Geçen hafta siyasetin değerlendirmesini yapmıştım. MHP Gaziantep Milletvekili adaylarının sıralamasını belirledi. Devlet Bahçeli’nin listenin başına, son dönemlerin en iyi il başkanlığını yapan Muhittin Taşdoğan’ı koymasını, bu siyasetçiden çok, şahsen ben Gaziantep’in kazancı olarak gördüğümü söylemeliyim..Şimdi gözler AK Parti, CHP ve HDP’de..Peşin söyleyeyim, eğer AK Parti sıralamasını doğru oluşturmuzsa, partiden kaymalar olabilir.. Zaten çok sayıdaki partili huzursuz, sıkıntılı.. Birde milletvekili sıralamasında eski tas eski hamam olur, birde alakası olmayanlar listeye alınırsa, sessiz bir şekilde parti kan kaybeder, bunu söylemiş olayım. Kaldı ki, şimdiye kadar zaten liste tamamlanmıştır.. Aynı durum CHP için de geçerlidir.. Muharrem İnce ile partiden kaymalar durdu ama sıralamalar o öfkeyi yeniden canlandırabilir..
PLAY OFF'U HİÇ SEVMEM
Neyse dönelim bu haftaki konumuza.. Siyaseti bırakıp doğrudan spora geçeceğiz.. Tarihe not düşmesi açısından zamanlama olarak yazmak zorundayım. Tabii sizlerin de bilgilenmesini sağlamalıyım..
Biliyorsunuz, Gaziantepspor’un yok edilecek noktaya getirilmesiyle birlikte, Gazişehir hayat buldu. İlk zamanlar benimsenmedi ama sonradan alınan başarılı sonuçlar, bu takımı play-off’a taşıdı. Oldum olası bu play-off işini sevmem.. Gayya kuyusu gibidir..Cehenneme düşersiniz resmen.. O bir hafta 10 günlük süre gecenizi gündüzünüzü zindan eder size.. Hele başkan iseniz, yönetici ve teknik adam iseniz, işiniz çok zordur maalesef… 4 Takımdan birisi süper lige çıkacak ama o işkenceye katlanmak gerçekten yürek ve sabır işi..
ADİL KONUKOĞLU VE EKİBİNE HELAL OLSUNBu işin içinde olarak, hepsini yaşayan gören ve biraz da bilen konumunda olduğum için, kimlerin neler yaptığını neler çektiğinin canlı şahidiyim..Allahı var, bu süreci Adil Konukoğlu iyi yönetti. Normalde 1 dakikası bile boş olmayan Adil bey, işini gücünü bırakıp Bursa’daki kampta futbolcusuyla yattı, futbolcusu ve teknik adamıyla kalktı.. Tek amacı Gaziantep’i tekrar süper lig şehri yapmaktı.. Bizde tuttuk elbette bir yanından.. Havaya da girdik işin doğrusu.. O heyecanı yaşamaya başladık ister istemez.. Resmen istiyordum süper ligi.. Özellikle konumum itibarıyla bu dünyanın içinden birisi olarak Gazişehir’in, Gaziantepspor’dan kalan boşluğu doldurmasını istiyordum..Bursa’daki final için Gazişehir Başkanı Adil Konukoğlu başta olmak üzere işe elinizi uzatan yöneticilerin çabaları, fedekarlıkları tahminimin üstünde gerçekleşti.. Hele taraftar götürüp getirme işi.. Kolay sanmayın sakın bu işleri..Otobüs ayarlamak, o taraftarı bir araya toplamak, kumanyalarını temin etmek, oruçlusu, oruç tutmayanını tespit edip ona göre iftar v esahurluk ayarlamak, Bursa’ya kadar gidiş ve dönüştü her türlü güvenliğini sağlamak için tüm tedbirleri almak her babayiğit’in işi değildir.. Çünkü dünyanın en zor işi organizasyondur. Hele binlerce sporseverleri sevk ve idare etmek.. Valla herşey