Gelin bu gün farklı bir yazı yazayım sizlere.. İçinizi karartmadan, moralinizi bozmadan, yaşınız kaç olursa olsun ama özellikle 40 ve 50den sonrası için lazım olan bilgiler vereyim size.. Neslihan Acu adında bir bayan yazar kaleme almış. İlgimi çekti sizlerle paylaşayım dedim..
Ama önce kısacık bir siyasi değerlendirme yapayım müsaadenizle.. Önümüzde bir Kurban bayramı var.. Ortalık toz duman.. Özellikle siyasette.. Partiler yanlış üstüne yanlış yapıyor, AK Partinin bu listeyle MHPye kaydıracağı oyların hesabını ben yapamam ama sonuçlar nasıl olsa belli olacak. Söylemem gereken bir şey varsa, AK Parti listesinin değişik bir versiyonla bir öncekinden farksız olduğunu ifade etmeliyim.. Hatta bu sefer götürüsü daha fazla olabilir.. Sayın Abdülhamit Gülün kısa sürede tanıdığını sanıp Gaziantep için böyle bir liste oluşturmada etkili olduğunu tahmin ettiğimden, bu tercihlerinde pek de başarılı olacağını sanmadığımı şimdiden söylemeliyim.. Bu anlayış bazı partilileri memnun edebilir ama büyük kısmını küstürür..Tercih edilen isimler AK Partinin kaybolan veya kaçan oylarının geri dönmesinde rol oynamaktan uzaktır..Sadece kişiler memnun edilmiştir.. Tabii bu benim görüşüm.. Seçim sonuçları belki de beni yanıltacaktır. Ama tarihe not düşme adına şimdiden yazmayı uygun görüyorum..
MHP için aslında iyi bir şans doğdu.. Her ne kadar Devlet Bahçeli hiç doğru bulmadığım işler yapsa da, vatandaşlar özellikle milliyetçi sağ ve dini kesimlerin tercihlerinin MHP olacağını söylemeliyim.. Yani 2yi üçleyebilirler..CHPde Mehmet Şekere yapılanları çok haksız buluyorum. Bir kere etik değil yapılan.. İstemiyorsan, başarısız buluyorsan hiç listeye koymazsın olur biter. 3 ay ve daha önceki seçimde 1. Sıradan aday yaptığın kişiyi şimdi 4. Sıraya koymak hakarettir. Gaziantepi tanımamaktır.. Okuyamamaktır.. Elbette Mehmet Şekerin eleştirilecek yanı var. Nitekim geçen seçim öncesi uyarmış ve ÇALIŞ demiştim.. Ama şimdi yapılanı doğru bulmuyorum.. Aslında bunun işaretleri Kemal Kılıçdaroğlunun Gaziantepe geldiğinde Mehmet Şekerin 2 toplantıda da ana masaya oturtulmayıp, ayakta durdurulmasıyla verilmişti. Ve bunu sadece biz görmüş haberini yapmıştık.. Ben bu tür çetrefilli işlerin partiye zarardan başka birşey getirmeyeceğini düşünüyorum. HDPde durum daha farklı gelişti.. Celal Doğanın İstanbuldan aday gösterilmesi, bence HDP için sıkıntı yaratabilir..3ncü sıradaki Osman Demirci iyi isim.. Ama geçen seçimdekinden daha fazla çalışması şart.. CHPden salt Celal Doğan için bu partiye giden oylar, bu kez milletvekili tercihlerine duyulan öfke için yine gidecek gibi gözüküyor.. Gaziantepte kürt oylarının bu defa özellikle iş ve sanayi dünyasınca sıkı sıkıya AK Partiye kaydırılması mücadelesinde bakalım nasıl bir sonuç çıkacak..
50 DEN SONRA NELER YAPILMALI
Evet.. Gelelim biraz da, sağlığımıza, psikolojimize, yaşantımıza, sosyal yönlerimize.. Yaş 50 başlığına bakmayın sakın.. Hepimiz için geçerli aşağıda okuyacaklarınız..
50lerden itibaren bırakmanız gereken 10 şey
Hayat çok kısa. Ya da çok uzun. Nereden baktığınıza bağlı. Ama logaritmik bir ilerleyişi olduğu kesin. Yani yaşamın çocukluk-gençlik döneminde yılların araları çok çok uzun ama yaşlandıkça feci kısalıyor. 6 yaşla 10 yaş arasında neredeyse asırlar varken, 45 ile 49 arası bir göz kırpmalık mesafe sanki. O yüzden de ilerleyen yaşlarda hayat daha kıymetli geliyor hepimize. Acayip uçucu olduğu için. Yabancı bir internet sitesinde 50lerden itibaren bırakmanız gereken 10 şey konulu bir yazı görünce, ilgilendim haliyle. Ve sizlerle de paylaşmak istedim.
