Bakan ve patlamanın ardındaki gerçek
Dün Organizedeki patlama için "Kral Çıplak diyelim mi" diye attığım başlığa Çalışma ve Sosal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik çok geçmeden cevap verdi ve yaptığı açıklamayla "EVET KRAL ÇIPLAK" dedi. Dünkü yazımın bir bölümünde şunları yazmıştım: "Buna en kolay bir ifade ile, NAZAR demek istemiyorum.. KADER de demiyorum elbette.. Alınmayan TEDBİRLER, alınamayan ÖNLEMLER, bir türlü hayata geçirilemeyen İŞ YERİ GÜVENLİĞİ, milyon dolarlar harcanmasına karşılık, o makine ve cihazların yeterli kapasiteleri olmayanların vasıfsız kişilerin ellerine teslim edili-şi...Yasaların var oluşu ama denetimin olmayışı..
İşyeri güvenliğinin sadece duvara asılan tabeladan ibaret kalışı.."
Ben bunları söyledim Faruk Çelik dün gecikmeden şu açıklamayı yaptı:"Gaziantep'te Galvaniz fabrikası diye ifade edilen bir işyeri. Burada çok yakın zamana kadar 27 işçinin çalıştığı bir iş yeri iken büyütülmüş, yeni yere taşınmış ve şu anda 198 işçinin çalıştığı bir noktaya taşınmış. 2011 yılında iki kez teftiş görmüş, idari para cezasına çarptırılmış. Belli ki iş sağlığı ve güvenliği konusunda eksikleri olan bir iş yerimiz. Türkiye'nin sanayisinin büyümesi gerekiyor, iş yerlerinin büyümesi gerekiyor, istihdamın artması gerekiyor. Eyvallah, bunda bir problem yok ama güvenli büyümek gerekiyor. Güven ortamı olmadıktan sonra yalnız büyümek, bu canları geri getirmiyor. Bunun için bütün iş yerlerimize her kazadan sonra bir daha olmasın temennisinde bulunuyoruz. Ama bunlar yaşanıyor. Ben buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum. Bütün çalışanlarımız koşullara uygun bir şekilde çalışması gerekiyor, çalıştırmanız gerekiyor. Eğer sizin teçhizatınız, donanımlarınız sağlanmadan çalıştırılıyorsanız, bu konuda bize bir telefon kadar yakınsınız, lütfen bize bildirin."
BU YORUM ASLINDA GERÇEĞİ ANLATIYOR
Evet..Umarım herkes ders alır. Organize dahil Küçük Sanayi, Örnek Sanayideki işyerleri bundan sonra daha titiz davranır, daha dikkatli olur ve özellikle iş yeri güvenliğini duvara asılan bir tabela gibi görmez.. Burada hemen dikkatleri teknik bir konuya çekmek istiyorum.. Bir okurum yollamış gazetemize..Öyle teknik bilgiler varki içerisinde, tam önceki günkü patlamanın tarifini yapmış bu arkadaşımız..Olduğu gibi yayınlayarak hem sizleri bilgilendirmek, hemde bu tür işlerle uğraşanları uyarmayı görev sayıyorum..
İşte sadece rumuz kullanan ahmet.c.a adındaki mutlaka bu konunun uzmanı olan okurumuzun yazdıkları:"Teknik bir bilgi sunacağım, yeri ve zamanı mı bilemiyorum ama kazan patlamalarının çoğu bu sebeple oluyormuş. Belki faydası olur diye paylaşıyorum. Büyük patlamaların sebebi kazanların susuz kalmasıdır. Kazanlarda borulara su dağıtımı yapılan dom veya dram denilen büyük bir depo vardır. Sistem buradaki suyun azaldığını sensörlerle veya şamandra ile algılar ve besi suyu pompalarına çalışma komutu verir. Seviye daha da düşerse yanma sistemi otomatik olarak durdurulur. Sensör veya pompalarda bir arıza olduğunda su seviyesi tamamen düşer , hiç su kalmaz , kazan boş ve kızgın bir tencere haline gelir. Yanma sistemi devam etse de de etmese de gövde kavrulmuş haldedir. Kazan su borulu da olsa , alev borulu da olsa tablo pek farklı değildir. Bu durumu gören , genellikle eğitimsiz görevli derhal pompayı manuel pozisyona alıp kazana su basmaya çalışır. Yaklaşık 800-1000 C derecedeki sıcak gövdeye 100 C derecedeki besi suyu girdiğinde su hidrojen ve oksijene ayrışır. Artık bir hidrojen bombası oluşmuştur ve şiddetle patlar ve etrafına büyük hasar verir. Çözüm nedir ? Herhangi sebeple susuz kalmış kazana su verilmez . Aspratör ve vantilatör yardımı ile gövde besi suyu sıcaklığına kadar soğutulur. Sıcaklık eşit olduğunda kazana su verilir. Bu kazaların tek nedeni eğitim eksikliğidir."
