Bir kere peşinen söyleyeyim; AK Parti Gaziantep’te Şehitkamil’i kaybedince muhalefete düştü ya, işte ondan sonra müthiş bir bocalama içine girdi. Çünkü Muhalefet olma konusunda yeterli tecrübeleri yoktu. Yani muhalefet yapmayı bilmiyorlardı. Bunu Şehitkamil meclisinde çok net şekilde gördük, inanılmaz şekilde bocaladılar. En tecrübeli olarak Mehmet Haz’ı yetkili kıldılar ama o da muhalefetçiliğin ne olduğunu bilmediğinden oldukça zorlandı. Hala da öyle devam ediyor.

İkinci söyleyeceğim ise CHP’nin iktidar nasıl olunur, nasıl politika yapılır, yerine iktidarlığı muhalefet gibi yapmaya çalışması. Bunlar Şehitkamil’de oluyor tabii. Ama haliyle orada ne oluyorsa Büyükşehir Belediye Meclisine yansıyor. Tamam belki Büyükşehir’de alınan veya alınacak kararlarda elbette muhalefet edilecek. Ancak yıllardır muhalefet kalmış olmanın alışkanlığıyla meclis üyeleri olur olmaz her şeye itiraz ediyorlar. Bunu da yüksek tempo ve salonda gerginlik yaratacak şekle dönüştürüyorlar. Üstelik sosyal medyada konuları sadece kendilerini haklı kılacak şekilde kullanınca inanılırlık oranı düşüyor.

UMUT YILMAZ 3 AYDA TARTIŞILMAYI NASIL BAŞARDI?

Hülasa, Gaziantep’i özetleyecek olursak AK Parti muhalefet dersini alamamış,  CHP ise muhalefetlikten çıkamamış. Görünen fotoğraf bu... Aslında CHP strateji değiştirse, tecrübeli partili abilerinin fikirlerinden yararlansa, hatta belirlenecek bir üst akıl sayesinde 15 gün veya ayda bir gelişmeleri masaya yatırıp değerlendirme yapsa, bu kadar hataları peş peşe yapmazlar. Ne var ki gördüğüm kadarıyla Umut Yılmaz şu anda kontrolsüz bir güç gibi görünüyor. Kendine göre sosyal medyada her şeyi çözüp bağlıyor, insanlarla iletişimi oradan götürmeyi tercih ediyor. Oysa artık bir siyasi ama aynı zamanda koskoca ilçenin belediye başkanı. Bunu iyi şekilde değerlendirmeli. Örneğin CHP’nin Gaziantep’te köklü bir parti oluşundan faydalanabilir. Eski - yeni Milletvekilleri, belediye başkanları, partinin üst düzey isimleriyle istişare edilse inanın bu kadar yanlış yapılmazdı. Ne var ki yapılıyor. En vahimi nedir biliyor musunuz? Yapılan yanlışların savunulmaya kalkışılması. 30 yıl sonra ele geçen fırsatı çok basit stratejik hatalarla daha 3 ay gibi kısa sürede Umut Yılmaz’ın şehirde tartışılmaya başlanması. Biliyorum o kadar heyecanlı olanlar var ki, bu değerlendirmemi de eleştirecekler. Çünkü yaptıkları yanlışları kabul etmiyorlar. Hangi konuda yanlış veya hata yapsalar, onu başka konulara katarak savunma mekanizması haline getiriyorlar. Ve kimse asıl noktayı görmesin istiyorlar. İşte kısa vadeli belki tutacak ama orta ve uzun vadeli durumda siyaseten çok bedellere mal olacak bu yanlışı görmek istemiyorlar. Bir şey daha var, Şehitkamil 3 ayda nasıl bu kadar tartışılan ilçe oldu? İşte bunu hem görmüyorlar, hem de göstermek isteyene tepki veriyorlar.

İŞTE BU ÇOK DÜŞÜNDÜRÜCÜ

Bakın bunu partinin içinde bilenler var ama fazla duyulmamış bir gerçek. Bu insanlar beni arayıp konuştuğum için kesin gerçek diyorum. Seçim öncesi Umut Yılmaz’ın yanında cansiperane mücadele edenler, seçimin kazanılması için büyük çaba gösterenler şimdi kendilerini bir köşeye atılmış hissediyorlar. Üstelik beklentileri de yok.  Birçoğu Umut Yılmaz’ın bırakın yanına, gölgesine bile yaklaşamaz olmuş. Sebep? Çünkü başkanın kimseyle görüşerek vakit kaybedemem anlayışı hakim… Bunun elbette savunulacak yönleri olabilir, ama eğer seçim öncesi kader birliği ettiğiniz kimselerin ki, hepsi ayrı değer, hepsi tecrübeli kişiler, seçim sonrası bu kişileri görmezden gelmek, görüşmemek ciddi manada eleştirilecek bir nokta…

 CHP'DE ÜST AKIL OLSAYDI, BU KADAR YANLIŞLIKLAR OLABİLİRMİYDİ?

