Fırsatçılıkta galiba elimize kimse su dökemez.. Bir yerde açık kapı bulduğumuz anda hemen bunu fırsata çeviririz.. Elbette ki hepimiz böyle değiliz.. Ama böyleleri var aramızda.. Ve biz onlarla birlikte yaşıyoruz.. Onlar için, fırsatını buldukları anda ne din, ne iman, ne ahlak, ne vicdan.. Hepsi vız gelir tırıs gider..
Başka vilayetlerde de var böyleleri.. Zaten bunun için kitaplar yazılmış, filmler çevrilmiş.. Ama yine de özellikle emlak konusunda Gaziantep’in eline kimse su dökemez diye düşünüyorum.. Doğduğumdan beri bilirim.. Gaziantep’te toprağı verimli hale getirme yerine boş arsa olarak kalmasını isteyenler ile bunları tarıma yönelik üretimler yerine, yeşil alanlar dahil betonlaştırma hastalığı var.. Hatırlarsınız, kısa bir zamana kadar tapu dairelerinde bu işin alıp satma pazarları oluşturulmuştu. Arsalar değer kazansın diye alınıp satılıyor, fiyatlar yükseltiliyor, malın fiyatı 10 iken 60’a, 70’e çıkarılıyordu. Hepsi suni idi ama nihayetinde para kazanılıyordu.. Bir nevi arsa borsası oluşturulmuştu..
SURİYELİLER GELDİ YİNE FIRSATÇILARA YARADI
Sonra çoğunun ellerinde patladı.. Hatta bankadan fabrikasına kredi alıp bunu ticaretine değil, arsaya yatıranlar ciddi sıkıntılar yaşamıştı. Çünkü deniz bitmiş, sanal alışverişler durmuştu.. Sonra Suriyeliler şehrimize geldi, özellikle iş yeri ve mekan sahiplerinin gözü açıldı.. Dükkanlarını o zavallı çaresiz insanlara ev diye kiralamışlardı. Belediyeler tuvalet ve suyu olmayan dükkanların ev olarak kullanılmasına göz yummuştu.. Bizzat gidip görmüştüm, tuvaletlerini poşetlere koyup dışarda bir köşeye atıyorlardı..
Durumu orta halli olan Suriyelilere bu kez evlerini kiralayanlar fiyatlarda tavan yaptılar. 500 Tl değerindeki ev veya daireye, bin-bin beş yüz fiyat çekmeye başladı. Bazıları mevcut kiracılarını çıkardı, iki üç misli fiyatlarıyla Suriyelilere kiraladı. Ev ve dairelerini satanlar da oldu tabii. Onlar da fiyatları uçurdu elbette.. O zamanlar olan bizim garibanlara oldu. Kısıtlı bütçeleriyle evlenmek isteyen gençler kiralık ev bulamadı, bulsa da fiyatlar yüzünden yanına yaklaşamadı..
SAHİL ŞEHİRLERİNDE BİLE BU KADAR UÇUK FİYAT YOK
Şu gerçeği hepimiz biliyoruz.. Gaziantep sınırlarını çıkın, denize sahilleri olan şehirlere gidin, hatta deniz kenarında evleri satın almaya kalkışın, inanın Gaziantep’ten ucuza alırsınız.. Bırakın satın almayı, kirada bile Gaziantep’ten ucuzdur buralar.. Aynı durum yiyecek sektöründe de var.. Çayı-kahveyi, mezeyi Gaziantep’ten ucuza içer, meze ve yemekleri ucuza yersiniz..
DAHA 15 GÜN ÖNCEKİ FİYATLARA NE OLDU
Dönelim şimdi söyleyeceklerime.. Daha 15 güne kadar Gaziantep’te satılık dairelerin fiyatları örneklediğim şehirlere göre yine pahalı, ama mevcut şehrimizin yapısı açısından makul seviyelerde seyrediyordu.. Hatta satın almak isteyenlerle görüşmeler yapılıyor, pazarlıklar için gün veriliyordu.. Ne ara iktidar faiz indirimi yaparak konut alımına yeşil ışık yaktı, işte o zaman bizim fırsatçılara gün doğdu.. Daha 1 gün önce evini satmak için fiyatta anlaşanlar, tapu işlemine gitmeye hazırlanırken, birdenbire fiyatları yükseltti.. Emlakçıların dürüst olanı ahlaksızlık yapanlara yenik düştü. Oda başkanının dediği gibi vicdansızlar ortalıkta cirit atmaya başladı..
