Gaziantep büyüdükçe sorunları da büyüyor.. Büyüme hızına paralel nüfusun artması, göçün ve en önemlisi Suriye'den gelenlerin tahminlerin üstüne çıkması, kentin zaten sallantıda olan kimyasını alt üst etmiştir.. Genel olarak bakıldığında, İhracatındaki gelişme, turizm ve kültüründeki değişim ile ön plana çıkarılma teşebbüsleri, aslında gerçek Gaziantep'in görünmesinin önünde bir set oluşturmaktadır. Haliyle farklı bir Gaziantep görüntüsü bu kentin çözüm bekleyen sorunlarını sürekli ötelemektedir..
Ama artık bir yerde bu görüntünün gerçek Gaziantep görüntüsü olmadığını, görünenden daha çok görünmeyenlerin kentin geleceğini tehlikeye atacağının bilinmesi gerektiğini düşünüyorum..
Onun için de, bu kenti yönetenler, bu kente hizmet vermekle yükümlü olanlar, bu gidişata seyirci kalmamalıdır diyorum.. Bu şehrin Bakanı, Milletvekilleri, iktidar partisinin il teşkilatları, Vilayet, Belediyeler ve Emniyetin, kendi çerçeveleri doğrultusunda, ivedilikle bu sorunları masaya yatırıp, çözümler üretmelerinin zamanı gelmiştir. Hatta geçiyor bile..Hatta bu çalışmaya muhalefetin ve STK'ların dahil edilmesi çok daha isabetli olacaktır..
Çünkü Gaziantep artık eski Gaziantep olmaktan çıkarılmak üzeredir.. Bu şehrin sorunlar batağına gömülmesi istenmiyorsa, kim önderlik yapacaksa yapsın, çözümler üretilmesinin ve harekete geçirilmesinin tam zamanıdır..
BU GELİŞMELER BENİ UMUTLANDIRIYOR
Aslında bu ve buna benzer kentsel konuları yıllardır sürekli olarak bu köşede dile getiriyorum..Nedense okuyan yetkililer hak veriyor ama harekete geçmiyordu.. Yalnız son dönemlerde kıpırdanma olmaya başladı.. Sorunlar seslendirilmeye, çözümler önerilmeye başlandı.. Bu iyi bir gelişmedir elbette. Çünkü Gaziantep dışarıya hep farklı yansıtılıyor.. Siyasilerimiz maalesef tepeye iyi gözükme adına, var olan sorunları gündeme getirmiyor. Yokmuş gibi hareket gediyor.. Haliyle Gaziantep adına bilgi alınanların bu raporları, kentin çözüm bekleyen sorunlarının bilinmemesini sağlıyor..Bu uyarının başını İl Genel Meclis Başkanı Menderes Karaduman çekti ve "kimse kimseyi kandırmasın"dedi.. Ardından Gaziantep Valisi Erdal Ata bazı toplantılardaki konuşmalarında sorunları dile getirdi. Devamını Asım Güzelbey yaptı Gaziantep'in sorunlarıyla ilgili olarak.. Bunu Sanayi Odası Meclis Başkanı Mustafa Topçuoğlu izledi ve artık gerçeğin görülmesi gerektiğini vurguladı. Ve son olarak Trafikten sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı Behçet Şüküroğlu, Gazinatep gerçeğini net bir şekilde gözler önüne serdi.. Gelin sırasıyla bu konuşmaları hatırlayalım ve bundan sonrası için Gaziantebimize yönelik planlar yapalım..