tıkır tıkır işledi..Sağ salim gidilip gelindi..FUTBOLCULAR KARŞILIĞINI VEREMEDİİşte bu zorluğu aşmasını bilen, gecesini gündüzüne katan Adil Konukoğlu ve ekibine karşılık, sahada istediğimizi alamadık.. Erzurum’a kendi ellerimizle süper ligi takdim ettik.. İyi başladık aslında maça.. Tribünlerde Erzurum ağırlıktaydı. Ama Bursa’da yaşayan 150 bin civarındaki Erzurumluyu hesaba kattığımızda bunu normal karşıladım. “onlar tribünde kazansın, biz sahada”dedim maçtan önce.. Zaten bizim taraftarımız da vardı tahminlerimizin üzerinde.. Hepsi kırmızı siyahlı formalar giymişti.. Aklıma Kırıkkale zaferi geldi maçtan önce.. Hepimiz Ankara’ya akmıştık. Hiç böyle organizasyon filan yoktu o zaman. Arabasına atlayan otobüse binen herkes Kırıkkale maçına gitmişti.. Ağabeyim de Gaziantepspor’da oynadığı için, o dönemlerde yaşananları an an hatırladım..KIRIKKALE ZAFERİNİ TEKRARLATAMADILARNe varki, sahada o zafere inanmış ve şartlanmış Kırıkkale maçındaki Gaziantepspor futbolcu ruhu yoktu Bursa’da.. Erzurum’un Nobre’si vardı, bizim Webo’muz yoktu.. Erzurum’un Burhan’ı, Erhan’ı, Stephane’si vardı, bizim salakça kendini sakatlayıp maçı erken terkeden Segbefia, oynadığı berbat oyun ve kaçırdığı penaltıyla Del Valle ile ruhsuz ve silik oyun oynayan Jefferson’un gerçek kimlikleri yoktu.. Erzurum’un maçı kazandıran kalecisi Hakan vardı, bizim kalecimiz öyle bir güven vermekten uzaktı.. Bir Ahmet'in, İsmail'in, Mehmet Erdem'in olağanüstü çabaları, Yasin Palaz'ın sakatlanmasına rağmen sahada kalıp didinmesi, Uğur Akdemir'in çırpınışı dışında ismini yazabileceğim kimsenin olmayışı, zaten ne söylemek istediğimi anlatacaktır.. Elbette Erkan hocanın Özgür'ün yerine niye Del Valle'yi veya Jefferson'u çıkarmayışı, Sami'nin yerine saha içinde değişiklik yaparak kanatlara hareket getirecek Himmet'i oyuna alabildi şeklindeki düşüncem geçerlidir..İçerde yaşadığı zorlukları bildiğimden Erkan hocaya fazla birşey yazmak istemiyorum aslında..WEBO GETİRDİ WEBO GÖTÜRDÜSaymakla bitmez aslında.. Erken sakatlıklar, iyi olduğunda tam kendisinin maçı olan Himmet’in oyuna alınamayışı, belki oyuncu değişiminde yapılan yanlışlıklar, penaltılara kalmadan işin rahatlıkla bitirilmesini sağlayıcı güçlerimiz ortadan kaybolmuştu adeta.. Tribünler Webo dedi, o play-Off’u getiren Webo, süper ligi götüren olarak hafızalarımızda yer aldı.. Yani ne söylesek boş sevgili okurlar.. Avrupa’daki programımı son dakikada iptal edip, Bursa’ya gitmeyi tercih eden birisi olarak, bu heyecanı ve üzüntüyü yaşamak gerçekten çok yordu beni..
Hele hele Sayın Adil Konukoğlu’nun o halini görmek, kaçırılan penaltılardan sonra başını iki elinin arasına alıp öylece kalakalmasına şahit olmak, sonrasında kahrolarak tribünleri öfke ile terketmesini üzülerek izlemek Bursa anılarımda hüzünlü bir sayfa açtı bana.. Kırıkkaleyi yaşayan birisi olarak hayatım boyunca ikinci kez o duyguları yaşayamamak kahretti bizi..
HEPİNİZE İYİ HAFTALAR