Hadi bunların hepsini bir kenara atalım ve zaman içerisinde belki düzelir diyelim. Ama öyle değil işte. Çünkü yukarıda söylediklerim ve verdiğim örnekler gerçekte uygulansa idi, işte o tecrübe dediğim unsurlar, abi dediklerimiz, Umut Yılmaz’a, Rıdvan Fadıloğlu'nun kasada 750 milyon lira bırakmasına rağmen, o emeklilerin maaşını asgari ücretli ile 1 Mayıstan itibaren eşit hale getireceğini söyletmezdi. Daha dengeci bir vaatte bulunmasını tavsiye ederlerdi. Kaldı ki bu işler ha deyince olmuyor bilirsiniz. Aynı şekilde Kurban Bayramı'nda emeklilere ikramiye açıklamasını da yaptırtmazdı. Dahası var tabii… Aynı üst akıl ekibi seçim öncesi işçi çıkartmayacağına dair videolarda söz verdiği o açıklamayı yaptırtmazdı. Ötesi öğretmenleri çöpe gönderttirmezlerdi… En vahimi Şehitkamil CHP ilçe başkanı bu karara tepki olarak X de (Twitter) sonradan silmek zorunda kaldığı tepkiyi vermezdi.

 İŞÇİLERİN İŞTEN ÇIKARTILMAYACAĞI SÖZÜ NİYE VERİLDİ?

İşte bir abi, bir yol gösteren, bir üst akıl olmayınca, iş gele gele büyükşehir meclisine yansıdı. Niye yansıdı? Çünkü o işçilerin sendikası var ve sendika üyesi işçinin hakkını elbette arayacak? Çünkü ellerinde büyük bir koz vardı, o da Umut Yılmaz kimseyi işten çıkarmayacağına söz vermesiydi. Hatta Umut Başkan hepsini Mayıs ayından itibaren belediyenin kadrolu personeli yapacağını vadetmişti. Ne var ki Umut Yılmaz'ın yeterince araştırmadan, öğrenip bilmeden yaptığı açıklama şimdilerde başına iş açacak noktaya geldi. Çünkü şimdi söylediğinin tam tersini savunarak o işçileri işten çıkarmada kendini haklı gösteriyor. Onları AK Parti’nin seçim öncesi işe aldığını iddia ediyor. Elbette olabilir buna sözüm yok. Ama işte o söz, seçim öncesi yapılan asla işten çıkartmayacağım vaadinin altında kalıyor. Yani inanılırlığını yitiriyor. Dahası kırıp döküyor, en tuhafı Fatma Şahin’e bu mecliste olanlarda etkisi var diye tepki göstermesi. Birisi çıkıp da “Ey Umut başkan siz işçiler için ‘Düşünceniz ne olursa olsun, bir tek İşçi bile işinden olmayacak. Kimseyi işten çıkarmayacağım. Üstelik benim başkanlığım döneminde söz veriyorum dışardan işçi alınacak diye bir şey olmayacak. İşçiler Şirket değil belediyenin kadrosuna girecek. Benim için herkes işçileri kadroya almaz dedi, ben nasıl böyle bir şey yaparım benimde çoluk çocuğum var. Söz veriyorum kimseyi işten çıkarmayacağız. Mayıs ayında kadrosuz çalışanımız kalmayacak. Benim işçim kiracı değil ev sahibi olacak ’sözünü Fatma Şahin'mi söyletti? ”dese işin şekli değişecek.

 İŞÇİLERİN SENDİKASI VAR EMEKLİLERİN HAKKINI ARAYAN YOK

Gelelim diğer söyleyeceklerime. Hadi o işçilerin, hatta öğretmenlerin arkasında kaya gibi duran sendikaları var, peki emeklinin hakkını kim arayacak? Gariban emekliler durup dururken heyecanlanıp asgari ücret farkının kapatılmasını beklerken gerçekleşmediğini çaresiz şekilde seyrediyor. Çünkü 1 Mayıs’tan itibarın asgari ücret denkleştirmesi uçtu gitti. Dahası Kurban Bayramı'nda ikramiye denildi oyalanıp duruldu, sonra 65 yaş sınırı konuldu sonra ne kadar ödeme yapılacağı açıklanmadı, üstelik kimlere verildi,  kaç emekliye ödeme yapıldı? Bilinmiyor. Şimdi emekliler dernekleri de çıkıp Umut Yılmaz’a “Sayın Başkan söz verdin sözünü yerine getir ”deyip protesto etmeye kalkışsa buna nasıl cevap verilecek? Yani o kadar acemice işler ki elle tutulur yanı yok maalesef. Eğer siyasetin böyle olacağı düşünülüyorsa artık o Türkiye yok, herkesin elinde akıllı telefonlar var, verilen sözlerin yerine getirilmesini istiyor. Hele hele bunu 30 yıl sonra belediyeyi kazanmış bir başkanın yapması büyük üzüntü yaratıyor.

 O İŞÇİLER BÜYÜKŞEHİR MECLİS BİNASINA ALINMAMALIYDI

Gelelim son söyleyeceklerime… Ne olursa olsun, ama gerçekten ne olursa olsun o işçilerin Büyükşehir Belediyesine, üstelik meclis salonuna alınması yanlıştı. Buna izin verilmemeliydi. Protestoları var ise büyükşehir binasının kapısında bekletilir eylemlerini orada yapmaları istenebilirdi. Ne var ki orada sanırım bir akıl tutulması yaşandı. Meclisi yöneten Halil Uğur her ne kadar sağduyulu uyarılar yapmasına rağmen, bu olayların önünü kesmeye yetmedi... Tabii bu olanlar CHP’liler tarafından dosdoğru Fatma Şahin’e fatura edilmeye kalkışıldı. Eee Büyükşehir'in başkanı ise buna katlanacak elbette. Çünkü nihayetinde büyükşehir binasında üstelik meclis salonunda yaşandı bunlar. Artık ne yapılır bilemem ama bundan sonra meclis üyeleri ve partilerin yetkili isimleriyle basın mensupları dışında meclis toplantısına kimse alınmayabilir. 

HEPİNİZE İYİ HAFTALAR