MENDERES KARADUMAN: GAZİANTEP MARKA ŞEHİR DEĞİL
"Gaziantep'in problemsiz, hiçbir sıkıntısı olmayan bir kent gibi gösterilmesi doğru değil. 'Problemsiz bir kentiz, herşey iyi' diyenler kusura bakmasın. Öyle bir ortam yok. Yapmış olduğunuz işte önce hakkın, sonra halkın memnuniyeti önemlidir. Ben Başbakan'a da söyledim yolları. 50 Milyon TL ödeneğe ihtiyacımız var dedim. İsyanımız şu. Ankara'ya bilgi buradan doğru gitmiyor. Gerek siyasi, gerek hizmet manasında. Anlatılan şehirle yaşadığımız şehir çok farklı. Bunu söylemek birilerinin zoruna gitse de söylüyorum. Dörtte üçü varoşlardan oluşan bir kentte yaşıyoruz. Gaziantep'in de problemleri var. Bence Gaziantep marka şehir değil. Marka kent, üçte ikisi gecekondulardan oluşan bir kent mi olur? Bir tarafı Avrupa, bir tarafı Afrika, Mozambik gibi bir şehirde yaşıyoruz. Biz diyoruz ki gelin bunu düzeltelim. Bizde diğerleri gibi, siyasi ne ekonomik olarak çok iyiyiz diyebiliriz. Fakat, ihracatımız belli, ithalatım belli mi? 6 milyar dolar ihracatın var, peki 5 milyon 900 bin ithalatın varsa, bu kente birşey kazandırır mı? Ben bu Ortak akıl anlayışını henüz çözemedim. Ortak akıl diyorlar. bu şehirde ortak akıl olsa bize de birşeyler sorulur. Kimin ortak aklı? neyin ortak aklı, ben çözmüş değilim. Ortak akıl, 'sesini çıkarma bana uy'sa yazık memlekete yazık oluyor.
ERDAL ATA : CİDDİ SORUNLARIMIZ VAR
"Eğitimde, sağlıkta, altyapıda, tüm kamu yatırım ve hizmetlerinde kendimize bir hedef koyup bunları kademe kademe gerçekleştirmek için çalışmamız gerekir. İlimizde bir trafik sorunu var. Eğer ana arterlerde trafikle ilgili ciddi sıkıntılar yaşıyorsak, muhtemelen 2023 yılında buranın nüfusu belki 2,5 milyon olacak. O zaman bu sorunları daha çok yaşayacağız. Sağlıkla ilgili birtakım yatırımlar yapılması, ilimizdeki hastanelerin kapasitelerinin artırılması gerekiyor. Yeni yapılacak hastaneler için spor tesisleri için kültür ve turizm faaliyetleri için alanlar ayırmak zorundayız. Tüm çalışmalarımızı çok uzun vadeli planlamak zorundayız. Bunda da belediyelerimize, mahalli idarelerimize, diğer kamu kurum ve kuruluşlarını çok önemli görevler düşüyor."
ASIM GÜZELBEY: HERKES ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYMALI
Meclis üyeleri, ilçe belediye başkanları, il genel meclis başkanının, yani herkesin şehrimize nasıl iyi hizmet yapabilirizi konuşması gerekir. Ancak biz meclis toplantısında trafo tadilatı, şu yoldan şu geçmeli diye tartışmalar yapıyoruz. Meclis üyeleri olarak şehrin geleceği için çalışma yapmadık. Bakın artık dünyada ülkeler değil, şehirler yarışıyor. Yarışan şehirler içinde belediye başkanları şu kadar kilometre asfalt yaptık park yaptık demiyor. Biz şehrin geleceğini planlamak isitiyoruz. 20 yıl sonra nüfusumuz ne olacak ? Bu şehrin 20 yıl sonra nüfusu ne olacak ? Gelir ve giderleri ne olacak ? Ekolojik şehir planları, iklim planları, küresel ısınma karşısında neler yapılmalı, imar planları nasıl olmalı bunu konuşmamız lazım. Bu ilin valisi, kaymakamları, hangi siyasi parti olursa olsun herkes elini taşın altına koymalı ve görüşlerini birleştirmeli..
MUSTAFA TOPÇUOĞLU: EĞER 5 YIL SONRASINI PLANLAYAMAZSAK
Gaziantep sanayisi hızlı büyüyor, ama şehrin altyapısı bu büyüme hızına ayak uydurmakta gecikti. Yerel yönetimler ve mülki idarenin önümüzdeki 5-10 yıllık kentsel planlamada sanayi alanındaki gelişmeyi göz önüne alması gerekir. Gaziantep'in altyapısının, sanayinin büyüme hızıyla orantılı gelişmesi gerekir. Eğer bugünden 5 yıl sonramızı planlayamazsak bu şehir Türkiye'nin standartlarının üzerinde pahalı bir şehir haline gelme riskiyle karşı karşıya kalabilir. Böyle bir ortamda da bizim başka şehirlere karşı rekabet gücümüzü kaybetmememiz lazım. Bunun için Belediyelerin, STK'larının odaların ve devlet kurumlarının ortak aklı harekete geçirilerek şehrin alt yapı çalışmalarının hızlandırılması gerekir.
