(Yeni Çözüm Süreci Bir Devlet Aklı mı?)
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim’deki grup toplantısında terörist başı Öcalan’a “Tecrit kaldırılırsa gelsin TBMM’de DEM Grubu toplantısında konuşsun; silah bırakıldığını ilan etsin, örgütün tamamen bittiğini, lağvedildiğini açıklasın. Bu kararlılığı ve dirayeti gösterirse yasal düzenleme yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın” sözleri ülke gündemine bomba gibi düştü.
Bu açıklamanın Alman Şansölyesi Olaf Scholz’un ülkemizi ziyaretinin akabinde yapılması zihinleri karıştırdı! Şansölye bir yerlerden yeni bir mesaj getirmiş ve açıklama görevi Bahçeli’ye düşmüş olabilir mi? Ne de olsa Devlet! Çünkü bu açıklamaya Erdoğan sessiz kalmıştır. Beklenen en sert tepki ise beklendiği gibi İYİ Parti ve Zafer Partisi’nden geldi. Onlar da ana medya akımında seslerini yeterince duyuramadılar.
Atatürk’ün partisi CHP ise tam bir hayal kırıklığı… Acemi ve özel lider Özgür Özel, hiçbir kurul ile istişare etmeden, önünü arkasını hesap etmeden, bu açıklamaya “EL YÜKSELTTİ!” Anlaşılıyor ki CHP de ilk açıklamalara bakıldığında pek de itiraz etmeyeceğe benziyor
.
Neler Oluyor? Herkesin birbirine sorduğu soru buydu. Kimileri bu açıklamayı “akıl tutulması” ve siyasi intihar olarak görürken; MHP yönetimi bu açıklamayı üst akıl ya da “devlet aklı” olarak değerlendirdi.
Bu açıklama devlet aklı ise, bu açıklamanın yürütmenin başı CB Erdoğan tarafından açıklanması gerekirdi. O zaman denmeliydi ki, “devletin ilgili birimlerinde konuşulmuş ve anlaşmaya varılmış bir konudur.” PKK, görünürde üç ayak üstünde duran bir örgüttür. İmralı, Kandil ve Edirne… Ana kolon ise ABD ve İsrail’dir.
Bahçeli’nin açıklamasına hemen Kandil ses yükseltti. Örgütün lideri konumunda olan Murat Karayılan dedi ki; “Kürt tarafının bileşenlerini birbiriyle çatıştırmaya çalışmayın, hepimizin oynayacağı rol var, Öcalan muhatap elbette ama Kürt tarafının bileşenleri olarak PKK da muhataptır. Hepimizin oynayabileceği rolleri göz önünde bulundurarak yaklaşırsanız sorun olmaz. Kimse yanlış hesap yapmamalı, yanlış hesap yapanlar yarın ne kadar büyük yanıldıklarını görecekler.”
Ne demektir bu?
Öcalan, örgütü tek başına lağvedemez! Anlaşma yapılacaksa Edirne ve Kandil’de işin içinde olmalıdır. Bu açıklamanın hemen ertesi günü Türk Savunma Havacılık ve Uzay Sanayii’nin ana merkezi konumunda bulunan TUSAŞ’a saldırı gerçekleştirildi.
Bu saldırı tesadüf olabilir mi? Saldırıyı yapan iki PKK’lının özel olarak eğitilerek Suriye’den sokulduğunu ve mümkün olduğunca çok sayıda personeli katletmek amacıyla saldırı saatini vardiya değişimine denk getirdikleri anlaşılıyor. Başarısız olunca da intihar etmeleri profesyonel olduklarını gösteriyor.
Burada dikkat edilmesi gereken en önemli konu, bu kadar önemli bir tesisin güvenlik zafiyetidir. Bu teröristler nasıl oluyor da bu kadar kolay bu eylemi gerçekleştiriyor? İçerde veya dışarda bu teröristlere yardım eden, istihbarat desteği veren birileri varsa, devletin görevi, o hainleri bulup çıkartmak olmalıdır. Bir de güvenlik zafiyeti yaratan yöneticiler ve oraları arpalık haline getiren iktidar bunun hesabını vermelidir!
Bu eylem, Kandil’in bir mesajı olabilir mi? Öcalan’ın hükümete yönelik; “Koşullar oluşursa bu süreci çatışma ve şiddet zemininden siyasi ve hukuki zemine çekecek teorik ve pratik güce sahibim” şeklinde algı oluşturması boşa düşmüştür.
Öyle anlaşılıyor ki, Öcalan örgüt üzerinde sınırlı bir etkiye sahiptir. Öcalan’ın muhatap alınarak yeni bir açılım süreci başlatmak her açıdan yanlıştır. Zira Türk devletinin terörist başı ile hareket etmesi; “PKK ile mücadeleyi yıllarca biz başaramadık, gel sen çöz!” anlamı taşımaktadır.
On binlerce Türk ve Kürt insanının katili olan, onca şehit ve gazilerin üzerinde ahı olan bir terörist başının tecrit cezasın kaldırmaya yeltenmek ve ‘Gazi Meclis’te konuşturmayı düşünmek akıllara ziyandır. Kimse de bunu devlet aklı izah edemez. Böyle bir devlet aklı olamaz.
Amaç; DEM ile PKK arasındaki ilişkiyi Türk siyasi zeminine çekmekse, Nuri Gürgür üstadın dediği gibi, “Bu konuda Öcalan’ın değil Demirtaş’ın devreye girmesi çok daha uygun olur.” Belki de Demirtaş’ı ikna görevi Özgür Özel’e verilmiştir.
Demirtaş son açıklamasında “Demokratik siyaseti ve barış arayışlarını itibarsızlaştırmaya, iradesiz kılmaya yönelik hiçbir yaklaşımı kabul etmeyeceğiz” diyerek Kandil’in DEM üzerindeki etkisine itiraz ediyor. Fakat başkanlık sistemini daha da tahkim edecek yeni bir anayasaya hayır diyeceği bilindiğinden siyasetin dışında tutulması tercih ediliyor.”
Oyun büyük. Ve aktörleri çok. Bir de hepsini yöneten bir ÜST AKIL var.
DEVAMI GELECEK!