AHLAKSIZ EVSAHİPLERİ GİBİ EMLAKÇILAR DA VAR TABİİ
Düşünün bir kere, malını satmak için emlakçıya veren ev sahibine, o emlakçı müsveddeleri faizler indirildi, ev alımı kolaylaştırıldı, bu evin bu fiyata değil, şu fiyata müşteri bulur dediler. Yine namuslu ve dürüst ev sahipleri dışındaki fırsatçılar da bu uyarıyı dikkate aldı ve satışta anlaştıkları müşterisinden fark istedi.. Böylece evlerin fiyatları 100 iken 150 yapılıverdi.. Akıl almaz ama maalesef gerçek.. Bu yönde insanlar bankalardan 15 yıllığına borçlanmayı göze alarak kredi çekiyor, ama bunu fırsat bilip satış fiyatlarını arttıran ahlaksızlar yüzünden sıkıntıya düşüyor.. Bunun için ne yapılabilir o da ayrı bir muamma.. Baksanıza emlakçılar odası başkanı isyan ediyor, hem bazı sorumsuz meslektaşlarına, hem de ev sahiplerine.. Son sözümüz, Gaziantep’te asla değerini hak etmeyen uçuk fiyatlarla, hele hele bu faiz kararını fırsat bilip fiyatlarını arttıran özellikle ev sahiplerine vicdanınız kurusun diyorum..
KORONA FİLAN HİÇ UMURLARINDA DEĞİL
Valla bu şehirde sorumlu davrananlar, başta Sayın Vali Davut Gül olmak üzere herkese ciddi bir haksızlık ve saygısızlık yapılıyor. Evet biliyoruz ki şehir büyüdü. Kontrol zorlaştı. Zaten öyle değişik kesimler var ki, yasalar kurallar onlar için geçerli değil.. Ama bunları uyaran da yok kardeşim. Şehrin en yoğun yeri olan Bakırcılar çarşısında bilmem ne klibi çekiliyor, arkadaşlar maskesiz, insanların arasında oyun oynuyor. Birisi aracına 19 kişiyi istiflemiş götürüyor. Birisi kamyonetinin arkasına insanları doldurmuş eğlence düzenliyor.. Maskeyi umursayan yok.. Zaten mesafeye kimse aldırış etmiyor. Belediye başkanlarımız, milletvekillerimizin toplu ziyaret ettikleri yerlerde verdikleri resimlere bakıyoruz yan yanalar.. O zaman bir yerde terslik yok mudur…
ŞEHRİ OLDUĞUNDAN FARKLI GÖSTERMEK KİME YARAR Kİ
Sayın Fatma Şahin çırpınıp duruyor.. Özellikle de “aman Gaziantep’in adını dışarda kötü göstermeyelim, ekonomimize sıkıntı gelmesin” diyor. Biz habercilere bu yönde hassas olunmasını istiyor.. Tamam Sayın Şahin’e hak veriyorum.. Ama görünen o ki, bu şehirde bunları gerçekleştirmek çok zor.. Biz yaşadığımız şehri çok iyi biliyoruz bir kere.. Bu şehri olduğundan farklı göstermek kime fayda sağlar ki.. Sanayide ihracat dışında asıl hedefimiz yerli ve yabancı turizm..
ELİNİZİ VİCDANINIZA KOYUN LÜTFEN
Peki bu kentin esnafının durumu sorgulanıyor mu.. Aylardır kapalı olan işyerleri, işletmeler, esnafın büyük kesimi, oteller, cafeler, lokanta ve restoranlar ne durumda. Devlet olarak bu insanlara el uzatıldı mı, destek verildi mi.. Bırakın her şeyi kenara, biz gazete olarak 3. aya giriyoruz kağıt basımımız yok.. Çekimizi senedimizi ödeyemiyoruz. Alacaklılar kapıya dayandı.. Onlar da haklı elbette.. Ama elinizi vicdanınıza koyun arkadaşlar, bizler ne yer ne içeriz. Maliye vergisini istiyor. SGK primini istiyor, bankalar kredi kartı ödemeleri istiyor, Gazdaş ve Enerjisa zaten birer canavar gibi gözüküyor gözümüze.. Biz dahil birçok işletmelerin çalışanları cüzi rakamlarla idare ediyor.. Parasız gezenler, iş arayıp bulamayanlar, hayatını idame ettirebilmek için işkur’un kapısından ayrılmayanların durumunu bilen var mı ? Acı gerçek, maalesef kimsenin yüzü gülmüyor.. Bunlar kimseyi ilgilendirmiyor.. Çileyi çeken, borçları katlanan, ödemelerini yapamayanlar bizleriz.. Bu gerçekleri görmeyenler, bu sıkıntılara çözüm üretmeyenler, boşta kalan işsizlere çare bulamayanlar bir de işin bu yönüne bakmalı diye düşünüyorum..
HEPİNİZE İYİ HAFTALAR