BEHÇET ŞÜKÜROĞLU: SİCİLİMİZ PARLAK DEĞİL
Gaziantep dünyada en hızlı büyüyen şehirler arasında 9. sırada, diğer illerden geçen yıl 40 bin göç alındı.. Gaziantep'te yılda 30 bin doğum gerçekleşti. Her yıl nüfusumuz 70 bin artıyor.. Gaziantep'in trafikteki problemleri 10-15 yıl öncesine dayanıyor.Bu sorunlar birikerek bu günlere gelindi. Yollarımız aynı ama araç sayısı artıyor. Şu anda ilçelerle birlikte ilimizde 397 bin araç var. Merkezde 340 bin araç var. Her ay trafiğe 2 bin araç giriyor. 24 araç firması var. Yıl sonuna doğru, kampanyalarla 4-5 bin araç satılıyor. 2012 yılında 40 bin araç trafiğe katıldı. 2013 sonuna kadar bu sayı 45-50 binlere dayanacak. Belediyelerin yol genişletme çalışmaları var, ancak kemikleşmiş problemleri çözmek gün geçtikçe zorlaşıyor"
SUBURCU VE KARAGÖZ DE TRAFİĞE KAPATILABİLİR
Muammer Aksoy Bulvarı 15 metre genişliğinde ama parkomatla birlikte iki araç yan yana geçemiyor.. Tramvay yapıldı, yapılmak zorundaydı. Sağlı sollu parkomat uygulaması tepki aldı, ancak park yasağı da problemi çözmüyor. Gaziantep'te her 100 metrede bir kavşak ve trafik ışıkları var. Gelişmiş ülkelerde 300-500 metrede bir kavşak ve trafik ışıkları var. İki yıla kadar Suburcu ve Karagöz de trafiğe kapatılacak diye düşünüyorum. Tarihi dokusu var, yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktaları. Artık vatandaş kaldırımlardan caddelere taşıyor. Parkomat mecbur, vatandaş aracını nereye koyacak? Yeni yapılan Karataş ve İbrahimli'nin 10 yıllık bir geçmişi var, caddeler hala dar. Yeni imara açılacak yerlerde cadde genişliklerinin en az 50-60 metre ve 2-3 meydan olması lazım.
SİCİLİMİZ PARLAK DEĞİL
Türkiye'de 2012 yılında 4 bin kişi kaza anında olmak üzere 5.500 kişi trafik kazalarında hayatını kaybetti. Yani Sicilimiz parlak değil. Ölümlü kazalarda dünyada ilk 10'dayız. Gaziantep'te ise 2012 yılında 45 vatandaşımız kaza anında olmak üzere toplam 65 kişi trafik kazalarında hayatını kaybetti. Trafik konusunda Avrupa'da eleştiriliyoruz, bu eleştirileri azaltmamız lazım. Batılı ülkelerde önce ceza yazılır, bizde ise eğitim, denetim, kontrol önce gelir. Belki bizde ceza yazmalıyız. Ancak biz eğitimlere önem veriyoruz. Türkiye'de denetim ve kontrollerde Gaziantep 2. sırada, cezada ise 9.sırada. Ceza miktarını artırınız. Bize verilen görev, kazaları azaltmak. Onun için görev ve sorumluluklarımızı yerine getirmek zorundayız.
MECBURİYETTEN AÇIKLAMA
Aslında girmek istemiyorum bu konulara.. Çünkü yıllar önce Gaziantep basının birleştirmek ve toparlamak adına birçok teşebbüslerim oldu, ama hepsinde ihanetler yaşamıştım.. 3 kez saldırıya uğradıklarımda yaşadığım gelişmelerde daha net gördüm ve tanıdım Gaziantep yerel basınını.. Salt basında yaşadıklarım için kitap yazıyorum zaten..
