon yarayı kangren edince, kolu bacağı kesmek UEFA'ya düştü. Şimdi kaos devam ediyor. Adalet tesis olununcaya kadar bu böyle sürecek.

Kol da kırılacak, yen de... Türk Futbolu mu? O da ne?

MAMEDAĞA

Cehiz ve Dorgama...

Antebin ayrılmaz ikilisi!

Cehizlerin vazgeçilmez yimee; Dorgama! Yanında burgul pilo ve cacık. Accık eşgili olmalı ve bol salçalı... Üssüne de nane çaırılırsa... De Boazız ola..

Cehizi olan damat bir hafta öncesinden marboro cuvarasını alır, tek tek arhadaşlarını gezer ceyzine daavat eder. Bi dene de cuvara bırahır. Bazar sabahı başlar taşgala. Masalar hazırlanır, sazlar, sözler yerini alır. Ya evin hayadında olur, ya apartımanın arha bagçasında. Arahıynan meze eesik olmaz. Öölen vaali sarı yağlar ahar samsaklar gohar. Gafalar eyi olur...

Gız evine gedene gadar ayık adam galmaz. Yahlar zılgıtlar... Dorgamaynan burgul pilonun gözüne vurulur. Şeyle birez vahıt ikindiye dooru oldoo mu, gız evine cehiz almıya gedilir.

Arabaynan gonvoy yapılır. Serhoş olanlar zor zapdedilir.Dööş dava gırla geder. Gamyon gız evinin önüne dayanır. Gız evi gapıda eyi bi nöbetçi dutar. Serhoş adamın haddi hasabı ne. Evde ne varsa alıp, süpürüp götürmek isterler. Gızın erkek gardaşı cehiz sandığının üssüne oturur. Kagmaz. Neymiş damat gelici illa bahşiş verici. Hır aşşa, hır yoharı annaşılır, oolana deli binlik verilir cehiz sandığı alıp götürülür. Arabalarda gonna sesleri eesik olmaz.

Bu nası cehiz beyle. Damadın hışı çıhar. Gardaşları perişan olur. Ana boba oruya goştur, burıya goştur eve dar düşerler. Düyüne halları galmaz. Zatilem damat düyünde dansak dansak gezer. Gafası yerinde deeldir. Aaşamı zor eder. Gerdee girecek hal mı galır? Soona da olmamış deyn antep çar çar çalar... Nalet olmıya, Oolanın yüzünde bi gaşşık gan galmayık taman. Cehiz deyn, düyün deyn maasim ölük. De baalım göynün neyin aşını ister? Gatmeri kim yirse yisin yeriii!

BÖÖN DOĞANLAR

Oolansa Filim Kamil

Gızsa Çıhıkçı Firdöös

GÜNÜN YİMEE

Zebzeli Gıyma, Guru Salata, Laamacın, Ayran,

CUMA DEYİŞİ

''Bir insanı, ancak gerçekten uyuyorsa uyandırmak mümkündür. Ama eğer uyumuyor da uyku taklidi yapıyorsa, dünyanın bütün gayretlerini sarf etseniz, nafiledir.'' Mahatma Gandhi

Daha vahim olanı ise uyuyorken, uyanık olduğunu iddia etmesidir. Ömer LÖK