1... Eski eşinizden ya da sevgilinizden nefret etmeyi bırakın. Nefret insanı sinsi sinsi kemiren bir duygudur. Son günlerin moda deyimiyle affetmeyi öğrenin. Affedemiyorsanız, en azından kayıtsız kalın.
2... Dedikoduyu ve başkaları hakkında kötü konuşmayı bırakın. Artık lisede değilsiniz. Dedikodu sizin için enerji ve zaman kaybından başka bir şey değil.
3... Minnet duymama huyunuzu bırakın. Size iyi davrananları değil, kötü davrananları önemseme ve sürekli bunları gündemde tutma huyunuzu bir tarafa bırakın. Kızınızın ya da oğlunuzun doğum gününe, nişanına, nikahına kimlerin gelmediğine değil, kimlerin geldiğine odaklanın. Size kazık atanları değil, hoşluk yapanları parlatın.
4... Ümitsiz vaka arkadaşları bırakın. Herkeste vardır öyle bir ya da iki arkadaş. Sürekli bir takım dertlere batıp çıkarlar ve her battıklarında size koşup saatlerce kafanızı ütülerler. Ama söylediğiniz hiçbir lafı da iplemezler. Ayrıca, siz zor durumda kaldığınızda nedense hiç ortalarda görünmezler. Gençken tamam da, 50 yaşından sonra kıymetli vaktinizi böyle boş işlerle harcamayın.
5... Karmaşayı bir tarafa bırakın. İnsan 50 yaşına yaklaşırken, neyin değerli neyin daha az değerli olduğunu az buçuk anlıyor. Aile, gerçek arkadaş(lar), dost(lar) ve sizin için gerçekten anlamı olan bir iş. Gerisi hakikaten kuru gürültü. Dolaplar dolusu giysiye ve elli tane ayakkabıya da ihtiyacınız yok, laf olsun torba dolsun misali sosyal aktivitelere de. Ve ruhunuzu öldüren bir işe de.
6... Kafası karışıklığı iyi bir şey sanmayı bırakın. Karmaşık insanlar ilginçtir. Ezbere konuşmazlar, her davranışlarının bir nedeni vardır. Bilgileri süs gibi durmaz üstlerinde, içselleştirmişlerdir. Onlar sayesinde yeni bakış açıları keşfederiz, zenginleşiriz. Ama kafası karışık insanlar ilginç değildir. Hayatı çorbaya çevirmekten başka işe yaramazlar.
7... Daha fazlasını istemeyi bırakın. Mutlu insanların ortak sırrı, ellerinde olanın kıymetini bilmeleridir. Elindekinin kıymetini bilmiyorsan, daha fazlasını istemenin bir anlamı yok, çünkü o da seni mutlu etmeyecek. Daha da fazlasını isteyeceksin.
8... Şu fazlalık 10 kiloyu bırakın. 40ların sonundasınız ve 5-10 kilo fazlanız var... Derhal o kiloları bir yerlerde bırakın. Yürüyüşte, yüzmede, spor salonunda... Fark etmez. Sorun estetik değil, sağlık. Fazla her kilo 50lerden itibaren sağlık açısından bir tehdit çünkü.
9... Her şeye evet demeyi bırakın. Kimsenin kalbini kırmamak ya da sevimli görünmek adına, olur olmaz her isteğe evet demeyi bırakın. Sizi zorlayacak, size ters gelen, sizi gerecek hiçbir şeyi yapmak zorunda değilsiniz. Hele 50 yaşından sonra!
10... Yaşlılıkla ilgili klişe düşünceleri bir tarafa bırakın. Nasıl bir orta yaş ve yaşlılık dönemi geçireceğinize kendiniz karar verin. Canınız istiyorsa ve paranız varsa Küba seyahatine 60 yaşında da gidersiniz, sörf yapmaya 50 yaşında da başlarsınız, kime ne?
MUTLULUK ÖMRÜ UZATIYOR..
Bir bilgi daha vereyim size, İngilterede yapılan bir araştırmada doktorlar, 50li yaşlarından sonra mutlu ve hayatlarından memnun olan insanların diğerlerine oranla daha uzun yaşadıklarını ortaya çıkardı. Ülke genelinde 50 yaşın üzerindeki bin kişi üzerinde yapılan araştırmada, bu kişilerden yüzde 51inin kendini mutlu, yüzde 19unun mutsuz, yüzde 30unun ise hem mutlu hem de mutsuz hissettiği belirlendi. Kendini mutlu hissedenlerin 70li yaşlarına doğru büyük oranda sağlığını koruduğunu ve yaşlandıkça daha da mutlu hissettiğini öğrenen araştırmacılar, yaşı ilerleyen kişilere, hayata karşı daha olumlu ve iyimser bakmalarını tavsiye etti. Bunu yapabilmenin ise tamamen beyinde bittiğini söyleyen uzmanlar, beyninizi her zaman olumlu hareket etmeye odaklayın dedi.
HEPİNİZE İYİ HAFTALAR..