Gelelim söyleyeceklerime.. Ne var ki bu sektörün içinde olduğumuzdan, bazı gelişmelere kayıtsız kalamıyorsunuz.. Biraz da mecbur kalıyorsunuz işte.. Konu Gaziantep Gazeteciler Cemiyeti kongresinde yaşananlar.. Saldırılar, tehditler ve küfürler.. Sonrasında sonuçlanan seçim ve yeni bir yönetim.. Seçim işlerine aklım ermez, üstelik bana hayatta kimse gazeteciler için başkanlık veya yöneticilik teklif edemez, çünkü asla kabul etmem.. Ama mesleğimi sapına kadar yapmaya çalışır, mağdur edilen varsa tıpkı bu kentte yaşayan herkeste olduğu gibi hakkını ararım.. Haliyle bir gazetecinin genel kurul salonunda saldırıya uğramasını, burnunu kırılmasını görmezden gelemem.. Çünkü ben haberciyim.. Bu mesleği yapıyorsak eğer, okurları kandıramam.. Bu gazete zaten bu politikayla büyüyor..
Aileden gazeteci Turgut Bozgeyik'i koruması gerekenler, O'na sahip çıkması icap edenler, eğer bunu yapmıyor, tam tersi gizlemeye çalışıyor ise, bizi o görmezlik işine alet edemezler.. Zaten tavrımızı koyduk ve bu yapı içerisinde olmadığımızı söyleyerek Gaziantep27 gazetesi olarak, Gaziantep Gazeteciler Cemiyeti üyeliğinden istifa ettiğimizi açıkladık.. Çünkü bu yapıdaki ve düşüncedeki bir cemiyet bizi temsil edemez..Veya kimse bize cemiyetin üyesi diyemez..Bunu net şekilde ifade ettik ve yayınladık zaten..
Gönül isterdi ki, gazeteciler cemiyeti telaşla yayınladığı ve içerisine daha hiçbir örneği görülmemiş şekilde kongrenin huzur içerisinde geçtiğini belirten ifadelerle birlikte, emniyetin güvenlik şubesini, vilayeti ve dernekler masasını katarak teşekkür ilanı yerine, bu saldırıyı kınama ilanı yayınlasın.. Üzülerek gördük ki, yayınlamadılar..Tam aksine bu saldırı olayını haber yapanları hedef alan ikinci bir açıklama yaptılar. Önce yok dedikleri saldırı olayını, sonra münferit bir olay diyerek bülten yayınladılar.. İşin daha traji-komik tarafı ise bazı köşe yazarları saldırıyı kınayıp bunun yanlış olduğunu söyleyip yönetim olarak tavır alma teşebbüsünde bulunacaklarına, hedef değiştirip özelliklede benim adımı zikrederek eleştiri getirdiler.. Bunlardan Ruhi Aytaç yazısında, beni sigara ihbarcısı bile yapmış. Aradım tabii hemen.. Meğer gazeteciler arasında PİÇ lakabıyla tanınan birisi, kongre salonunda sigara içilmesinden dolayı gelen zabıtaların, benim adımı verdiğini iddia etmiş.. Hatta yüksek sesle söylemiş bunu salonda.. Tabii arkadaşlar gazeteci (!) oldukları için hemen balıklama atlamışlar bu iddiaya.. Ruhi Aytaç'a bu iddiayı birlikte araştırıp kim söylediyse öğrenelim dedim.. Ama yazıyı yazarken ki, çabukluğu maalesef doğruları öğrenme ve gerçeği yazma hızına dönüşmedi..Yine de umudum var, araştırıp gerçeği yazacağına..
Son olarak şunu net bir şekilde ifade etmeliyim ki, maalesef yerel basın kendini yenileyeceğine, gelişim göstereceğine, her geçen gün kalite olarak daha da geriye gidiyor. Son seçimler, yaşananlar ve sonrasındaki oluşum ve gelişmeler bunun en net belgesi niteliğindedir.. Yine görünen o ki, mesleki ve kişilik yönüyle umutlandığım ve manevi olarak her yönlü destek verip daha iyi olmaları yönünde teşvik ettiğim bazı kişiler için boşuna hayale kapılmış, ümitlenmişim..