Yorumlayan: ahmet.c.a
Dün Organizedeki patlama için "Kral Çıplak diyelim mi" diye attığım başlığa Çalışma ve Sosal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik çok geçmeden cevap verdi ve yaptığı açıklamayla "EVET KRAL ÇIPLAK" dedi. Dünkü yazımın bir bölümünde şunları yazmıştım: "Buna en kolay bir ifade ile, NAZAR demek istemiyorum.. KADER de demiyorum elbette.. Alınmayan TEDBİRLER, alınamayan ÖNLEMLER, bir türlü hayata geçirilemeyen İŞ YERİ GÜVENLİĞİ, milyon dolarlar harcanmasına karşılık, o makine ve cihazların yeterli kapasiteleri olmayanların vasıfsız kişilerin ellerine teslim edili-şi...Yasaların var oluşu ama denetimin olmayışı.. İşyeri güvenliğinin sadece duvara asılan tabeladan ibaret kalışı.."Ben bunları söyledim Faruk Çelik dün gecikmeden şu açıklamayı yaptı:"Gaziantep'te Galvaniz fabrikası diye ifade edilen bir işyeri. Burada çok yakın zamana kadar 27 işçinin çalıştığı bir iş yeri iken büyütülmüş, yeni yere taşınmış ve şu anda 198 işçinin çalıştığı bir noktaya taşınmış. 2011 yılında iki kez teftiş görmüş, idari para cezasına çarptırılmış. Belli ki iş sağlığı ve güvenliği konusunda eksikleri olan bir iş yerimiz. Türkiye'nin sanayisinin büyümesi gerekiyor, iş yerlerinin büyümesi gerekiyor, istihdamın artması gerekiyor. Eyvallah, bunda bir problem yok ama güvenli büyümek gerekiyor. Güven ortamı olmadıktan sonra yalnız büyümek, bu canları geri getirmiyor. Bunun için bütün iş yerlerimize her kazadan sonra bir daha olmasın temennisinde bulunuyoruz. Ama bunlar yaşanıyor. Ben buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum. Bütün çalışanlarımız koşullara uygun bir şekilde çalışması gerekiyor, çalıştırmanız gerekiyor. Eğer sizin teçhizatınız, donanımlarınız sağlanmadan çalıştırılıyorsanız, bu konuda bize bir telefon kadar yakınsınız, lütfen bize bildirin." BU YORUM ASLINDA GERÇEĞİ ANLATIYOR
Evet..Umarım herkes ders alır. Organize dahil Küçük Sanayi, Örnek Sanayideki işyerleri bundan sonra daha titiz davranır, daha dikkatli olur ve özellikle iş yeri güvenliğini duvara asılan bir tabela gibi görmez.. Burada hemen dikkatleri teknik bir konuya çekmek istiyorum.. Bir okurum yollamış gazetemize..Öyle teknik bilgiler varki içerisinde, tam önceki günkü patlamanın tarifini yapmış bu arkadaşımız..Olduğu gibi yayınlayarak hem sizleri bilgilendirmek, hemde bu tür işlerle uğraşanları uyarmayı görev sayıyorum..
İşte sadece rumuz kullanan ahmet.c.a adındaki mutlaka bu konunun uzmanı olan okurumuzun yazdıkları:"Teknik bir bilgi sunacağım, yeri ve zamanı mı bilemiyorum ama kazan patlamalarının çoğu bu sebeple oluyormuş. Belki faydası olur diye paylaşıyorum. Büyük patlamaların sebebi kazanların susuz kalmasıdır. Kazanlarda borulara su dağıtımı yapılan dom veya dram denilen büyük bir depo vardır. Sistem buradaki suyun azaldığını sensörlerle veya şamandra ile algılar ve besi suyu pompalarına çalışma komutu verir. Seviye daha da düşerse yanma sistemi otomatik olarak durdurulur. Sensör veya pompalarda bir arıza olduğunda su seviyesi tamamen düşer , hiç su kalmaz , kazan boş ve kızgın bir tencere haline gelir. Yanma sistemi devam etse de de etmese de gövde kavrulmuş haldedir. Kazan su borulu da olsa , alev borulu da olsa tablo pek farklı değildir. Bu durumu gören , genellikle eğitimsiz görevli derhal pompayı manuel pozisyona alıp kazana su basmaya çalışır. Yaklaşık 800-1000 C derecedeki sıcak gövdeye 100 C derecedeki besi suyu girdiğinde su hidrojen ve oksijene ayrışır. Artık bir hidrojen bombası oluşmuştur ve şiddetle patlar ve etrafına büyük hasar verir. Çözüm nedir ? Herhangi sebeple susuz kalmış kazana su verilmez . Aspratör ve vantilatör yardımı ile gövde besi suyu sıcaklığına kadar soğutulur. Sıcaklık eşit olduğunda kazana su verilir. Bu kazaların tek nedeni eğitim eksikliğidir."
Yorumlayan: ahmet.c.a