İyi hukukçu, iyi hakim-savcı ve iyi avukat yetiştirmek öncelikle, hukuk fakültelerinin öğretim kadrosunun nitelikli hale getirilmesi ve iyi bir eğitim ve öğretim verilmesi ile mümkündür. Ancak uygulamada bunu görmek pek mümkün değil. Şöyle ki;
Ülkemizde, her yıl birçok hukuk fakültesi açılmaktadır. Hukuk fakültesi açmak için, bir bina birkaç öğretim üyesi yeterli görülmektedir. Bu anlayışla açılan hukuk fakülte sayısı 100’ü aşmıştır. Bu fakültelerden mezun olanlar, hakim, savcı ve avukat olmaktadır. Yeterli eğitim ve öğretim almadan mezun olanların iyi birer hukukçu olması mümkün değildir. İyi hukukçu olmadan, ne iyi bir hakim ne iyi bir savcı ne de iyi bir avukat olması söz konusu olamaz. Özellikle, özel okul niteliğinde vakıf üniversitelerinde mezun olanların ne yazık ki bir çoğunda, meslek bilgi ve ehliyeti yetersiz olduğu gibi hukuk nosyonu ve formasyonu da oluşmamıştır. Çünkü bu okullar çok düşük puanla öğrenci almakta, iyi bir eğitim ve öğretim verilmediği gibi, bu okulların esas amacı bir anlamda para kazanmak olduğundan iyi bir hukukçu yetiştirmek gibi bir amaçları da bulunmamaktadır. Aklıma Ziya Paşa’nın “Bu terazi bu sıkleti çekmez “sözü geldi. Açık söylemek gerekirse, belirli bir seviyede kapasiteye sahip olmayan birinin, matematik zekâsı ve muhakeme yeteneği yetersizdir. İyi bir hukukçu önüne gelen meseleyi bir matematik problemini nasıl çözüyorsa öyle sonuçlandırmaya çalışmalıdır. Bu niteliklere sahip olmayanlardan iyi bir hukukçu olmaz. Nitekim Ünlü Matematikçi JOHN NASH “Matematik zekası olmayan toplumlarda Adalet yoktur.”diyor. Ünlü matematikçinin bu sözü açıklamalarımızı doğrulamaktadır.
Genel anlamda bir inceleme ve değerlendirme yaptığımızda, iyi bir eğitim ve öğretim verildiğini söylemek mümkün değildir. Şöyle ki;
ABD ye ve Avrupa ülkelerindeki üniversitelerin durumunu incelediğimizde şu özellikleri görmekteyiz. Gerek ABD ve AB ülkelerinde üniversite kentleri kurulmakta, Kent üniversitelerinde, üst düzeyde bir eğitim ve öğretim verilmekte, öğrenciler, seminerlere ve konferanslara tiyatro, spor etkinliklerini katılmakta araştırma inceleme yaparken zengin kütüphanelerden faydalanmaktadırlar. Bilimde ve sanatta, araştırma ve inceleme yapmak için bütün imkanlara sahiptirler. Bizler ise, ilçelerde üniversite açarak övünmekteyiz. Bu anlayışla üniversitelerimizde, meslek bilgi ve ehliyetli üstün insan yetiştirme ve bilimde, sanatta ilerlememiz ve ülkemizi kalkındırmamız mümkün olmaz. Kendimizi kandırıp duruyoruz. Bilmeden, anlamadan ve istemeden ülkemize insanlarımıza zarar veriyoruz. Bu eğitim politikası ile, eğitim ve öğretim düzeyimizi yükseltip kaliteli insan yetiştirmemiz mümkün değildir.