Hepinize iyi haftalar
Gaziantep büyüdükçe sorunları da büyüyor.. Büyüme hızına paralel nüfusun artması, göçün ve en önemlisi Suriye'den gelenlerin tahminlerin üstüne çıkması, kentin zaten sallantıda olan kimyasını alt üst etmiştir.. Genel olarak bakıldığında, İhracatındaki gelişme, turizm ve kültüründeki değişim ile ön plana çıkarılma teşebbüsleri, aslında gerçek Gaziantep'in görünmesinin önünde bir set oluşturmaktadır. Haliyle farklı bir Gaziantep görüntüsü bu kentin çözüm bekleyen sorunlarını sürekli ötelemektedir.. Ama artık bir yerde bu görüntünün gerçek Gaziantep görüntüsü olmadığını, görünenden daha çok görünmeyenlerin kentin geleceğini tehlikeye atacağının bilinmesi gerektiğini düşünüyorum.. Onun için de, bu kenti yönetenler, bu kente hizmet vermekle yükümlü olanlar, bu gidişata seyirci kalmamalıdır diyorum.. Bu şehrin Bakanı, Milletvekilleri, iktidar partisinin il teşkilatları, Vilayet, Belediyeler ve Emniyetin, kendi çerçeveleri doğrultusunda, ivedilikle bu sorunları masaya yatırıp, çözümler üretmelerinin zamanı gelmiştir. Hatta geçiyor bile..Hatta bu çalışmaya muhalefetin ve STK'ların dahil edilmesi çok daha isabetli olacaktır..Çünkü Gaziantep artık eski Gaziantep olmaktan çıkarılmak üzeredir.. Bu şehrin sorunlar batağına gömülmesi istenmiyorsa, kim önderlik yapacaksa yapsın, çözümler üretilmesinin ve harekete geçirilmesinin tam zamanıdır. BU GELİŞMELER BENİ UMUTLANDIRIYOR Aslında bu ve buna benzer kentsel konuları yıllardır sürekli olarak bu köşede dile getiriyorum..Nedense okuyan yetkililer hak veriyor ama harekete geçmiyordu.. Yalnız son dönemlerde kıpırdanma olmaya başladı.. Sorunlar seslendirilmeye, çözümler önerilmeye başlandı.. Bu iyi bir gelişmedir elbette. Çünkü Gaziantep dışarıya hep farklı yansıtılıyor.. Siyasilerimiz maalesef tepeye iyi gözükme adına, var olan sorunları gündeme getirmiyor. Yokmuş gibi hareket gediyor.. Haliyle Gaziantep adına bilgi alınanların bu raporları, kentin çözüm bekleyen sorunlarının bilinmemesini sağlıyor..Bu uyarının başını İl Genel Meclis Başkanı Menderes Karaduman çekti ve "kimse kimseyi kandırmasın"dedi.. Ardından Gaziantep Valisi Erdal Ata bazı toplantılardaki konuşmalarında sorunları dile getirdi. Devamını Asım Güzelbey yaptı Gaziantep'in sorunlarıyla ilgili olarak.. Bunu Sanayi Odası Meclis Başkanı Mustafa Topçuoğlu izledi ve artık gerçeğin görülmesi gerektiğini vurguladı. Ve son olarak Trafikten sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı Behçet Şüküroğlu, Gazinatep gerçeğini net bir şekilde gözler önüne serdi.. Gelin sırasıyla bu konuşmaları hatırlayalım ve bundan sonrası için Gaziantebimize yönelik planlar yapalım.. MENDERES KARADUMAN: GAZİANTEP MARKA ŞEHİR DEĞİL "Gaziantep'in problemsiz, hiçbir sıkıntısı olmayan bir kent gibi gösterilmesi doğru değil. 'Problemsiz bir kentiz, herşey iyi' diyenler kusura bakmasın. Öyle bir ortam yok. Yapmış olduğunuz işte önce hakkın, sonra halkın memnuniyeti önemlidir. Ben Başbakan'a da söyledim yolları. 50 Milyon TL ödeneğe ihtiyacımız var dedim. İsyanımız şu. Ankara'ya bilgi buradan doğru gitmiyor. Gerek siyasi, gerek hizmet manasında. Anlatılan şehirle yaşadığımız şehir çok farklı. Bunu söylemek birilerinin zoruna gitse de söylüyorum. Dörtte üçü varoşlardan oluşan bir kentte yaşıyoruz. Gaziantep'in de problemleri var. Bence Gaziantep marka şehir değil. Marka kent, üçte ikisi gecekondulardan oluşan bir kent mi olur? Bir tarafı Avrupa, bir tarafı Afrika, Mozambik gibi bir şehirde yaşıyoruz. Biz diyoruz ki gelin bunu düzeltelim. Bizde diğerleri gibi, siyasi ne ekonomik olarak çok iyiyiz diyebiliriz. Fakat, ihracatımız belli, ithalatım belli mi? 6 milyar dolar ihracatın var, peki 5 milyon 900 bin ithalatın varsa, bu kente birşey kazandırır mı? Ben bu Ortak akıl anlayışını henüz çözemedim. Ortak akıl diyorlar. bu şehirde ortak akıl olsa bize de birşeyler sorulur. Kimin ortak aklı? neyin ortak aklı, ben çözmüş değilim. Ortak akıl, 'sesini çıkarma bana uy'sa yazık memlekete yazık oluyor. ERDAL ATA : CİDDİ SORUNLARIMIZ VAR "Eğitimde, sağlıkta, altyapıda, tüm kamu yatırım ve hizmetlerinde kendimize bir hedef koyup bunları kademe kademe gerçekleştirmek için çalışmamız gerekir. İlimizde bir trafik sorunu var. Eğer ana arterlerde trafikle ilgili ciddi sıkıntılar yaşıyorsak, muhtemelen 2023 yılında buranın nüfusu belki 2,5 milyon olacak. O zaman bu sorunları daha çok yaşayacağız. Sağlıkla ilgili birtakım yatırımlar yapılması, ilimizdeki hastanelerin kapasitelerinin artırılması gerekiyor. Yeni yapılacak hastaneler için spor tesisleri için kültür ve turizm faaliyetleri için alanlar ayırmak zorundayız. Tüm çalışmalarımızı çok uzun vadeli planlamak zorundayız. Bunda da belediyelerimize, mahalli idarelerimize, diğer kamu kurum ve kuruluşlarını çok önemli görevler düşüyor." ASIM GÜZELBEY: HERKES ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYMALI Meclis üyeleri, ilçe belediye başkanları, il genel meclis başkanının, yani herkesin şehrimize nasıl iyi hizmet yapabilirizi konuşması gerekir. Ancak biz meclis toplantısında trafo tadilatı, şu yoldan şu geçmeli diye tartışmalar yapıyoruz. Meclis üyeleri olarak şehrin geleceği için çalışma yapmadık. Bakın artık dünyada ülkeler değil, şehirler yarışıyor. Yarışan şehirler içinde belediye başkanları şu kadar kilometre asfalt yaptık park yaptık demiyor. Biz şehrin geleceğini planlamak isitiyoruz. Bu şehrin 20 yıl sonra nüfusu ne olacak ? Gelir ve giderleri ne olacak ? Ekolojik şehir planları, iklim planları, küresel ısınma karşısında neler yapılmalı, imar planları nasıl olmalı bunu konuşmamız lazım. Bu ilin valisi, kaymakamları, hangi siyasi parti olursa olsun herkes elini taşın altına koymalı ve görüşlerini birleştirmeli.. MUSTAFA TOPÇUOĞLU: EĞER 5 YIL SONRASINI PLANLAYAMAZSAK Gaziantep sanayisi hızlı büyüyor, ama şehrin altyapısı bu büyüme hızına ayak uydurmakta gecikti. Yerel yönetimler ve mülki idarenin önümüzdeki 5-10 yıllık kentsel planlamada sanayi alanındaki gelişmeyi göz önüne alması gerekir. Gaziantep'in altyapısının, sanayinin büyüme hızıyla orantılı gelişmesi gerekir. Eğer bugünden 5 yıl sonramızı planlayamazsak bu şehir Türkiye'nin standartlarının üzerinde pahalı bir şehir haline gelme riskiyle karşı karşıya kalabilir. Böyle bir ortamda da bizim başka şehirlere karşı rekabet gücümüzü kaybetmememiz lazım. Bunun için Belediyelerin, STK'larının odaların ve devlet kurumlarının ortak aklı harekete geçirilerek şehrin alt yapı çalışmalarının hızlandırılması gerekir. BEHÇET ŞÜKÜROĞLU: SİCİLİMİZ PARLAK DEĞİL Gaziantep dünyada en hızlı büyüyen şehirler arasında 9. sırada, diğer illerden geçen yıl 40 bin göç alındı.. Gaziantep'te yılda 30 bin doğum gerçekleşti. Her yıl nüfusumuz 70 bin artıyor.. Gaziantep'in trafikteki problemleri 10-15 yıl öncesine dayanıyor.Bu sorunlar birikerek bu günlere gelindi. Yollarımız aynı ama araç sayısı artıyor. Şu anda ilçelerle birlikte ilimizde 397 bin araç var. Merkezde 340 bin araç var. Her ay trafiğe 2 bin araç giriyor. 24 araç firması var. Yıl sonuna doğru, kampanyalarla 4-5 bin araç satılıyor. 2012 yılında 40 bin araç trafiğe katıldı. 2013 sonuna kadar bu sayı 45-50 binlere dayanacak. Belediyelerin yol genişletme çalışmaları var, ancak kemikleşmiş problemleri çözmek gün geçtikçe zorlaşıyor" SUBURCU VE KARAGÖZ DE TRAFİĞE KAPATILABİLİR Muammer Aksoy Bulvarı 15 metre genişliğinde ama parkomatla birlikte iki araç yan yana geçemiyor.. Tramvay yapıldı, yapılmak zorundaydı. Sağlı sollu parkomat uygulaması tepki aldı, ancak park yasağı da problemi çözmüyor. Gaziantep'te her 100 metrede bir kavşak ve trafik ışıkları var. Gelişmiş ülkelerde 300-500 metrede bir kavşak ve trafik ışıkları var. İki yıla kadar Suburcu ve Karagöz de trafiğe kapatılacak diye düşünüyorum. Tarihi dokusu var, yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktaları. Artık vatandaş kaldırımlardan caddelere taşıyor. Parkomat mecbur, vatandaş aracını nereye koyacak? Yeni yapılan Karataş ve İbrahimli'nin 10 yıllık bir geçmişi var, caddeler hala dar. Yeni imara açılacak yerlerde cadde genişliklerinin en az 50-60 metre ve 2-3 meydan olması lazım. SİCİLİMİZ PARLAK DEĞİL Türkiye'de 2012 yılında 4 bin kişi kaza anında olmak üzere 5.500 kişi trafik kazalarında hayatını kaybetti. Yani Sicilimiz parlak değil. Ölümlü kazalarda dünyada ilk 10'dayız. Gaziantep'te ise 2012 yılında 45 vatandaşımız kaza anında olmak üzere toplam 65 kişi trafik kazalarında hayatını kaybetti. Trafik konusunda Avrupa'da eleştiriliyoruz, bu eleştirileri azaltmamız lazım. Batılı ülkelerde önce ceza yazılır, bizde ise eğitim, denetim, kontrol önce gelir. Belki bizde ceza yazmalıyız. Ancak biz eğitimlere önem veriyoruz. Türkiye'de denetim ve kontrollerde Gaziantep 2. sırada, cezada ise 9.sırada. Ceza miktarını artırınız. Bize verilen görev, kazaları azaltmak. Onun için görev ve sorumluluklarımızı yerine getirmek zorundayız. MECBURİYETTEN AÇIKLAMA Aslında girmek istemiyorum bu konulara.. Çünkü yıllar önce Gaziantep basının birleştirmek ve toparlamak adına birçok teşebbüslerim oldu, ama hepsinde ihanetler yaşamıştım.. 3 kez saldırıya uğradıklarımda yaşadığım gelişmelerde daha net gördüm ve tanıdım Gaziantep yerel basınını.. Salt basında yaşadıklarım için kitap yazıyorum zaten.. Gelelim söyleyeceklerime.. Ne var ki bu sektörün içinde olduğumuzdan, bazı gelişmelere kayıtsız kalamıyorsunuz.. Biraz da mecbur kalıyorsunuz işte.. Konu Gaziantep Gazeteciler Cemiyeti kongresinde yaşananlar.. Saldırılar, tehditler ve küfürler.. Sonrasında sonuçlanan seçim ve yeni bir yönetim.. Seçim işlerine aklım ermez, üstelik bana hayatta kimse gazeteciler için başkanlık veya yöneticilik teklif edemez, çünkü asla kabul etmem.. Ama mesleğimi sapına kadar yapmaya çalışır, mağdur edilen varsa tıpkı bu kentte yaşayan herkeste olduğu gibi hakkını ararım.. Haliyle bir gazetecinin genel kurul salonunda saldırıya uğramasını, burnunu kırılmasını görmezden gelemem.. Çünkü ben haberciyim.. Bu mesleği yapıyorsak eğer, okurları kandıramam.. Bu gazete zaten bu politikayla büyüyor.. Aileden gazeteci Turgut Bozgeyik'i koruması gerekenler, O'na sahip çıkması icap edenler, eğer bunu yapmıyor, tam tersi gizlemeye çalışıyor ise, bizi o görmezlik işine alet edemezler.. Zaten tavrımızı koyduk ve bu yapı içerisinde olmadığımızı söyleyerek Gaziantep27 gazetesi olarak, Gaziantep Gazeteciler Cemiyeti üyeliğinden istifa ettiğimizi açıkladık.. Çünkü bu yapıdaki ve düşüncedeki bir cemiyet bizi temsil edemez..Veya kimse bize cemiyetin üyesi diyemez..Bunu net şekilde ifade ettik ve yayınladık zaten.. Gönül isterdi ki, gazeteciler cemiyeti telaşla yayınladığı ve içerisine daha hiçbir örneği görülmemiş şekilde kongrenin huzur içerisinde geçtiğini belirten ifadelerle birlikte, emniyetin güvenlik şubesini, vilayeti ve dernekler masasını katarak teşekkür ilanı yerine, bu saldırıyı kınama ilanı yayınlasın.. Üzülerek gördük ki, yayınlamadılar..Tam aksine bu saldırı olayını haber yapanları hedef alan ikinci bir açıklama yaptılar. Önce yok dedikleri saldırı olayını, sonra münferit bir olay diyerek bülten yayınladılar.. İşin daha traji-komik tarafı ise bazı köşe yazarları saldırıyı kınayıp bunun yanlış olduğunu söyleyip yönetim olarak tavır alma teşebbüsünde bulunacaklarına, hedef değiştirip özelliklede benim adımı zikrederek eleştiri getirdiler.. Bunlardan Ruhi Aytaç yazısında, beni sigara ihbarcısı bile yapmış. Aradım tabii hemen.. Meğer gazeteciler arasında PİÇ lakabıyla tanınan birisi, kongre salonunda sigara içilmesinden dolayı gelen zabıtaların, benim adımı verdiğini iddia etmiş.. Hatta yüksek sesle söylemiş bunu salonda.. Tabii arkadaşlar gazeteci (!) oldukları için hemen balıklama atlamışlar bu iddiaya.. Ruhi Aytaç'a bu iddiayı birlikte araştırıp kim söylediyse öğrenelim dedim.. Ama yazıyı yazarken ki, çabukluğu maalesef doğruları öğrenme ve gerçeği yazma hızına dönüşmedi..Yine de umudum var, araştırıp gerçeği yazacağına..Son olarak şunu net bir şekilde ifade etmeliyim ki, maalesef yerel basın kendini yenileyeceğine, gelişim göstereceğine, her geçen gün kalite olarak daha da geriye gidiyor. Son seçimler, yaşananlar ve sonrasındaki oluşum ve gelişmeler bunun en net belgesi niteliğindedir.. Yine görünen o ki, mesleki ve kişilik yönüyle umutlandığım ve manevi olarak her yönlü destek verip daha iyi olmaları yönünde teşvik ettiğim bazı kişiler için boşuna hayale kapılmış, ümitlenmişim.. Hepinize iyi haftalar